Jaemin'in telefon konuşmasının ardından nereye gideceğini, ne yapacağını bilemeyen Renjun, kendini Jeno'nun bahsettiği kafede bulmuştu. Gözleri hızla Jeno'yu ararken küçük bedeni titriyordu. En sonunda Jeno'yu arkadaşlarıyla beraber köşedeki masada otururken bulduğunda gözyaşlarını daha fazla tutamamıştı Renjun. Arkadaşlarının uyarılarıyla arkasına dönen Jeno Renjun'i görür görmez oturduğu yerden kalkarak ona ilerledi. "Ne oldu?" Renjun bir şey demeden kollarını Jeno'ya sararken başını onun göğsüne gömdü ve sessizce ağlamaya başladı. Jeno, Renjun'i sakinleştirmek için dışarı çıkardığında Jaemin'le karşılaşmayı beklemiyordu. Gözleri ikilinin arasında gidip gelen Jaemin, Renjun'in neden Jeno'ya sarıldığını anlamayarak kaşlarını çattı. Jeno gözlerini devirerek Jaemin'e baktı ve dudaklarını hareket ettirdi: 'Siktir git'
Jaemin dudak okumakta usta değildi ama Jeno o kadar açık söylemişti ki... Jaemin ikiliye doğru adım attığında, bir terslik olduğunu anlayan Renjun arkasına döndü. Jaemin'i onunla görmesiyle Jeno'ya daha sıkı tutunmuştu. Bu, 'beni buradan uzaklaştır' demekti. Jeno Renjun'in elini sıkıca kavradı, bu Jaemin'i daha da sinirlendirirken Renjun'in Jaemin'e bir kez bile bakmaması Jaemin'in anlamlandıramadığı bir acıya neden olmuştu. İkili hızla oradan ayrılırken Jaemin ne yapacağını bilememiş, ikilinin arkasından bakakalmıştı."Yine ne yaptı?" Renjun sakinleştikten saatler sonra sordu Jeno. "Kim?" Renjun aptal ayağına yatmayı tercih etti. Jeno gözlerini devirerek Renjun'in karşısına geçti. "İkimiz de kimden bahsettiğimi biliyoruz Renjun. Seni yedi yıldır tanıyorum, gerçekten fark edemeyeceğimi mi düşündün?" Renjun şaşkınca Jeno'nun yüzüne bakarken sordu: "Neden bir şey demedin?" Jeno gülümseyeme çalıştı, "Arkadaşımın bana anlatmasını bekledim." Renjun tekrar dolan gözleriyle Jeno'ya baktı. "Ah, Jeno!" Renjun tekrar ağlamaya başladı, ama bu sefer Jaemin yüzünden değildi. Ağladı; arkadaşına defalarca yalan söylediği için, bile bile onu kandırdığını için, ne kadar kötü bir arkadaş olduğu için...
Jeno, Renjun bir kez daha sakinleşene kadar sessizce bekledi; azarlamadı ya da bağırmadı, sadece bekledi. Sonuçta en iyi arkadaşlar bugünler içindi. "Anlatmaya hazır mısın?" Renjun başını salladı ve dudaklarını yalayarak anlatmaya başladı.
————————————
6 yıl önce
"Bu aralar Hina'yla çok takılıyorsun." diye mırıldandı Renjun. Parmakları kitapların arasında gezerken özellikle bir tanesini arıyormuş gibi yapıyordu. "Eğlenceli biri." Jaemin Renjun'i izlerken cevapladı. "Pekâlâ, eğlenceni bozmak istemem ama dikkatli ol. Büyükbaban duyarsa hiç hoş olmaz."
Renjun eline başka bir kitap aldı, raflar arasında gezerek kitabın yerini ararken Jaemin onu seyrediyordu. "İki yıldır gönüllü olarak kütüphanecilik yapıyorsun, bıkmadın mı?" Jaemin sakızını patlattıktan sonra sordu, Renjun başını hayır anlamında sallayarak cevapladı. Jaemin oturduğu sandalyeden kalkarak Renjun'e doğru ilerledi, tam Renjun'in arkasına geldiğinde durdu ve elini Renjun'in elinin üstüne götürerek kitabı yerine yerleştirdi. Renjun yüksek sesle yutkunurken Jaemin sırıttı, "Kütüphane fantezisine ne dersin?"
**
"Yeni bir film vizyona girmiş, yarın beraber gidelim mi?" Renjun dakikalar sonunda cesaretini toplayarak sordu. Sinemaya gitmeyi pek sevmese de tıpkı Jaemin'in diğer arkadaşları gibi onunla dışarıda vakit geçirmek istiyordu. Okulda birbirlerini tanımıyorlarmış gibi yapıyorlardı çünkü Jaemin böyle istemişti; beraber dışarı çıkmıyor, vakit geçirmiyorlardı çünkü Jaemin böyle istiyordu. Bir kez olsun bencil olmak istiyordu Renjun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
say you love me (before it's too late)「renmin」
FanfictionBir şeyin değerini anlamak için önce kaybetmek gerekir. ya da Jaemin ve Renjun sadece fuck buddy, en azından Jaemin böyle düşünüyor ta ki Renjun sebepsiz bir şekilde kendisinden uzaklaşana kadar.