4

718 71 85
                                    

nico: günaydın

will: günaydın

nico: bugün nasılsın?

will: iyiyim

will: sen?

nico: sadece iyiyim demen garip geldi

nico: çok durgun gibi

nico: belki de yanılıyorumdur

nico: emin misin iyi olduğundan?

will: hmm

will: iyiyim cidden

will: durgunum ama doğru

will: neden bilmiyorum

nico: öyle olsun bakalım ısrar etmiyorum

nico: ama anlatmak istersen yeni tanışmış olmamız falan önemli değil

will: teşekkür ederim gereksiz yere seni darlamaya gerek yok güzel şeylerden bahsedelim

nico: mesela sen

will: daha çok sen

nico: hiç sanmam

will: bu arada attığın storyler çok hoş

will: italya çok hoş

will: sen çok hoşsun

will: güzel bir bütün

nico telefonu elinden bıraktı. böyle hissetmesi sahiden doğru değildi. elini kalbine koyup ne kadar hızlı attığına baktı. muhtemelen sadece sonunda onunla konuşuyor olduğun için heyecanlandın, dedi kendi kendine daha önce kimseyle konuşmanın onu bu kadar heyecanlandırmadığını bile bile.

nico: austin?

austin: hey

nico: hızlıca bir şey soracağım

austin: tabii

nico: bana will'in homofobik olduğunu söylemiştin?

austin: evet

nico: hiç öyle gözükmüyor ama

nico: ve öyle olmadığını söyledi

austin: ona sordun mu cidden?

austin: sorarsan tabii ki öyle der

austin: bana da öyle söylemişti ama tavırları bambaşka

nico: ama

austin: ?

nico: tamam, haklısın

ama hetero olmadığını bile söylemişti. homofobik olduğunu belli etmemeye çalışan biri için fazla aşırı olmaz mıydı? belki de austin onu yanlış anlamıştır, diye düşündü ilk defa. olan her şeyden will'i sorumlu tutan biri için bu çok şaşırtıcıydı. neler oluyor? dedi içinden. ne değişiyor?

nico: kusura bakma bu çok iyi hissettirdi de

nico: kendine gelemedim

will: çok açık sözlüsün

nico: öyleyimdir

nico: seni tanımak çok güzel ve hakkında her şeyi bilmek istiyorum

will: öyle mi?

nico: öyle

will: o zaman zamana bırak

maybe, i'm afraid | solangeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin