"Tekrar buluşmayı kabul ettiğin için teşekkürler." dedi Jaemin, sandalyeye oturmadan önce. "Önemli değil. Seni özledim, bu buluşmayı en az senin kadar ben de istedim." diyerek Jaemin'in karşısındaki sandalyeye oturdu Hina. Birkaç dakika sonra garson gelip ikilinin siparişlerini aldıktan sonra muhabbete başladılar. Lise anılarından başlayan muhabbet sonunfa dönüp dolaşıp dünkü olaya gelmişti. "Renjun dün çok kötü görünüyordu. Aranızda bir şey mi oldu, kavga falan mı ettiniz?" Hina merakla sordu, gözleri heyecanla parlıyordu. Jaemin gözlerini kaçırarak cevapladı: "Bilmiyorum." Hina şaşırarak kaşlarını çattı, "Çok kırılmış görünüyordu, kesin suçlusundur! Ondan özür dilemelisin, çiftler bu kadar uzun süre küs kalmamalı."
Hina'nın kelimeleriyle Jaemin nefesinin kesildiğini hissetti, uzanıp kahvesinden birkaç yudum aldı. "Biz ah- kesinlikle beraber değiliz. Hiç de olmadık." dedi Jaemin, daha çok kendini inandırmaya çalışarak. "Gerçekten mi? Sonunda sizin birbirinize olan aşkınızı itiraf edip beraber olduğunuzu sanıyordum, çok uzun zamandır hem de." dedi Hina. "Ne demek istiyorsun?" Jaemin kaşlarını çatarak sordu. "Huh? En başında benimle yakınlaşma nedenin de Renjun'i kıskandırmak değil miydi zaten? Okula ilk geldiğimde Renjun'le tanıştım ve sen hep onu izliyordun. Ve ben de sandım ki ondan hoşlanıyorsun. Bu yüzden seninle takılmaya başladım, Renjun'le aranızı yapmaya çalışıyordum. Senin de farkında olduğunu sanıyordum. Yani yanında sürekli ondan bahsediyordum.""Y-Yani benden hiç hoşlanmadın mı?" Jaemin kızararak sordu. "Hayır tabii ki de!" Hina cevapladı. "Bir dakika – sen benden mi hoşlanıyordun?" Hina kızardı. "B – Ben özür dilerim Jaemin, farkında değildim. Gerçekten özür dilerim." Jaemin gülümsemeye çalıştı, "Önemli değil, her şey geçmişte kaldı. Şimdi ah – izin veririsen gitmem lazım. Evet gitmem lazım, toplantıya yetişmeliyim."Jaemin hızla sandalyeden kalktı ve hızla kafeyi terk etti.
———————————
"Demek sonunda ona itiraf ettin." Hyuck Jaemin'in saçlarını karıştırırken mırıldandı. Jaemin sessizce Hyuck'un kanepesinde yatmaya devam etti. "Sevindim, uzun süredir içinde tutuyordun." Hyuck sakin ama kendinden emin bir şekilde konuşuyordu. Jaemin dudaklarını büzerek Hyuck'a döndü. "Sence neden benden hoşlanmadı? Yani bana yakın davranıyordu ve ben de benden hoşlandığını sanıyordum." Jaemin Hyuck'a bakarak sordu. Hyuck kaşlarını çattı, "Senden hoşlandığına eminim." Jaemin gözlerini devirdi Hyuck'un koluna vurdu. "Renjun'den bahsetmiyorum." Hyuck kıkırdadı, "Ben de ondan bahsetmiyordum zaten."
"Daha önce Hina'dan hoşlandığına emin misin?" Hyuck Jaemin'i seyrederken sordu. "Bilmiyorum; hoş biriydi, iyi kalpliydi." Jaemin'in gözleri hâlâ kapalıydı. Hyuck konuşmadan önce dudaklarını ısırdı. "Hina'nın Renjun'in kız versiyonu olduğunu fark etmiş miydin?" Jaemin Hyuck'un sorusuna cevap vermemeyi seçti. "İkisi de satranç kulübündeydi, aynı enstrümanları çalıyorlardı, müzik zevkleri de aynıydı ve - Tanrı aşkına Jaemin ikiz gibiydiler! Hina'dan hoşlanma nedeninin Renjun olduğunu hiç düşündün mü? Aranızda ne oldu tam olarak bilmiyorum ama ondan hoşlanmaman gerektiğini kendine sürekli hatırlatıyor gibiydin."
"Ben... batırdım değil mi?" Jaemin fısıldayarak sordu. Hyuck başını sallayarak onu onayladı. Jaemin bir şey demedi ve kollarını Hyuck'un beline sardı ve sessizce ağlamaya başladı.
————————————
"Sana bahsettiğim kızla buluşacak mısın?" Kafe olayının üzerinden üç hafta geçmişti ve Jaemin aile akşam yemeğindeydi. "Hâlâ düşünüyorum anne." diyerek cevapladı Jaemin. "Kendini onunla buluşmak zorunda hissetmeni istemiyorum Jaemin. Sadece artık bir şeylerin zamanının geldiğini düşünüyorum." Haneul sakin bir şekilde konuştu. "Biliyorum, düşüneceğim." Jaemin gülümseyerek annesine baktı.
"Renjun nasıl? Geçen gün ziyarete gittiğimde kötü görünüyordu. Ne olduğunu sorduğumda sorununun olmadığını söyledi." Birkaç dakika sonra Haneul tekrar sordu. "Bilmiyorum ben de uzun süredir görmüyorum onu." diye mırıldandı Jaemin. "Neden, yine mi kavga ettiniz?" Jaewook - Bay Na - azarlayarak sordu. "Hayır kavga etmedik!" Jaemin karşı çıktı. Haneul oğluna baktı, "Ona göz kulak olmalısın Jaemin, kavga etmemelisin. Bunu sonra konuşalım." Jaemin başını salladı.
Birkaç saat sonra Haneul oğlunun odasının kapısını tıklatarak içeri girdi. "Her geldiğin zaman odanı kontrol etmeyi bırakmalısın, odana girmiyoruz." Haneul kıkırdayarak oğluna baktı. Jaemin tam ağzını açmıştı ki Haneul "Özellikle de oyuncaklarının yerini değiştirmiyoruz." diyerek oğlunun içine su serpti. "Şimdi gel buraya." Haneul yatağa vurarak oğlunu yanına çağırdı. Jaemin gülümseyerek yatağına oturdu ve başını annesinin kucağına koydu. "Renjun'le aranızda ne oldu?" Haneul usulca sordu.
"Her şeyi batırıyorum, değil mi?" Jaemin cevap vermemeyi tercih etmiş ve dakikalar sonra bu soruyu sormuştu. "Neye dokunursam mahvediyorum." Haneul usulca oğlunun saçlarını okşadı ve gülümsedi. "Her şeyi batırmıyorsun Jaemin, sadece kendin gibi davranmıyorsun. Kendine çeki düzen vermelisin. Birini incittiğinde üzülen, insanlara değer veren o eski Jaemin'e ne oldu; hepimiz onu özledik."
Jaemin dakikalar sonra cevap verdi: "O kızla buluşacağım."
Artık bir şeyleri düzeltmeye başlamalıydı.
———————————
"Ben Yerim, sen de Jaemin olmalısın, değil mi?" Yerim Jaemin'in karşısındaki sandalyeye oturdu. "Haneul teyze senden bahsetmişti ama beklediğimden yakışıklı çıktın." Jaemin gülümsedi, "Sen de çok güzelsin Yerim." Yerim kıkırdayarak Jaemin'e baktı. "Dürüst olmalıyım, annem başımı şişirmesin diye seninle buluşmayı kabul ettim. Senden hoşlanmadığımdan falan değil başka birinden hoşlanıyorum. Ama seninle arkadaş olmak beni mutlu eder."
Jaemin uzun süredir tuttuğu nefesini bıraktı, rahatlamış hissediyordu. Annesinin haklı olduğunu, kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini biliyordu. Ama daha hazır değildi ve karşısındakiyle beraber de hazır olacağını düşünmüyordu. Yine de onu kırmak istememişti, bu yüzden de buradaydı. "Tabii ki, neden olmasın!"
Yarım saat sonra ikisi de yemeklerini yiyorlardı. Sohbetleri derinleşmişti ve ikisi de birbirlerinin arkadaşlığından oldukça memnundu. Gece yarısına doğru ilerlerken Jaemin aklına gelen şeyle duraksadı. "Bugünün tarihi ne?" Jaemin hızla sordu. "İki Haziran. Ne oldu, randevun mu vardı?" Jaemin hızla ayağa fırladı, "A-Ah üzgünüm, hemen gitmem gerekiyor, üzgünüm."
Jaemin hızla arabasına doğru ilerledi. Saate baktığında birkaç küfür mırıldandı. Arabasını hızla sürerken tarihi unuttuğu için kendine küfür ediyordu. Arabadan indiğinde Renjun'i ağlayarak kendisine bakarken bulmuştu. "Geç kaldın." Renjun fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
say you love me (before it's too late)「renmin」
Fiksi PenggemarBir şeyin değerini anlamak için önce kaybetmek gerekir. ya da Jaemin ve Renjun sadece fuck buddy, en azından Jaemin böyle düşünüyor ta ki Renjun sebepsiz bir şekilde kendisinden uzaklaşana kadar.