1 | "Jeon Jeongguk, hasta."

13.7K 942 459
                                    

Saat gecenin üçüydü ve Kim Taehyung, dudaklarından atamadığı tehlikeli gülümsemesiyle beraber altındaki pahalı arabanın gazına daha da yükleniyordu. Kalbi uzun zamandır olmadığı kadar büyük bir heyecanla çarpıyordu ve gözleri, hissettiği heyecanın da etkisiyle yolda hızlı hızlı dolaşıyor, onun kafayı yemiş gibi görünmesine yol açıyordu. Gerçi bu tabir söz konusu Kim Taehyung olduğunda pek de yanlış olmazdı. Belki ona baktığınızda deli olduğunu düşünmezdiniz, hatta tanıdığınızda bile onun oldukça aklı başı yerinde ve olgun bir beyefendi olduğunu düşünebilirdiniz, nitekim öyleydi de. Görüp görebileceğiniz en kibar adamlardan birisiydi Taehyung, bu yüzden böyle tehlikeli bir adamdı zaten.

Tüm bunları bir kenara bırakırsak, Kim Taehyung'un zihnine giren herkes onun bir deli olduğu konusunda hemfikir olurdu. Zira onun kafası o kadar zehirli ve karanlıktı, aynı zamanda öyle düzgün işliyordu ki, normal olarak adlandırılmasının mümkünâtı yoktu.

Önüne gelen siyah tutamları arkaya doğru atarken, varış noktasına yaklaştıkça daha da genişliyordu sırıtışı. Bu mutluluğu ve heyecanı elbette pek sevimli olan türden değildi. Yaklaşık bir senedir Namjoon'un güzel bir şeyler öğrenebilmesini bekliyordu. Her şeyin mükemmel olması gerektiğine inanan, fazlasıyla organize bir kişiliği olmasından kaynaklı her hayal kırıklığına sabırla göğüs germiş, bekledikçe beklemişti. Ta ki yarım saat önce Namjoon, Taehyung'un kitap okumasını bölerek ve saati zerre umursamayarak onu arayana dek.

"Taehyung, önemli bir şeyler buldum. Çabuk bize gel."

Bu cümle, belki de bir senedir yirmi dokuz yaşındaki bu adamı en çok heyecanlandıran şeydi. Bu yüzden evin önüne geldiği zaman, arabayı hızla kaldırımın önüne park ederek dışarı çıkmıştı. Oldukça pahalı olan siyah Mercedes'inin kapılarını kilitlemiş, uzun bacaklarının yardımıyla attığı büyük adımlar sayesinde hızlıca kapıya ulaşmıştı. Zile bastıktan sonra çok beklemesine gerek kalmamıştı, zira Namjoon da en az onun kadar heyecanlı olduğundan dolayı koşar adımlarla girişe gitmiş, kapıyı açarak dostunu içeri buyur etmişti.

Taehyung, Namjoon'a küçük bir selam vermiş ve içeri doğru adımlamıştı. Seokjin, esmerin içeri girdiğini görünce oturduğu koltuktan kalkarak kısa bir sarılma bahşetmiş, ardından tekrar kanepenin kenarına yerleşmişti.

"Keyifler yerinde, bakıyorum ki."

Seokjin, kocasının da gülümseyerek yanlarına gelmesiyle beraber mırıldanmıştı. Namjoon, bulduğu şeylerden Seokjin'e bile bahsetmemiş, sabırla Taehyung'un gelmesini beklemişti. Herkes kendine oturacak bir yer bulduğu vakit, Taehyung üzerindeki kadife, bordo gömleğin yakalarını düzeltti ve parlayan gözlerini Seokjin'e çevirdi.

"Sen bir de Namjoon'u dinledikten sonra gör."

Ardından, konuya girmesi için Namjoon'a çevirdi bakışlarını. Dostu da mesajı alarak, kanepenin kenarına bırakmış olduğu dosyalardan birini aldı eline hızlıca. Bir senedir uğraşıyordu Namjoon ve bu bir senede hiçbir sike yaramayan sayısız bilgi edinmişti fakat bu seferki farklıydı. Bu sefer, sonunda Taehyung'un nefretinin sönmesine yardımcı olacak bir bilgi bulabilmişti.

"İsmi, Jeon Jeongguk."

Taehyung'un kaşları ilgiyle havaya kalktığında, sağ bacağını sol bacağının üzerine atarak kollarından birini kanepenin sırt kısmına attı. Jeon Jeongguk, bu isim Taehyung'a hiç tanıdık değildi.

"Kişisel hayatı hakkında bir şeyler bulmayı denesem dahi, pek mümkün olmadı. Eh, kendini saklamayı iyi biliyor olmalı, neticede bir ajan ve bu işte gizlilik esastır, değil mi?" Namjoon, sevimli gamzesini ortaya çıkaracak şekilde gülümsemiş, ortaya tezat bir görüntü çıkmasına sebep olmuştu. Nihayetinde gülümsemesinin sebebi pek de masum değildi. "Yirmi beş yaşında olduğunu öğrendim, uzun süredir beraber çalışıyorlar. Jeongguk, anladığım kadarıyla Luciel'in elinde tuttuğu en uzun süreli ajan. Bilirsin, bu işlerde tanınmayı en aza indirmek gerekiyor ve Luciel de işini garantiye almayı sevenlerden biri. Bu yüzden pek çok kişi, onunla çalıştıktan sonra birden ortadan kayboluyorlar. Tabii, getir götürünü yapan belli başlı adamları ve ajanlık işlerini üstlenen Jeon Jeongguk hariç." Namjoon, kısa bir süre dosyanın sayfalarını karıştırdı ve ardından karşısındaki adama uzattı. Taehyung, dosyayı eline aldı ve sayfayı kaplayan fotoğrafı inceledi ağır ağır. Pembeye kaçan kırmızı saçları ve birkaç piercingiyle, Tanrı şahit, Taehyung'un gördüğü en güzel adamlardan biriydi. Giydiği tişörtün açıkta bıraktığı kadarıyla pek çok dövmesi gözler önündeydi ki devamının da görünmeyen kısımlarda olduğu anlaşılıyordu. Masum yüz hatları olan, çekici bir adamdı Jeon Jeongguk.

my strange addiction ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin