her şeyin başlangıcı ve bitişi

511 48 35
                                    

Bu bölüm 'itiraf' bölümünün sonuyla başlıyor.  Ve son kısmı 'kadere boyun eymek' bölümünde Renjun'in aniden karar değiştirmesinin sebebini anlatıyor.

———————————

"Geç kaldın." diye fısıldadı Renjun. "Her zaman geç kalıyorsun." Jaemin yutkunarak boğazını temizledi ve Renjun'e yaklaştı. "Özür dilerim, çok özür dilerim." Renjun omzunu silkerek gözyaşlarının akmasına izin verdi. "Renjun ben –" diye başladı Jaemin ancak devamını getiremedi.

"Lütfen bir şey deme Jaemin, lütfen." Jaemin başını anladım anlamında sallayarak kollarını Renjun'e sardı ve nazik hareketleri ile onu arabaya yönlendirdi. Jaemin arabayı çalıştırdığında da arabayı sürerken de ikili sessiz kalmayı tercih etti.

"Annemler Jeju'da, sorun olmayacaktır." diye mırıldandı Jaemin. Renjun başını sallayarak arabadan indi ve evin kapısına doğru ilerleyerek Jaemin'i bekledi. Jaemin kapıyı açarak Renjun'in içeri girmesine izin verdiğinde, "Pekâlâ sen doğru banyoya, ben de sana bir şeyler hazırlayacağım." diyerek Renjun'in gözyaşlarını sildi. Elleri hâlâ Renjun'in yüzündeyken gülümsedi. Renjun yüzünü kavrayan ellerle ısındığını hissederek gülümsediğinde Jaemin uzanarak Renjun'in alnına öpücük kondurdu.

Yaklaşık bir saat sonra Jaemin'in kıyafetleri içinde mutfağa girdiğine Jaemin yemeği çoktan hazırlamıştı bile. "Sonunda geldin! Hızlı ol, soğumak üzere." Jaemin gülümseyerek yemeği tabağa koydu. "Anneminki kadar güzel olmadı ama şans verebilirsin."

Renjun başını çevirerek yemeğe baktığında dudakları istemsizce kıvrıldı. Jaemin hot-pot yapmıştı, Renjun için. Renjun gülümseyerek yemeğe başladığında Jaemin onu izliyordu. Yemek lezzetli değildi ama Jaemin ilk defa Renjun için yemek yapmıştı, Renjun tadı nasıl olursa olsun yiyecekti.

"Randevun nasıldı?" Renjun Jaemin'e bakmadan sorduğunda Jaemin yutkundu, Renjun kimden öğrenmişti? Hyuck onun duymadığından emindi, o hâlde kim söylemişti? "Cevap veremediğine göre iyi geçmiş olmalı, senin adına sevindim." diye söylendi Renjun. Jaemin kaşlarını çatarak konuşmaya çalıştı: "Sandığım gibi – aslında ben – ah!" Renjun kahkaha atarak sandalyeden kalktı, gözlerini Jaemin'in gözlerine dikti. "Ben yatıyorum."

Dakikalar sonra Renjun misafir odalarından birisinin yatağına uzanmış sessizce tavanı izlerken Jaemin'in yanına gelmesini bekliyordu. Dakikalarca bekledi ve bekledi ancak kimse kapıyı açmadı. En sonunda pes ederek yorganı üstünden atarak yataktan kalktı. Çıplak ayakları soğukla buluştuğunda ürpermekten kendini alamadığında karanlıkta el yordamıyla ilerleyerek Jaemin'in odasına ulaştı. Kapıyı açtığında Jaemin'i telefonunda oyun oynarken bulduğunda hiç şaşırmamıştı.

"Hiç değişmiyorsun Na Jaemin, hâlâ sinir bozucusun." Renjun söylenerek yatağa ilerledi. "Uyumamışsın." Jaemin oyununu bırakarak mırıldandı. Renjun omzunu silkti ve Jaemin'in yanına uzandı. "Uyuyamadım." Jaemin telefonunu kapatarak komidinine koydu ve Renjun'e baktı. "Özür dilerim." Renjun başını tavana çevirdi ve yorganın altından elleriyle oynamaya başladı. "Neden?" diye sordu, sesi kısık ve boğuk çıkmıştı. "Bugün senin yanında olmalıydım – söz vermiştim. O gün cenazede söz vermiştim ve ben... Gerçekten özür dilerim." Jaemin fısıldadı ancak Renjun sessiz kalmaya devam etti. Ve Jaemin dakikalarca Renjun'den af diledi.

Dakikalar sonra Renjun yattığı yerden doğruldu ve Jaemin'e döndü. "Ağlama." Jaemin dudaklarını ısırarak gözaşlarını sildi, "Ağlamıyorum." Renjun'in dudakları kıvrıldı ve Jaemin'in yüzünü okşadı. Neden karşılık vermiyordu ki? Neden bir şey demiyor veya kendisine dokunmuyordu? Bu gerçekten onların sonu muydu? Jaemin sonunda aradığını bulmuş ve ondan vaz mı geçmişti yani.

Beni bırakma!

