8. BÖLÜM

76 4 0
                                    

"Bugün de geldim ve mektup atacağım, seni gördüğümde senin okuduğunu biliyor olmak o kadar hoşuma gidiyor ki. Emin ol senin için buradayım

                                                                - 35 "

"Oldu mu Kathie?"

"Yani, oldu gibi."

"Tamam o zaman."

Kağıdı katlayıp cebime attım. Kathie ile beraber ilk not yazışım. Dalga geçip beni utandırmamasına şaşırsam da onun yanında  rahatça davranabilmem iyi hissettirdi. Ciddi ifademle kahvemden bir yudum alıp bakışlarımı dışarı çevirdim.

Çok geçmeden Kathie'nin kolumu çekiştirmesi ile ona döndüm ve baktığı yere baktım. Uzağımızdaki Daniel'i görmemle bıkkınlık gelen ifadem hemen yerini şaşkınlığa bıraktı, çünkü gözündeki morluğu yeni fark ettim. Tekrar Kathie'ye baktığımda mahcup ifadesiyle konuşmaya başladı.

"Bu derece olacağını hiç düşünmemiştim."

"Ne diyorsun? Anlamıyorum. Ne alakan var senin?"

"KangSoo... Dün olanları görmüş ve...  Biliyorsun ya hani benden hoşlanıyor. Dün eve giderken 'onu mahvedeceğim' tarzında mesajlar atmıştı ama önemsememiştim. Sonucu şu an seninle beraber yeni görüyorum."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırsam da pek engel olamamıştım. Yüzümü diğer tarafa çevirip kahkahalarımı bırakırken Kathie'nin konuşmaları da etki etmiyordu.

"Ya gülmesene. Zaten yeterince kötü hissediyorum yanlış anladığı için. Sonuçta benlik pek bir durum yoktu."

"Olsun bu ona bir ders olmuştur eminim."

"Umarım."

Nota yazdığım gibi gerçekten de burada olmamın nedeni SeokWoo'ydu, sanırım yeni fark ediyordum.

Kalkma zamanımız geldiğinde, bu sefer notu benim yerime Kathie attı. Bu heyecanı merak etmiş ve tatmak istemiş hanımefendi. Asıl heyecanın not atmakta değil de onun sebebi ve amacında olduğunu öğrenecekti tabii. Bu yüzden ona izin verdim.

Bu his daha farklıydı. Kutuyu günlük gibi düşünerek, herhangi bir kimsenin okuduğunu düşünerek rahatça yazmak hoştu fakat şu an...
Şu an tam da istediğim kişinin tam karşımda olduğu hissi tarif edilemezmiş meğer.

Bugün eve giderken koşmadım. Koşmak istemedim. Bugün serin hava vücumu dinç tutarken, ben sakin adımlarla ruhumu dinlendirmek istedim. Anı yaşamak ve sonucunda ne olacağını planlamadan hareket etmek istedim. Endişe duygusundan biraz olsun uzaklaşmak, özgür hissetmek ve pişmanlık duymadan 'iyi ki' demek istedim bir kez olsun. Ve bu yüzden de bundan sonra düşünmemeye karar verdim. Bu an sanki kendi yaşamımda önemli bir devrim gibiydi. Fakat bunun öneminin bu andan sonraki icraate bağlı olduğunun da bal gibi farkındaydım.

Ertesi gün oldukça enerji dolu, farklı bir güne uyandım. Yine rutinleşmiş hayatım devam ederken kafamda dönenler farklıydı.

Yine kendimi orada buldum, günümün son durağıydı burası belli ki. Önce onu gözlemliyordum, sonrasında ona karşı notumu yazıp kutuya atıyordum. Şu iki gündür bir tuhaflık vardı üzerinde.

" İki gündür neden böylesin? O gülüşünü yüzünden eksik etmemeni seviyordum. Ayrıca o gülümsemeden eksik kalan bedenine de kötülük ediyorsun. Hatta bir kitapta okumuştum ' Sen seni seviyor musun? Sen seni sevseydin eğer gülümserdin kendine, hatalarına bile...'
Ne kadar hoş değil mi? Sen, seni sev ve gülümse. Hoş, o gülümsemenin nedeni olmak da kim bilir nasıl mutlu edici bir şeydir. :)

                                                                    - 35 "

" Kızım iyice şair oldun sen, kendine gel. Boğuluyorum ben böyle havada. "

Patavatsız Kathie iş başında. Gözlerimi devirmeme engel olamıyorum canım arkadaşım sayesinde.

" Hiç şaşırmadım."

" Bu arada umduğumuz gibi cidden Daniel'e ders olmuş sanırım, baksana ortalarda görünmüyor, gördüğümde de aceleci tavrıyla başını önünden kaldırmıyor."

Keyifle sözünün ardından kıkırdadığında ben çoktan varlığını unuttuğum Daniel'in farkına vardım. Doğru söylüyordu ve hiç fark etmemiştim.

" Dikkatimi çekmedi hiç. "

" Normaldir, dikkatin başka yerde. "

Özenle katladığım kağıdımı elime aldım. Tam da düşündüğüm gibi Kathie hevesini almıştı tek seferde. Notumu kutuya atıp kendimi dışarı attığımda nefes verdim, pek de rahatlatmamıştı açıkçası. Keyifsiz olduğu kabak gibi belli oluyordu ve aklım sürekli oradaydı. Bu da aşkın bir yönü müydü yoksa?

Love in the Complaint Box [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin