Merhaba, nasılsınız?
Ben bayağı iyiyim, 3880 kelimelik uzun, en azından benim için öyle, bie bölümle geldim.
İyi okumalar, oylamayı ve yorum yazmayı unutmayın, kızarım!!!
Jeon, oturduğu koltukta biraz daha yayıldı ve kanallarda gezinmeye devam etti. Televizyon izleyen biri değildi aslında, sadece fazlasıyla sıkıldığı için ne var ne yok görmek, kendini biraz oyalamak istemişti. Bugün bir iki saatlik, küçük bir işi olmuştu sadece, onun dışında tüm gün evdeydi fakat Taehyung'un meşgul olduğunu bildiği için ona yazmamış, onu rahatsız etmek istememişti. Üstelik, arsızlık yapmaya gerek yoktu. Daha dün beraber vakit geçirmişlerdi, Taehyung'dan sürekli olarak kendiyle ilgilenmesini isteyemezdi fakat ne yapabilirdi ki? Özlüyordu onu, üstelik Taehyung sahip olduğu tek kişiydi; yalnızca âşığı değildi, aynı zamanda dostu ve suç ortağıydı onun. Bu yüzdendi bu arsızlığı, bu yetinmeyi bilememesi, hâl böyleyken nasıl suçlayabilirdik ki onu?
Fakat neyse ki Jeon şanslı günündeydi, bu düşüncelerinin hemen ardından kapı çalmış, çatılı kaşlarla olduğu yerde doğrulmasına sebep olmuştu. Üzerinde hiçbir şey olmamasını umursamadan ayaklandı ve kapıya doğru ilerledi. Umutlanmak istemiyordu fakat bu evi ziyaret eden, kendinden başka tek bir kişi vardı ve o da biricik sevgilisiydi, hâl böyleyken heyecanla alt dudağını dişlemeden edemiyordu.
Kilidi çevirip kapıyı açtığında gördüğü bedenle dudaklarındaki gülümsemeyi daha çok saklamasına gerek kalmamış, yüzü sevimli bir tebessümle aydınlanırken ileri doğru atılarak kollarını esmerin boynuna sarmıştı. Hayatı boyunca kimseyi bu kadar kısa sürede özlediğini hatırlamıyordu, gelin görün ki Taehyung, Jeon'un hayatında pek çok şeyin ilkine sahipti.
Taehyung elindeki şişeler el verdiğince kollarını küçüğüne dolamış, çıplak omzuna bir öpücük kondurarak geri çekilmişti. Ellerindeki şişeleri sallayarak gülümsedi ve başıyla içeriyi işaret etti.
"Geçebilir miyiz içeri?" Dedi ve hemen sonrasında Jeon'un şişeleri elinden alarak içeri doğru adımlamasını seyretti. Biri beyaz, diğeri kırmızı şaraptı çünkü sevgilisinin kendisi aksine kırmızıyı daha çok sevdiğini biliyordu, bu yüzden gelirken ikisinden de almıştı.
Diğerinin arkasından içeri adımladı ve üzerindeki tüm gereksiz şeylerden kurtulup salona doğru ilerledi. Sevgilisinin şarapları gülümseyerek bardağa dolduruşunu seyrederken ona o kadar dalmıştı ki, geldiğinde bir hoşgeldin bile demediğini dahi fark edememişti. Jeon'un çıplak üst vücudu bu kadar görkemli bir şeydi işte. Rastgele yapılmış dövmeler, meme uçlarındaki piercingler, kaslar o kadar tamamlayıcı duruyorlardı ki, sanki normal bir gövde bunlardan oluşmalıymış da geri kalan herkes eksikmiş gibi hissettirmişti ona.
"Neden haber vermedin, ya evde olmasaydım?" Jeongguk kadehleri eline alırken kanepeyi işaret etti ve sevgilisinin oraya doğru yürüyüşünü izledi. Üzerindeki siyah gömlek ve siyah dar pantolon tüm hatlarını o kadar güzel gözler önüne seriyordu ki, Taehyung kanepeye geçene dek olduğu yerde kalmış ve arsızca seyretmişti bedenini. Daha sonra hareket etmesi gerektiğini hatırlayarak esmer olanın yanına doğru yürüdü, kadehlerden birini onun eline tutuşturdu ve tereddüt dahi etmeden bir bacağını diğer tarafa atarak Taehyung'un uyluklarının üzerine yasladı kalçasını. Jeon'un Taehyung'un kucağında olmasına o kadar alışmışlardı ki, bir yere oturduklarında Taehyung bedenini daima onun oturabilmesi için uygun bir pozisyonda tutmaya çalışıyordu.
"Evde olmasaydın seni arardım ve gelirdin, benden önemli mi?"
Jeon kadehten bir yudum aldı ve iki yana salladı başını. Kolunu koltuğun sırt kısmına yaslarken gözlerini Taehyung'un bedenini sıkıca saran gömlekte gezdirdi ve müsait olan sağ eliyle düğmeleri tek tek açtı olabildiğince hızlı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my strange addiction ;; taekook
Hayran Kurgu"Bu işleri pek anlamam ama Taehyung, sana yemin ederim ki," sağ elini kaldırdı ve hafifçe esmere doğru yaklaştı. Parmaklarını siyah tutamlara daldırdı ve yavaşça sevdi onları. Taehyung, Jeon'un dokunuşlarını hissedebilmek adına bacaklarını birbirine...