selamlar, naber?
yks öğrencisiyken bölüm atmak dünyanın en zor işi. diğer bölümle olan arayı açmayacağım, james joint'e bölüm atar atmaz yirmi üçüncü bölümü yazmaya koyulacağım.
beklediğiniz için teşekkürler, iyi okumalar.
chanel kaçar🏃♀️
"Nasıl hissediyorsun?"
Son bir haftadır belki de en sık duyduğu şey buydu Jeon'un. Oysa iyiydi, en azından en başta olduğu gibi kötü değildi fakat elbette eskisi gibi iyi de değildi. Jeon'a senelerdir uzak olan bir şeydi bu, fakat artık hassaslaştığının kendisi de farkındaydı. Oturup yaşadığı şeylere üzülmüyordu elbette, Jeon'un böyle bir evreye gelebilmesi için çok fazla zamanın geçmesi gerekliydi, yalnızca sevgiye karşı daha duyarlı olduğunu hissediyordu artık. Son bir haftadır diğerlerinin ona karşı yaklaşımında bir değişme olduğunu görebiliyordu, özellikle Seokjin'in. Yalnızca bir iki defa görüşme fırsatı bulabilmiş olsalar dahi Jeon aradaki farkı kolayca ayırt edebilmişti ve belki de uzun zamandır ilk defa gerçekten ona iyi yaklaşılması bu kadar kalbine dokunmuştu zira normalde pek de umursadığı yoktu Jeon'un. Onu sevmeleri ya da sevmemeleri bir şeyi değiştirmezdi, şimdi de değiştirmiyordu nitekim Jeon onların yalnızca acıma duygusuyla hareket ettiğini biliyordu.
"İyiyim," diye mırıldandı Jeon yanağını sevgilisinin omzuna yaslarken. "Sevişmek istiyorum ama hiç hâlim yok."
Taehyung, güldü ve kollarını sıkıca Jeon'un bedenine doladı. Ne durumda olursa olsun küçük olan arsızlığından asla taviz vermiyordu.
"Seokjin merak ediyor seni." Jeon, gözlerini esmer olana çevirdi ifadesiz bir şekilde. Birkaç saniye bir şey söylemedi, doğrusu ne söylemesi gerektiğinden pek emin olamamıştı.
"Bunu yapmasına gerek yok," diye mırıldandı ve gülümsedi hafifçe. Kendisine acımasına gerek yoktu, Jeon kendi başının çaresine bakabilirdi. Şu zamana dek tüm güçlükleri bir şekilde tek başına aşmayı başarabilmişti, şimdi de yapabilirdi, kimseye ihtiyacı yoktu. "Ben iyiyim, Seokjin'in benimle ilgileniyor gibi yapmasına ihtiyacım yok." Hafifçe doğruldu bakışları sertleşirken. "Var mı? İlgiye ihtiyacım var gibi mi görünüyorum?"
Taehyung, Jeon'un aniden değişen ruh hâliyle kirpiklerini kırpıştırdı anlamsızca. "Hayır, hayır bebeğim, görünmüyorsun." Görünüyordu, fazlasıyla ilgiye ihtiyacı var gibi görünüyordu fakat Jeon böyle bir gerçekle yüzleşmeye hiç hazır değildi bu yüzden bu gerçeği kendisine saklamak istedi Taehyung. "Görünmüyorsun ki zaten onun amacı da bu değil. O gerçekten senin için endişeleniyor." Kollarını Jeon'un beline sararak onu tekrardan kendisine çekti. "Sadece onun sana olan önyargısı kırıldı ve sana gerçek kişiliğini gösteriyor. Seokjin birini seviyorsa onu önemser, seni de önemsiyor. En başta iyi bir başlangıç yapmamış olabilirsiniz fakat ona bir şans tanı, Seokjin kötü birisi değil. Sevmediği birisine acıdığı için yardım etmeyi geçtim, acımaz bile."
Beyaz tenli duyduklarıyla gözlerini yumdu ve yüzünü sevgilisinin göğsüne gömdü. İtiraz etmeye ne enerjisi ne de isteği vardı, zira içten içe bu ilgiyi kabullenmeye fazla meyilliydi, yalnızca bunu kabullenecek cesaret onda mevcut değildi.
"Neden seviyorsun beni?" Jeon, kolları sıkıca sevgilisinin belini sararken mırıldandı. Taehyung'un sevgisi için minnettardı zira bu sahip olduğu tek şeydi. Taehyung, onun her şeyi ve bir tanesiydi, ona duyduğu şey aşktan çok öteydi, aynı zamanda içinde büyük bir minnet duygusu vardı Jeon'un. Onu sevmişti çünkü, Jeon kendisinin sevilmesinin kolay bir şey olmadığının farkındaydı ve Taehyung hiçbir şeyi umursamamış, Jeon'a sevgisini verirken bir kere olsun tereddüt etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my strange addiction ;; taekook
Fiksi Penggemar"Bu işleri pek anlamam ama Taehyung, sana yemin ederim ki," sağ elini kaldırdı ve hafifçe esmere doğru yaklaştı. Parmaklarını siyah tutamlara daldırdı ve yavaşça sevdi onları. Taehyung, Jeon'un dokunuşlarını hissedebilmek adına bacaklarını birbirine...