5.Bölüm: Saklanan Gerçekler

39 9 2
                                    

      Amber Paul'un evine gelip kalalı üç gün olmuştu. Kim'den hala haber yoktu ve Paul'un annesi polisi iki gün önce aramıştı. Amber  bu süre zarfında okula gitmemişti ve bugün okula gitmesi gerektiğini ona Paul hatırlatmıştı. Sabah erkenden kalkan Amber duşunu alıp üstünü değiştirdi. Saçlarıyla uğraşmaya başlamıştı ki kapısı çalındı. Amber "içeri buyurun" dedi. Paul kapıyı araladı ve kafasını içeri soktu:

- Hey Amby (artık ona bu şekilde sesleniyordu) polis biraz önce aradı. Ters giden bir şeyler varmış annem bizi odasında bekliyor. Amber heyecanlanmıştı tam her şey düzelecek derken nereden çıktı bu terslik diye söylendi sonra Paul'a dönerek:

- Teşekkürler Paul hemen geliyorum, dedi. Paul kapıyı kapattıktan sonra Amber saçlarının kurumaya başladığını görünce tarayıp perçemlerini arkaya tokaladı. Odasını çarçabuk topayıp aşağıya indi. Haily ve Lainy'yi beraber oynarken gördü ikisini de öpüp mutfağa doğru ilerledi. Mutfağı hızlıca geçip üstünde "Sarah FIREHOOD" yazan kapıyı hafifçe tıklayıp içeriden gelecek herhangi cevap için bekledi. Firehood'un içeri gel Amber dediğini duyunca derin nefes alarak içeri girdi. Bu nefes; alacağı haberler için tutunulabilir tek dal olacaktı onun için. İçeriye girdiğinde Paul'u Sarah'ın masasının iki tarafına konulmuş sandalyelerden birine otururken buldu. Üç gündür bu evdeydi fakat bu odaya ilk defa girmişti. Gerçi üç gün bu evde kalmasına rağmen Amber gün içerisinde sürekli dışarıdaydı. İkinci gün Paul, Amber'ın moralini yükseltmek için onu bir alışveriş merkezine getirmişti akşam ise onu mahallede gezintiye çıkarmıştı sonrasında da deniz kenarına getirmişti. Ailesi Amber'ı aramış Amber ailesine Kim'in ailesinin yurt dışına bir akrabalarını ziyarete gittiğini –ki bu akrabanın ölüm döşeğinde olduğunu vurgulamıştı– bu nedenle Amber Kim'le birlikte kaldığını söylemişti. Okuldan heyecanlı bir şekilde bahseden Amber ailesini bu şekilde kolayca kandırabilmişti. En azından güvendeyim kelimesi doğruydu. Pazar günleri ızgara günleri olmasına rağmen Paul'un annesi ızgara yapmamıştı. Amber'ın et konsunda hassas olduğunu bildiğinden salata yapmıştı. Amber içeri girince pencereden bakan Sarah:

-Otur Amber senin için bazı haberlerim var, dedi. Amber Paul'un karşısında olan koltuğa sakince oturdu. Sarah devam etti:

- Amber, polislerden gelen bilgiye göre arkadaşınızın evinin incelenmesi henüz bitmiş. Bence Kim'in evi senin için pek güvenli değil. Evlerinde uyuşturucu bulunmuş. Collins ailesi ne yazık ki tedarikçiymiş. Bilimsel olarak üretim yapabiliyorlarmış. Evlerinde de bunu destekleyen kanıtlar bulunmuş. Sanırım Kim'in de bu durumdan haberi olmaması sağlanmış. Fakat bir şekilde Kim durumu fark etmiş ve ciddi anlamda kullanıcı olmuş. Yüklü miktarda uyuşturucuyla kaçmaya çalışırken yakalanmış ve çocuk hastanesine yatırılarak rehabilitasyona alınmış. Onu gidip görebilirsin ama hastanenin kuralları çok katı ziyaret saatleri içerisinde kalacak şekilde çok kısa bir süreliğine yanında kalabilirsin. İstersen senin için saatlerini öğrenebilirim.

- Çok teşekkür ederim Bayan Firehood. Sarah devam etti:

- Ailesi yurt dışına çıkmayı başarmış fakat henüz nerede olduklarını öğrenemedim. Zaten bu kadar bilgiyi de zor edindim. Bruce ve arkadaşlarına teşekkür etmek gerek. Bu arada Paul baban Japonya'ya gidecek ondan bir şey isteyip istemediğinizi soruyor.

- Ben kendisiyle konuşurum anne teşekkürler. Peki Amber'a ne olacak?

Sarah Amber'ın omzunu tutarak:

- Sanırım bizimle kalmaya devam etmesi en doğrusu olacaktır. Tabi yine de onun isteğine bağlı. Okulda başka arkadaşın var mı?

-Hayır ne yazık ki. İlk günde bile bir sürü olaylar yaşadım.

-Doğru. O halde sevgili Paul...?

Paul başını yavaşça eğerek:

- Anlaşıldı, dedi. Anne-oğul beraber gülünce Amber şaşkınlıkla ikisine baktı Paul devam etti:

- Annemin demek istediği seni alıştırmalıyım. Konuşma diline söylemlere filan. Amber derin bir soluk vererek:

- Teşekkürler. Yavaşça öğreneceğim sanırım. Paul saatine bakarak:

-Ooo! Küçük hanım okula gitmeliyiz. Amber bunu duyunca hafif korkmuştu eve bile üç günde zor alışmıştı okula nasıl alışacaktı. Tamam içini gezip görmüştü fakat yepyeni insanlarla tanışacaktı. Üstelik hala bazı kelimeleri esprileri anlamakta güçlük çekiyordu. Paul'a dönerek:

- Pekala ne zaman gidiyoruz?

-Tam on dakika sonra yola koyulmalıyız. Okula kısa bir yol biliyorum eğer sen de yürümek istersen. Yoksa bisikletle de gidebiliriz. Hatta tam beş dakika sonra okul otobüsü kapıda olacak ona da yetişebiliriz. Tam o anda Amber'ın telefonu çaldı. Numarayı tanıdı bu Ken olmalıydı:

- Alo? Arkadan gürültülü sesler geliyordu.

- Benim Ken. Amber okula gelmekten korkmuyorsun değil mi? Amber tavrından hoşnut olmamıştı:

- Tabi ki hayır. Paul'la birlikte geleceğim. Sınıfta görüşürüz. Aradığın için teşekkürler.

- Lafı bile olmaz sınıf arkadaşım. Güldü ve telefonu kapattı. Amber Paul'a dönerek:

- Arayan Ken'di. Okula gidip gitmeyeceğimi soruyor. Paul ayağa kalkarak:

- Anne sanırım biz çıksak iyi olacak. Baksana bizi arıyorlar. Üzgünüm ama yürüyerek yetişemeyiz. Sarah Amber'a merhametle bakarak:

- Amber akşam için istediğin bir şey var mı?

- Sanırım ben bir şeyler hazırlarım, yine de minnettarım. Her şeyden. Çıkmamız gerek. Hadi Paul. İkisi de koşarak çantalarını almaya üst kata çıktılar. Amber gayet basit ve spor giyinmişti. Çantasını ve tabi ki kulaklıklarını da alarak aşağıda onu çoktan beklemeye koyulmuş olan Paul'un yanına indi:

- Hadi gidelim.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin