Gillian Valace kıyıya yanaşmak üzereydi.
Havadaki siyah bulutlar güneşi kapatmış ve etrafı kasvetli bir hava bürünmüştü. Sahil kesiminden iç taraflara doğru karanlık artıyordu. Suya ne kadar yaklaşırlarsa yaşama ihtimallerinin o kadar arttığını anlamıştı insanoğlu geçen yıllar boyu edindiği tecrübelerle. Sanki çok kuvvetli güç bu yaratıkların sudan uzak tutmuştu ve uçabilmelerine rağmen denizlere yaklaşamadıklarını gözlemlemişlerdi.Tony ve Adam'ın oyunu bitmişti. Geminin kıç bölümüne gelmiş Adam'a karaya işaret ediyordu. Pazar kurulduğu için çok kalabalıktı. Tony için artık gitme vakti gelmişti. 3 hafta önce bir mektup almıştı bu adadan. Bu bir yardım çağrısına benziyordu. Korkak gibi denizde saklanmak yerine karaya çıkarak gerçeklerle yüzleşmek istiyordu. Gemi ağır ağır limana yaklaştığında içinde hafif bir burukluk vardı. Kaç aydır aynı tabaktan yemek yediği insanları belki bir daha asla göremeyecekti. Teker teker hepsiyle vedalaştı. Demir atmadan önce suya daldı ve hızlı kulaçlarla ilerledi. Kıyıya çıkmadan önce son bir kez daha gemiye baktı.
--------------------------------------------------
Öğle saatleriydi. Rıhtımda bulunan pazar yerleri bir hayli doluydu. İğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık vardı. Tony hızlı adımlarla kalabalığı yararak ilerliyordu. Pantolonunun cebinden bir mektup çıkarttı. Gönderen eski bir dostu olan Thorn'du. Mektuba göre bulunduğu adanın iç kesimlerinde otel açmıştı ve kendisini çalışması için davet etmişti. Adresi aklına itici kazıdıktan sonra metkubu katlayarak cebine attı.
Kıyamet yaratıkları geldiklerinden beri toprak parçalarının üstünde kara bulutlar eksik olmazdı. Bu nedenle hiç kimse kırsal kesim dışında bir yerde yaşamak istemiyordu. Bu otel, araştırmacı bürokratlar için kurulmuştu. Bu sayede Tony onlardan bilgi edinecek ve içindeki merakı biraz olsun dindirecekti.
Ağır adımlarla otele geldi. Ürkünç bir tepenin üstüne inşa edilen bu otel 4 katlı ama enine bir hayli büyüktü. Saat öğlen 3 olmasına rağmen bulutlardan dolayı gece gibi karanlıktı.
Heyecanla otelin kapısını çaldı. Bir süre bekledikten sonra kapı kendiliğinden açıldı ve uzaklardan Thorn belirdi. Tony, ihtiyarı görmeyeli bir hayli zaman olmuştu. Yürüyüşünde topallama vardı ama hızından ödün vermiyordu. Güler yüzle Tony'e yaklaşarak: "Tony, eski dostum. Seni göreceğimi biliyordum. Kıyametten sonra birden ortadan kayboldun ve senin için çok endişelendik. Tüccar arkadaşlarım sayesinde gemini buldum ve sana ulaşmak istedim. Söylentilere göre kıyıya göç geçen yıla nazaran baya bir artmış. Bu durum benim işlerime de ket vuruyor. Otelimdeki görevliler sesler duyduğunu söyleyerek ya intihar ediyorlar ya da denize doğru koşuyorlar. Anlayacağın her türlü yardıma ihtiyacım var. Hatta geçen gece hademe Mary odas..." Thorn susmak bilmiyordu. Tony onu dinliyormuş gibi yaparak kafasını sallıyor ve ritmik adımlarla otele doğru ilerliyordu.
Otele yaklaştığında kapının önünde büyük siyah araçlar dikkatini çekmişti. Thorn'un sözünü kesti ve "Bu otelde tam olarak nasıl misafirler kalıyor Thorn, bana bahseder misin?" diye sordu.
"Araştırma yapmak üzere devletten bir komisyon olduklarını belirttiler. Biraz sert tipler rahatsız etmeye gelemiyorlar. Aslında kim oldukları önemli değil ben aldığım ücrete bakıyorum. Hiçbir şikayetim yok kendilerinden." diye cevap verdi yaşlı adam.
"Peki bana ne iş vereceksin?" diye sordu Tony.
Thorn iç çekerek şöyle cevapladı: "Dediğim gibi birçok elemanımı kaybettim. Senin hırsını ve azmini biliyorum ki bu yüzden çağırdım. İstediğim zor birşey değil yalnızca nöbet tutman. Vardiyan akşam sekizden sabah altıya olmak üzere on saat sürecek. Hemde yalnız da olmayacaksın. Jhon ve Vladmir seninle beraber çalışacak. Karşılığında ise günlük 6 akçe kazanacaksın. Üstelik yeme içme barınma bizden. Senden tek isteğim işi bırakmaman." Çöken dünya borsasında 6 akçe gayet iyi bir paraydı. Öyle ki kişiyi buradan İspanya'ya kadar götürebilirdi. Tony amacının para olmadığını üstüne basarak söyledi ve işi kabul etti. Etekleri zil çalan Thorn teşekkürler savurarak odasının yerini göstermek üzere yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz Bela 1: Felaketten Sonra
FantasyAkdeniz sularında irili ufaklı birçok gemi yaşam mücadelesi veriyordu. Felaket bütün dünyayı kasıp kavurmuştu. Karalar kadar olmasa da olsa sularda da tehlikeler vardı. Yeni kurulan kanunsuz düzende korsanlar çoğalmış ve her biri hayatını geçindirme...