Bunu ben istemedim Jungkook. Beni buna sen zorladın. Görmemekte direttin, çocukluk ettiğimi söyleyip durdun, içten içe bildiğin hâlde reddetmekte ısrarcıydın.
/-/
"Nerelerdeydin?!"
Taehyung ıslak şemsiyenin sıçrattığı suları umursamadan şemsiyeyi kapının kenarına koydu. Sonbahar artık tamamen geldiğini dinmeyen yağmurlarıyla hissettiriyordu.
"Biraz nefeslenmeye çıktım." diye mırıldandı, Jungkook'un aksine o oldukça sakin konuşuyordu.
"Bu havada mı?! Üstelik telefonlarıma da bakmadın! Kafayı mı yedin sen?!"
Sıkkın bakışlarını Jungkook'un öfkeli bakışlarıyla birleştirdi ve o an, içine tarifsiz bir rahatlama duygusunun yerleştiğini hissetti. Her gün Taehyung böyle hissederdi, şimdi Jungkook nasıl bir his olduğunu anlamış olmalıydı.
Üzerindeki paltoyu astıktan sonra salona doğru adımlamaya başladı, Jungkook'un tam arkasında olduğunu bilerek.
"Eve gelmek için çabalıyordum."
Koltuğa oturarak kafasını arkaya doğru yasladı ve gözlerini yumdu. Yaptığı yürüyüş onu rahatlatmak yerine başını iyice ağrıtmıştı çünkü düşünebildiği tek şey Jungkook ve Jimin olmuştu.
O ikisinin eskiden nasıl bir ilişkisi vardı? Birbirlerine bu kadar yakın davrandıklarına göre bir dönem çıkmış olabilirler miydi?
Jungkook'un ellerini Jimin'in vücudunda gezindiğini hayal etmek...göğsüne tarifsiz bir acının yayılıp onu ele geçirdiğini hissediyordu.
"Ne kadar meraklandım haberin var mı?" diye devam etti Jungkook Taehyung'un tepesinde durarak.
"Ben her gün böyle hissediyorum. Hiç değilse birazcık beni anlamış oldun."
Jungkook'un alaycı gülüşünü duyduğunda gözlerini açmadı.
"Yine mi aynı konu? Ne zaman çocukluk yapmayı bırakacaksın Taehyung? Sen eskiden böyle değildin."
Taehyung birden gözlerini açtı, içindeki hiddetin büyüdüğünü, gözlerine sıçradığını hissedebiliyordu. Hayal gücünün bu kadar geniş olması şimdi ona büyük bir acı veriyor, aptalca düşünceleri aklından çıkaramıyordu ve sinirinde tüm o düşündüklerinin gerçek olma ihtimalinin de etkili olduğunu biliyordu.
"Eskiden o yoktu!" diye bağırdı yerinden doğrularak. Yeni bir kavganın daha geldiğini hissedebiliyordu şimdi. Bu, onun yüzünden ettikleri kaçıncı kavgaydı bilmiyordu. Saymayı bir yerden sonra bırakmıştı.
Jungkook dudağını ısırarak bir elini saçlarının arasından geçirdi. Kendini sakinleştirmeye çalıştığını ama hiçbir zaman başarılı olamadığını biliyordu Taehyung.
"Arkadaşlarımla vakit geçirmem seni neden bu kadar rahatsız ediyor?! Ben senin hayatına karışmıyorum, sen de benimkine karışma!"
O an birbirlerinden ne kadar uzaklaştıklarını fark etti Taehyung ve bu farkındalık o kadar ağırdı ki omuzlarını çökertti, dilini ağırlaştırdı ve Taehyung nefesinin boğazında takılı kaldığını hissetti.
Taehyung Jungkook'un hayatının her yanında olmasını, onun varlığını her zaman hissetmek isterdi ama görünen oydu ki, Jungkook onu her zaman belli bir yerde tutmuştu. Zaman zaman geriye çekmişti ve sonra tekrar aynı yerine getirmişti ve Taehyung tüm bu zaman boyunca ona iyice yaklaştığını falan sanmıştı. Aslında olan şey sürekli yerinde saymasıydı. Jungkook onun önüne ördüğü duvarı asla indirmemiş, hafifçe şeffaflaştırıp geri sağlamlaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Incapable // Taekook
Short Story"Jeon Jungkook. Bu, sana yazdığım ilk ve son mektuptur."