5. BÖLÜM

8.6K 315 54
                                    

5. Bölüm

Abi demek zor geliyordu. Canım acıyordu. Hayır kabul etmiyordum. Ya da edemiyordum. Yaşadığım şey basit bir hoşlantı mıydı? Bilmiyordum.

Aşka inanmıyordum. Koray'dan sonra aşka olan inancım kalmamıştı.

En son Koray'la böyle şeyler hissetmiştim. Caner abiyi gördüğümde içimde kelebekler yuva yapıyordu sanki. Dudaklarımda saçma bir gülümseme peyda oluyordu.

Yine üzülemekten çok korkuyordum. Yarı yolda bırakılmaktan çok korkuyordum.

"Lütfen bırakır mısın?" dedim. Boğazıma bir yumru vardı.

Çok yakın duruyorduk. Bu yakınlık tehlikeliydi. Bir an önce bahane uydurup mutfaktan çıkmalıydım. Yoksa valla heyecandan kalp krizi geçirip tahtalı köyü boylayacaktım. Helvamı yerdiniz artık.

Sunabileceğim en saçma ve onu delirtecek bir bahane sundum kendimi salak gibi hissetmiştim birazcık "Misafirler gelir birazdan. Belki de gelmişlerdir. Onlara ilgilenmem gerek."

"Ne misafiri Eflâl! Neyin misafirinden bahsediyorsun!"

"Caner abi bu kadar abartılacak birşey yok ki-"

Bir anda sözümü kesti. Sinirden gözleri kızarmıştı.

Geri çekildi. Geri çekilmesinin rahatlığıyla derin bir soluk verdim.

Yutkundum. Bir daha yutkundum. Ama olmuyordu. Boğazımda ki yumru gitmiyordu.

"Git," sesi durgundu daha sakindi. "Ilgilen misafirlerinle."

"Derdin ne senin?" dedim. Gözlerini kaçırdı. Hiçbir şey demedi.

Huzursuzluk doldu içime yutkunsamda geçmiyordu boğazımdaki yumru.

"Öyle olsun abi. Öyle olsun." dedim. Kırıklar vardı sesimde o da fark etmişti. Yüzü yumuşamıştı.

Gözlerim dolmuştu. Böyle davranması üzüyordu. Son kez bakıp kapıya ilerlediğim sırada duyulan sesle kalakaldım olduğum yerde.

Yüksek çok yüksek bir sesti bu felaketin sesiydi sanki. Sonrasında duyulan çığlıklarsa kıyametin sesi..

İçim daraldı. Kara bulutlar sardı sanki içimi. Huzursuzluk esir almıştı bedenimi.

"O ses neydi?" ona doğru döndüğümde şaşkın görünüyordu. Kavrayamamıştı o da ne olduğunu.

Ellerim buz kesmişti. Korku içimi kemiren bir fareden farksızdı. Titreyen bedenim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Onu arkamda bırakarak dış kapıya koştum. İçerdekiler de duymuş olacak ki kapıya ilerliyorlardı. Annem ve babamın durmam için sarf ettiği sözler uğultuyla ulaşıyordu kulağıma.

Ayağım da hiçbir şey yoktu. Yalın ayak koştum.

Sokağın başında durduğumda gördüğüm kalabalık tüylerimi ürpertti.

Kalabalığa doğru yürüdüm korkak adımlarla.

Kalabalık benim adımlarımla ikiye ayrıldı sanki. Bana yol açmışlardı.

"Hayır! Hayır!"

Delirmiş gibi bağırıyordum. Canım acıyordu. Kardeşim kollarımın arasında kanlar içinde yatıyordu. Bunu kaldıramazdım. Onun gitmesini kaldıramazdım.

"Ambulansı arasanıza! Ne duruyorsunuz!" bağırıyordum.

Ambulans gelip kollarımdan aldı. Heryerim kan içindeydi. Caner kollarımdan tutup kaldırdı yerden beni. Harabe gibiydim.

Fındık Kurdu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin