Jungkook dün Jimin'le konuştuktan sonra iyice kahrolmuş ve dağılmıştı. Banyo yapıp dışarı çıksam iyi olabilir diye düşündü. Jimin'i de çağıracaktı ama geleceğinden emin değildi. Yinede şansını denemek istedi.
J.kookie: Jimin hyung günaydın müsait misin?
P.Jim: Günaydın. Müsaitim Jungkook. Ne oldu?
J.kookie: Dışarı çıkacaktım da sen de gelmek ister misin?
P.Jim: Aslında iyi olur. Nerede ve ne zaman?
J.kookie: xxxxxx kafe de 2 gibi. Uygun mu?
P.Jim: Uygun Jungkook. Benim evime yakın. Ben kafenin önünde beklerim seni, sen de gelirsin olur mu?
J.kookie: Olur. Görüşürüz hyung.
P.Jim: Görüşürüz Jungkook.
P.Jim çevrimdışı
J.kookie çevrimdışı
2 saat sonra
Jungkook'un ağızından
Üstüme siyah bol tişört altına da bol bir eşofman giydikten sonra şapkamı, telefonumu, anahtarımı ve maskemi aldıktan sonra evden çıktım.
Biraz uzun bir yolculuktan sonra arabamdan inip kafeye girdim ve masaya oturdum. Jimin'i beklemeye başladım. Erken geleceğini söylemişti ama ben daha erken gelmiştim.
Birkaç dakika sonra kafenin kapısından aşık olduğum yüz girdiğinde kalbim yerinden çıkacak diye korktum. O kadar yakışıklı olmuş ki kalbim dayanamayacak da şurada öleceğim diye korkmaya başladım.
Bana daha çok yaklaştığında ayağa kalktım ve yanına gidip sarıldım. Kokusunu o kadar özlemişim ki suyundan mahrum kalmış çiçeğin yeniden sulanması kadar canlandığımı hissettim o an.
" Selam Jungkook."
" Selam hyung. Nasılsın?"
" Iyiyim. Sen?"
" Bende iyiyim."
" Ee dün ne yaptın arkadaşlarınla Jungkook?"
" Öyle gezdik falan. Boşver onları senin yanındayken onları konuşmamın anlamı yok değil mi?"
" Öyle yani de merak ettim arkadaşlarını. Bir gün tanışmak isterim. Eğer senin içinde uygunsa tabi."
" Uygun tabi. Elbet birgün tanıştırırım hyung."
Bunları konuşurken çoktan oturmuştuk. Biraz sessizlikten sonra bizden başka bir ses sessizliği bozdu.
Taemin. ( Yüce Taemin❤😆 )
Jimin'in en uzun süren ilişkilerinden biri benim de Jimin'i sevdiğimi biliyordu. Sırf benimle uğraşmak için Jimin' le çıkıp beni kıskandırmaya çalıştı tabi başardı da. Ben Jimin'in yanında kimi görsem kıskandığım için pek de zor olmadı.
" Merhaba Jimin."
" Merhaba Taemin."
Sarıldıklarında içimdeki kıskançlığı bastırmaya çalıştım. Piç ne kadar eğleniyor. Jimin'in arkasından bana bakıp sırıttığında yumruk atmamak için kendimi zor tuttum. Jimin'in hala ona yakın davranması sinirlerimi bozuyordu.
" Ne zamandır görüşmüyoruz. Iyi misin?"
" Iyiyim. Sen nasılsın Taemin?"
Taemin'in sorusu göz devirmeme neden olsa da çaktırmamak için gülmeye çalıştım.
" Bende iyiyim Jimin-shi. Sen nasılsın Kookie?"
'Jimin-shi'yi bastırarak söylediğinde yumruğumu sıkıp sakin kalmaya çalıştım. Çalıştım çünkü daha sonrada bana 'kookie' demişti. Onu sadece sevdiklerim derdi bana. Jimin sinirli olduğumu anladığında koluma dokundu. O anda gerçekten sakinleştiğimi hissettim. Ve sadece Taemin'e dönüp gülümsedim.
" Iyiyim Taemin. Seni sormayacağım çünkü iyisin belli."
Onları orda birlikte bırakmak istemesem de lavaboya gitmem gerekti.
" Ben lavaboya kadar gidecegim. Hemen gelirim."
" Acele etme rahat ol. Yemem hyungunu."
Taemin'in dediğiyle daha fazla burada kalmamak adına lavaboya gittim.
Lavaboda ki işlerimi hallettikten sonra dışarı çıkıp masaya gidiyordum ki olduğum yerde kala kaldım.
Taemin ve Jimin öpüşüyordu. Yanağıma akan sıvıyı hissettiğim de ağladığımı anladım. Gözyaşlarımı sildim ve masaya doğru yürüdüm. Ben öyle tipik kişiler gibi bağırıp cağırmayacağım. Gerçi bağıracak yüzüm de yok. Sonuçta Jimin mutluysa bende mutluydum.
Masaya ilerleyip boğazımı temizledim. Hala öpüşüyorlardı. Canım o kadar yanıyor ki daha fazla bakmamak için yüzümü çevirdim. Önüne döndüm ve kekelememeyi dileyerek konuştum.
" H-hyung. Ben gidiyorum. Size iyi eğlenceler."
Dedim ve hiç beklemeden maskemi ve şapkamı alıp kafeden çıktım. Şimdiden ağlamaya başladım. Evde kopacak kıyametleri sabırsızlıkla bekliyorum.
Bağırarak ağlamak istiyorum. Kalbim yanıyor. Ben öpemeden başkalarının öpmesi nefesimi kesiyor. Daha fazla oyalanmadan arabama bindim ve eve doğru sürdüm.
Kalbimi daha nasıl yıkabilirsin Jimin?