Renjun bağırmak istedi. "Bana dokun." diye mırıldandı, Jaemin'e uzanırken. Jaemin ne dediğini anlamamış gibi ona bakarken Renjun parçalara ayrıldığını hissediyordu. Buraya kadardı, Ten haklıydı. Gerçekten bırakması lazımdı. Ve eğer bu son ise her şeyi başladığı yerde bitirecekti. "Lütfen." Renjun neredeyse yalvardı. Jaemin tereddüt etse de uzanarak Renjun'i kolları arasına aldı.

O gece yaşadıkları normalde yaşadıkları gibi değildi, o bambaşkaydı. Jaemin daha önce hiç olmadığı kadar nazikti, Renjun'in kulağına ne kadar güzel olduğuyla ilgili kelimeler sıralıyordu, Renjun neredeyse onun kendisine aşık olduğunu düşünecekti. O yaptıkları seks değildi; Jaemin onunla aşk yapmıştı ve Renjun bunun bir daha olmayacağını, bunun son olduğunu biliyordu. Belki de onun o kadar güzel olmasının sebebi de buydu.

Renjun güneşin ilk ışıklarına kadar Jaemin'in kollarında kaldı. Daha önce kendini hiç bu kadar güvende hissetmemişti. Paramparça bir şekilde o kollardan ayrıldığında o kollara geri dönemeyeceğini biliyordu. Ama o Jaemin'i tamamen kendine istiyordu; Huang Renjun hayatında ilk defa bencil olarak Na Jaemin'i tamamen ve sadece kendisi için istiyordu.

8 yıl önce

"Psst, sinir bozucu! Uyanık mısın?" Renjun yatağa doğru ilerlerken Jaemin'den ses gelmiyordu, gerçekten uyumuş muydu o aptal. Yatağa ulaştığında yorganı tuttu ve aşağı çekti. Tahmin ettiğinin aksine Jaemin uyumuyordu, elindeki oyun konsolu ile oynuyordu. "Hey, aptal!" Renjun Jaemin'in kulağını çekerek çok da yüksek olmayan bir sesle bağırdı.

"Ah! Ne yapıyorsun?" Jaemin acıyla inleyerek kulağını tuttu. "Sikeyim, kaybettim işte. Mutlu musun Injun?" Renjun omzunu silkerek yatağa uzandı. "Hey – kim sana yatabileceğini söyledi?" dedi Jaemin Renjun'i dürterek. "Hâlâ sinir bozucusun." diye mırıldandı Renjun. Yorganı üstüne çekerek tavana bakmaya başladı. "Sence Ten benden nefret ediyor mudur?" Renjun fısıldayarak sordu. "Saçmalama! İnsan neden yeğeninden nefret eder ki?" Jaemin çıkıştı.

"Hayatını mahvettiğim için olabilir mi!?" Renjun bağırdı. "Onların ölümünden sonra Kore'ye gelmeye korktum ve hep Çin'de kaldım. Benim yüzümden Jaehyun'la arası bozuldu. Bazı geceler onu ağlarken duyuyorum. Bu nefret etmek için yetmez mi?" fısıldayarak sordu Renjun. "Sen olsan sen de nefret etmez miydin?" Renjun Jaemin'in gözlerine bakarak sordu.

"Etmezdim." Diye cevapladı Jaemin. "Yani sen harikasın Injun! Zekisin, çok yeteneklisin, uslusun, sevilesi birisin. Seni çok sevdiğine eminim, sevmese bunları yapmazdı zaten. Yani bana bak, senin tam zıttınım. Ama ailem beni seviyor." Jaemin gülerek söylendi. "Yani seviyorlardır, değil mi..?" Jaemin kaşlarını çatarak sorduğunda Renjun kahkaha atarak güldü. "Peki ya eğer Jaehyun'u benden daha çok severse, o zaman ne olacak?"

"Bu soruyu cidden soruyor musun? Tabii ki seni daha çok sevecek! Hyungum diye söylemiyorum ama hiç sevilesi biri değil. Senin kadar güzel resim yapamıyor ya da senin kadar tatlı değil ve geçen ay günlerce rubik kübü çözmeye çalıştı. Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde çözemedi. Yani zeki de değil. Niye onu sevsin ki!" Jaemin kendince gerekçeleri sıralarken Renjun bir kez daha kahkaha attı. Gözleri Jaemin'in gözlerindeydi ve ah!

Jaemin çok güzeldi.

Ergenliğin getirdiği dürtülere engel olamayarak bir anda dudaklarını Jaemin'inkilerle birleştirdi. Jaemin de en az kendisi kadar şaşkın görünürken hızla geri çekildi ve defalarca özür diledi. "Sorun değil Injun, gerçekten." Jaemin mükemmel dişlerini göstererek gülümsediğinde Renjun gözlerini kapattı.

Dakikalarca sessiz bir şekilde beraber tavana baktılar. Renjun'in düşünebildiği tek şey ne kadar batırdığıydı. "Baksana Renjun." Jaemin dirseğine dayaranak Renjun'e seslendi. "Seni öpebilir miyim?" Renjun kocaman açılmış gözleriyle Jaemin'e bakarken Jaemin gülümsedi ve Renjun'e doğru eğildi. İkisinin de ikinci öpücüğü olduğu düşünülürse gayet iyi öpüşüyorlardı. "Sevişmek ister misin?" Jaemin saniyeler sonra tekrar sorduğunda cevabı çoktan biliyordu.

Ve o gece beraber olacakları nice gecenin ve her şeyin başlangıcıydı.

say you love me (before it's too late)「renmin」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin