M.2.29

128 20 56
                                    


*** 

Bu güzel günde 
Ayrıldık biz 

*** 

      Eve geri döndüğümde annemi bir an göremedim. Dışarı çıktığını düşünürken bahçede oturduğunu gördüm. Yanında bir şişe şarap ve yarısı dolu bir kadeh vardı. Kaşlarımı çattım. Annemi pek içerken görmemiştim. Merakla adımlarımı bahçeye yönlendirdim. 

"Anne?" dedim kendimi fark ettirmeye çalışarak. Annem sesimi duyunca olduğu yerde sıçradı. Sonra bana döndü. Gözleri hafif nemliydi. 

"Ah, Yeom Mi! Döndün mü? Ben de gün batımını izliyordum." dedi gülümseyerek. 

"Anne, sen ağladın mı?" dedim hafif bir endişeyle. Parmak uçlarını gözlerinde gezdirdi. 

"Fark etmemiştim. Gün batımı çok güzel..." dedi annem iç çekerek. 

"İnsan üzgün olduğu zaman gün batımını çok sever." dedim kaşlarımı çatarak. 

"Küçük Prens!" dedi evrenin şifresini bulmuş gibi ellerini çırparak. Kendimi tutamayıp güldüm. Ama çabucak topladım. 

"Küçük Prens zaafımdan yararlanma, lütfen. Bana ne olduğunu söyle." dedim tatlı bir sesle. 

"Bugün o gün." dedi utana sıkıla. Ne dediğini anlamamıştım. 

"Anne, uzun zamandır takvim takibi yapmadığımın farkındasındır." dedim iç çekerek. 

"O gün işte... Sizi bıraktığım gün..." dedi fısıltı gibi bir sesle. Cevabı ile duraksadım. Bir şey diyememiştim. 

"Sen ağlayıp yalvarırken arkamı dönüp gitmek çok zordu. O günkü halin gözlerimin önünden hiç gitmedi. Gittiğim günden beri her gece rüyalarımdaydı. Kendimi yıllarca suçladım. Hiçbir olay canımdan çok sevdiğim evladımdan ve kocamdan engel olmamalıydı. Ama her ne kadar aptal bir klişe gibi gelecek olsa da, yapmak zorundaydım." dedi annem sesi titreyerek. Onu üzmemek için konuyu kapatmaya çalıştım ama annem izin vermedi. 

"Daha fazla kaçma, Yeom Mi. Artık söylemek istiyorum." dedi annem kararlı bir sesle. Çatık kaşlarını görmemle sessiz kalmayı seçtim. 

"Baban sana hiçbir zaman nasıl tanıştığımızdan bahsetmemiştir. İkimizin de hatırlamak istemediği bir tanışma hikayemiz var. Umarım bu hikayeyi dinledikten sonra benden utanmaz ya da nefret etmezsin. Sana aile hikayemi anlatmak isterdim ama hiçbir zaman bir ailem olmadı. Yetimhanede büyüdüm. Ayrıca bu yetimhane hiç de güzel bir yer değildi. Evlat edinilmiyor, satılıyorduk. Erkeksen bir kapkaççı ağına, kızsan bir genelev ağına satılırdın. Ben de bir kız cinsine bağlı olduğumdan bir geneleve satıldım. Her fırsatta kaçıyordum ama sonrasında döve döve beni geri getiriyorlardı. Kaçışlarımın birinde babana denk geldim. Beni onların elinden kurtarıp sakladı. Sonrasında onlara dava açmamı ve hapsi boylamalarını sağladı. O dava ile birlikte babanın kariyeri de parladı. Muhteşem güzellikte bir dünyamız oldu. Birbirimize aşık olduk ve evlendik. Sonrasında da güzeller güzeli sen oldun. Her şey güzeldi. Ta ki, o iğrenç adamlar hapisten çıkıp tekrar benim peşime düşene kadar..." dedi annem gözlerinden yaşlar dökülürken. 

"Anne..." dedim onu susturmaya çalışarak ama o kafasını iki yana sallayarak konuşmaya devam etti. 

"Hapisten çıktıklarını bilmiyordum. Baban da bilmiyordu. Mutluluk rüyasında süzülürken gerçek hayata kör olmuştuk. İlk önce cevapsız aramalar oldu. Sonra tehdit mesajları geldi. En son da karşıma çıktılar. Beni sizin hayatınızla tehdit ettiler. Canınızı alabilirlerdi. Çok öfkeliydiler. On beş yıl boyunca hapis altında kalmak onların intikam ateşini körükledi. Gitmek zorunda kaldım. Ama yalnız değildim. Beni tek sizle tehdit etmediler. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." dedi annem dudağını endişeyle ısırarak. 

"Anne sorun değil. Sana en başında söyledim. Kinci biri değilim. Sen benim annemsin. Anlatmasan da seni severim ben." dedim gözlerim dolarken. Ellerimi sıkıca tuttu. 

"Babanla evlenmeden önce bir çocuğum oldu." dedi tek nefeste. Bir anda şok içinde anneme baktım. Sanırım bunu kesinlikle beklemiyordum. 

"Bir oğlum var. Beni o adamların elinden önce baban kurtarmıştı ama oğlumu alamadım. Şimdi ise abin kurtarmış oldu." dedi annem iç çekerek. 

"Yani bir abim mi var?" dedim şaşkınlıkla. 

"Bu kadar hikayenin içinde ilgini bu mu çekti?" dedi annem acı bir gülümsemeyle. 

"Anne, senin yaşadığın hayatın sana kötü duygular beslememi sağlayamaz. Sadece çektiğin acılar için çok üzülmeme sebep olur. Seni çok seviyorum, anne. Canımdan çok seviyorum. Tel isteğim bir daha gitme, ne olursun." dedim ona sıkıca sarılırken. Annemin omuzları hıçkırıklarıyla sarsılırken daha sıkı sarıldım. Biraz sakinleşince geri çekildim. İkimizin de gözleri nemliydi. 

"Demek ki bir abim var. Eee? Ne zaman tanışıyoruz?" dedim gülerek. İkimiz kahkahaları gün batımını yıkadı. 


 Şarkı: Jeon Hye Won _ A Good Day Like This 

Casperlarım, 

Herkese iyi geceler! Biraz ara girdi. Kusura bakmayın! Tatil diye başlayıp işten güçten çıkamayan bir yazar oldum çıktım. İşler karıştı. Bölüm aksadı. Ama bölüme bakarsanız üç bölümlük konuyu bir bölüme soktuğumu görmüşsünüzdür. Umarım bu telafi eder. Bu arada bölüm baya bir dram klişesi kokuyor. Klişeleri severim bilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum. Kendinize iyi bakın. 

Keyifli okumalar 

Deniz UZAY 

Mindeulle // Ji Chang Wook & Park Hae JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin