Jimin
Bu adam da kim, biraz daha yaklaştıktan sonra suratını seçebilmiştim. Bogum mu, taehyung'un arkadaşı beni buraya neden çağırsın ki, ben düşüncelerimle boğuşurken iki el gözümü kapatmıştı. Etrafa yayılan kokuyla gülümsemiştim, onun narin karamel kokusu etrafı sarmıştı. Gözlerimi açıp beni kendine döndürdü, etrafta bogum yoktu sadece ikimiz kalmıştık. Taehyung'un gözlerine baktığımda bana parıldayan gözleri ile bakıyordu.
'Gelmişsin, gelmezsin sanıyordum.'
"Ah merak edip geldim, ama seni görünce"
'Beni görünce ne?'
"Mutlu oldum."
Taehyung gülseyip elimi tuttu, masanın yanına getirip sandalyemi çekti beni oturtup yerine geçti.
*Yarım Saat Öncesi*
Taehyung
Bugün jimin'e açılıcaktım, herşeyi ayarlamıştım. Kuaförden sonra jimin'e işim olduğunu demiş ve eve bırakmıştım. Hazırlıkları kontrol etmek için restaurant'a gelmiştim, belki fazla abartılıydı ama onun için herşey güzel olmalıydı hemde en güzeli, 3.cü kata geldiğimde hyunglarım, jungkook, yugyeom ve bogum işlerini bitirmiş bi şekilde beni bekliyorlardı. Ben gelince hepsi gülerek,
Jn:Oo kuzen yakıyorsun gene
Nj:Senden yakışıklı olmaz sevgilim
Yg:Hanımcı uke
Hs:Yoongi!
Yg:Efendim sevgilim
Jk:Çok yakışıklı olmuşsun hyung
Ym:Yine yakıyorsun hyung
Bg:Kral yakıyorsun gene
Hepsinin dediklerine gülerek bogum'a döndüm,
'Gönderdin dimi?'
Bg:Ayıpsın, tabiki
'Peki siz hyunglarım, jungkook ve yugyeom hallettiniz mi?'
Jn:Sen bizi ne sandın herşeyi hallettik, havai fişeklerde hazır
'Teşekkür ederim hyunglarım, jungyeom ikilisi ve bogum'
'Jimin de birazdan burda olur, sen hazırsın dimi bogum?'
Bg:Hazırım
'Tamam o zaman, biz gidelim jimin de birazdan burda olur.'
Biz ordan ayrılırken, heyecandan kalbim durmuyordu. Kapıdan giren park sexy jimin ile kalbim maratona çıkmıştı. Çok yakışıklı olmuştu kalbim duracak gibiydi, jimin bogum'u görünce suratı düşmüş gibiydi. Adımlarımı hızlandırıp yanlarına geldim, işte o koku onun kokusu gibi hiçbir koku güzel değil. Ellerimle gözlerimi kapatıp, bogum'a gitmesi için hareket yaptım, hızlı adımlarla gözden kaybolurken ellerimi gözlerinden çekip jimin'i kendime döndürdüm. Yavaşça kafasını kaldırıp gözlerime baktı, gözleri parıldıyordu.
'Gelmişsin, gelmezsin sanıyordum.'
"Ah merak edip geldim, ama seni görünce"
'Beni görünce ne?'
"Mutlu oldum."
Elinden tutup masanın yanına getirdim, sandalyesini çekip oturmasını bekledim, oturduktan sonra kendi yerime geçip oturdum. Tanrım cidden çok yakışıklydı üzerine atlamamak için kendime sebep ariyordum. Yemek yemeğe başlamışken jimin'in sorusuyla yemeği yutamamıştım su yardımıyla yemeği mideye gönderip jimin'e döndüm.