LAZ KIZI KOLEJDE'nin ikinci kitabı LAZ KIZI : KORKAK DOKTOR yayımda!
Başlangıç tarihi :
11.01.2020
Ailesinden, arkadaşlarından uzak Karadeniz'in en güzel şehirlerinden birinde, Trabzon'da, beş sene boyunca annesinin isteği üzerine okuduğu mesleği y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Laz Kızı : Korkak Doktor! (1)
Üniversitenin bitmiş olmasından dolayı daha rahat ve boş bir hayat yaşıyordum. Üniversitenin ilk yıllarında kınadığım yurt arkadaşlarımın durumuna dönmüştü durumum. Gece geç saatlerde eve gelmem, boş bir gün geçirmem artık beni iyice bunaltmıştı. Kendime bir meşgale bulmam gerekiyordu. Ve en önemlisi sorumluluk almalıydım.
Beş yıl okuduğum üniversitenin mesleğini artık yapman gerektiğini biliyordum. Aldığım bu karardan sonra geçtim bilgisayarımın başına, nerelere iş başvurusu yapabileceğime bakındım.
Bir kaç siteye girdim. İnternet sitesinden başvuru yaptım. Artık bundan sonra cevaplarını bekleyecektim. Bilgisayarımı masanın üzerinde bırakarak kanepeye yattım. Ellerimi enseme koyarak düşünmeye başladım. Peki bundan sonra ne olacaktı? Başarabilecek miydim?
Kulaklarımda küçükken annemden duyduğum cümle yankılandı. "Başlamak işin yarısıdır." diyordu. Hele bir başlayayım da sonrasını düşünürdüm.
Kafamda ki düşünceleri kapı dışarı etmek için ayağa kalktım. Mutfağa gidip kendime bir kahve yapacaktım. Dediğim gibi kahvemi yaptıktan sonra balkona çıkarak Trabzon'un manzarasını izlemeye başladım.
Bir kaç dakika sonra içimi sıkan düşünceleri başka birisiyle paylaşmak için elime telefonumu aldım. Rehberde gezinirken parmaklarım Nefes'in isminde durdu. Bir kaç saniye düşündükten sonra o'nu aradım.
Muhtemelen şuan Buğra abimin yanındaydı. Telefonu kapatmış bile olabilirdi, ama şansımı denemekten zarar gelmezdi. Telefon elindeymiş ki hemen açmıştı. "Evrim, bende seni arıyordum." Gülümsedim, sözlerine devam etti. "Gülüm, nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim, babaannem ve annemle düğün alışverişine çıktık. Annem hala şaşkın, aynı eve gelin gidiyoruz diye dalga geçiyor."
Kıkırdadım bu sözlerine. "Görümcen olarak orada bende olmalıydım."
Sözlerimden sonra Nefes'in sesi sinirliydi. "Zaten nişanada gelmedin, düğüne de gelme de tam olsun." sonra eski haline döndü. Kıkırdayarak devam etti. "Ee, ne zaman taşınıyorsun İstanbul'a?"
"Nefes, bende seni bu yüzden aradım." Derin bir nefes alarak devam ettim. "Ben burada çalışmak istiyorum, o yüzden burada kalacak ve İstanbul'a dönmeyeceğim."
Nefes'in sesi gelmedi. Bir süre sustuk ikimizde. "Peki ailenin ya da Evren'in haberi var mı bundan?"
Dudaklarımı dişledim sorusuna karşı. "Sadece sen biliyorsun ama yakın zamanda öğrenecekler."
Son sözleri bunlar oldu. Daha sonra telefonu yüzüme kapattı. Kaşlarım çatılmıştı. Bir anda neden böyle davranmıştı? Nefes'in tepkisi dolayısıyla diğerlerini aramaktan vazgeçmiştim. O yüzden telefonu bir kenara bırakıp kahvemi içmeye devam ettim.
2 gün sonra;
Gözlerimi açmama neden olan yüksek sesini salondan buraya kadar duyuran telefonum oldu. İlk önce umursamasam bile daha sonra susmaması ile birlikte yataktan ayrıldım. Yavaş adımlarla ve gözlerimi ovuşturarak salona geldim. Telefonum koltuğun üzerindeydi.
Telefonu elime aldığım anda çağrı bitmişti. Ufak bir sinir krizi aşamasından geçtiğim sıra tekrar aramıştım. Bilinmeyen numaraydı.
"Evrim Aras?"
"Evet, buyurun."
"Ben iş başvurunuz için aramıştım. Yıldırım klinikten Asya Demirel."
"Evet, dinliyorum."
"Aslında sizinle yüz yüze konuşmak daha uygun olur. Öğleden sonra saat 14.00 uygun musunuz?
"Evet uygunum."
"Ah çok güzel. O zaman saat 14.00'a randevu veriyorum. iyi günler."
"İyi günler."
Telefonu kapattıktan sonra yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Evde oturmaktan telefonumun şarjıyla ilgili bir sıkıntım yoktu. Lakin birazdan dışarı çıkacağım için şarj önemliydi. Telefonumu şarja taktıktan sonra bir şeyler atıştırmak için mutfağa doğru ilerledim.
Dolabı açtığımda öğrenci günlerimden kalan alışkanlık nedeniyle, dolap bomboştu. Olsun, pozitiflik önemli Evrim'ciğim, Sen negatif olduğun an başına gelmeyen kalmıyor.
Mutfağı kendi halinde bırakarak odama yöneldim. Günler önce, can sıkıntısı ile yaptığım kombinlerden birini üzerime geçirdiğimde gayet güzel ve bir yerlerini dondurmayacak cinsten olduğunu düşünerek saç ve makyaja başladım.
Tüm işlerim bittiğinde ise kahvaltımı dışarıda ayaküstü yaparım düşüncesi ile evden çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra işe kabul edilmek için dua ederken merdivenleri bir bir indim.
Siteden çıkana kadar asil bir yürüyüş sergiledim. Sonrası Ya Hak diyerek topuklularla koşmaya başladım. Ta ki taksi durağına gelene kadar. Boş bir taksiye bindikten sonra şoföre adresi verdim ve gideceğim yere kadar telefonumla oynamaya başladım.
Kısa, on dakikalık bir yolculuktan sonra inşallah yeni iş yerim olacak yerin önünde durduğumuzda ücreti ödeyerek arabadan indim. Kliniğe girdiğim anda ilk olarak resepsiyon tarzı yerin önünde durdum.
"Evrim Aras, iş görüşmesi için gelmiştim."
Kadın bilgisayardan başını kaldırdığında gözlüklerinin altından bana bakarak konuştu. "Buyurun sizi yönlendireyim..."
😺
İş görüşmesinde yapılan her zaman ki konuşmalar sonunda odadan çıkmıştım. 'Biz sizi arayacağız' sözcükleriyle birlikte kliniktende çıktığımda derin bir nefes aldım.
Gayet güzel geçen görüşmenin mutluluğu üzererimde iken yemek yemek için kafeterya tarzı bir yeri hedefime almıştım. Şöyle yüksek kalorili bir FastFood ile açlığımı anca gideririm gibime geliyordu.
Daha bir kaç adım atmışken ardımdan gelen çığlık sesiyle reflex olarak arkamı döndüm. Gözlerim fıldır fıldır etrafta dönerken arabanın başına toplanmış insan topluluğu ile hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim.
Yerde ince ince süzülen kan izini takip ederek göz hapsime yerde yatan köpeği aldım. Dizlerimin üzerine, köpeğin başına oturduğumda soğukkanlı olmaya çalışarak köpeğin yarasına ilk yardım yapmaya başladım.
Hadi Evrim, onca eğitimi , bir yıl boyunca aldığım stajı unutmuş olamazsın!
Boynuma bağladığım fları çıkartıp köpeğin yarasına bastırdım. Bir yandan da az ilerimizde olan kliniğe doğru bağırıyor ve yardım istiyordum.
Bir kaç saniye sonra yanıma gelen sağlık görevlileri ile birlikte dakikalar önce çıktığım kliniğe geri döndüm. İçeriye girmemle birlite köpeği direkt bir odaya almışlar beni de kapı dışarı bırakmışlardı.