8- 'Hem ondan hem onun şehirlerinden'

77 12 11
                                    

Yasaklar ve yasalar. Aslında işin özüne bakacak olursak, yasalar yasaklardan doğardı. Şöyle düşünülebilir: Suçlar ve cezalar. Bir suç işleriz ve sonunda ceza alırız. Fakat cezalar ve yasalar aslında göreceli kavramlardı. Bulunduğumuz yere göre ve yaşadığımız dünyaya göre değişirdi bu.

Benim kuralımı da benim cezalarımı da çiğneyen kişi hâlâ benim hücremde yaşıyor. Ben ne kadar ceza istesem de kural tanımaz biridir ki o gözleri ile çoktan sınırlarımı geçti bile. Artık söz onda iken kelimelerin ve cümlelerin anlamları değişiyordu. Aynı onun gibi. Kahverengi irislerinin şehvete dönüştüğünü görmek gibi. Komik olan ise, onun suçlarının cezasını ben çekiyordum.

İlham ile esinlenmek arasındaki farkı çoğu zaman anlayamamışımdır. Bir şarkıyı dinleyip bu şarkıdan ilham alıp bir şeyler ortaya çıkarmak benim açımdan ilhamdı. Fakat güzel bir kitap görüp, o kitabın aynısını yazıp içindeki birkaç öğeyi değiştirerek yazmak ise bana göre esinlenmekti. Peki biz insanlar ilham mı alırdık, esinlenir miydik?

Küçüklüğümden beri hayatım şansa bağlıydı. Müzikler ve trafik ışıkları. Karakterim hep müziklere göre değişirdi. Biri ile konuştuğumda arkada hüzünlü bir şarkı çalıyorsa o tarzda konuşurdum. Garip olan ise hiçbir zaman, sevdiğim kişi dahi olsa o şarkıyı değiştirmezdim. Kendimi keşfederdim. Duygularım ile sohbet ediyor gibi olurdum. Karakterimi 3 dakikalık bir şarkı kontrol ederdi. Müzik olmadığında ise karşı tarafa göre davranırdım.

Okula gitmek için servise binerdim lise zamanlarında. Trafik ışıklarına olan şans inancım o zaman başlamıştı. Eğer ilk bindiğimde ışık kırmızı yanarsa o, günümün kötü geçeceğine işaretti. Öyle de olurdu. Kötü geçerdi çoğu zaman günlerim. Yeşil yandığında ise mutlu olurdum. Hani iki duygunun arasında kalmak vardır ya? Sarı ışık benim için onu ifade ederdi. Sarı ışığa lise zamanım boyunca sayılı kez rastlamıştım. O günlerde ise hüzün ve mutluluk arasında gidip gelirdim. Gerek aile sıkıntıları ya da içimde kopan fırtınaya veremediğim anlamsızlık yüzünden oluşan iki duygu karmaşıklığıydı bu.

Şarkıları ve şansları önceden terse çevirebileceğimi bildiğim halde şansa bıraktım. Fakat duygularımın beni farklı bir dünyaya ışınlayacağını elbet bilmezdim. O zamandan beri insanların hareketlerinden, tutumlarından hoşlanmazdım.

"Bu, şu insanı neden üzüyor, neden sonra pişman olmuyorlar?" diye sorardım hep. Cevabını alamamıştım tabi ki. Ben de cevabımı alamayacağım soruların dünyasını oluşturdum kendimce. Neredeyse her sorunumun ve sorumun cevabını bulmuş olsam dahi, bulamadığım iki cevap kalmıştı. Öyle bir sandıkla kilitlenmişti ki bu sorular, cevabını sadece aşk ve tutku açabilirdi. İçinde ne para ne hazine vardı, içinde farklı diyarlarda olan duygularımın sahibi vardı.

Belki bulmuştum, belki bulacaktım; Belki de o çoktan bendeydi. Tek istediğim o duygularının kilitli kalmasıydı. Nedenini çözemediğim sorulardan biriydi. Ben aşk istemezdim. En azından dengem değişene kadar.

Çocukluğumdan şu yaşıma kadar hep hayallerle yaşamıştım. Bana yaşatan kişi ise babamdı. Her zaman masallar anlatırdı bana. Fakat bilinmeyen ve anlatılmamış olanlarından. Küçüklüğümden beri gizli yaşardım hep. Gizli dünyalarda, gizli kişiler ile. Bir tek beyaz atlı prens, babam vardı benim için. Dünyam ve duygularım onun etrafında dönerdi. Ne zaman üzülsem bana "Onları kuyuna at," derdi. Ve birlikte gökyüzüne bakıp ikimizin de gökyüzünü ikimizden başka süsleyecek biri olur mu diye düşünürdük. Hiçbir zaman birbirimizi üzecek şeyler yapmazdık.

Sonra bir gün tek başımaydım. Gökyüzüne baktığımda tek yıldızımın da gittiğini görmüştüm. Soluğu annemin yanında aldığımda çoktan tüm gökyüzü siyaha bürünmüştü. O günden sonra hep hayallerimdeki meleklere ve perilere yalvardım. Tek yıldızımı benden almayın diye. Fakat ne zaman gökyüzüne baksam, tek bir yıldız dahi görememiştim. Onlarca galaksiye gidip gelmişti ruhum. Fakat ben yine tek bir yıldız bulamamıştım. Ne onun gibi güzel ne onun gibi parlak. Hepsi sönmüş birer parçaydı.

'Siesta | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin