bir; "wabi-sabi"

1.3K 108 163
                                    

wabi-sabi; "kusurlar içinde güzelliği bulmak."

-

"-bilmiyorum, yaşadığım şeyler aklıma gelince kafamda birçok kelime var oluyor. Ama nedense hiçbirini bir cümleye sığdıramıyorum."

Hisoka, tek kaşını kaldırarak karşısındaki oğlana baktı. Bu işi yıllardır yapıyordu ve şu ana kadar ki tüm "hastaları", kendisinin palyaço -ya da sihirbaz, her neyse- kılığına kanarak, tüm içini açmıştı ve kolayca onlara yardım etmişti.

Lâkin karşısındaki, kapüşonu yüzünden suratını bile zar zor gördüğü sarışın çocuk, kendisine her şeyi "eksik" anlatan tek kişiydi.

Hisoka Morrow, insanlarla beş dakika konuştuktan sonra onları kolayca çözebilen bir psikolog, gerektiğinde ise terapistlik yapan bir doktordu. Şu ana kadar okuyamadığı hiç kimse yok desek yeriydi. Çözemediği tek kişiler ise, karşısındaki solgun tenli çocuk ve sevgilisi Illumi Zoldyck'ti.

Karşısındaki belgelere baktı. Tüm soruları, kısa ve sırf bitirmek için cevaplamış gibiydi. Bununla ilk defa karşılaşmıyordu tabii; ama buna rağmen konuşunca içini açmayan ilk hastasıydı onun.

Dudakları kıvrıldı pembe saçlı doktorun, ilgisini çektiğini sesli olmasa da itiraf edrbilirdi. Eh, sesli itiraf etse güzel sevgilisi kellesini uçururdu sonuçta.

"Hmm, anladım. Adını tekrar alabilir miyim?" diyerek gülümsedi. Karşısındaki çocuğun zar zor rengi seçilen gözlerini devirmesine sebebiyet vermişti bu soru.

"Kurapika, Kurapika Kurta. Zamanımız bittiyse gidebilir miyim artık?"

Hisoka, gözlerini kısarak ona baktı. Bu dedikleri yüzünden sabırsız olduğunu düşünse de, karar vermekte acele etmek istemiyordu.

"Hmhm, tabii ki. Başka bir randevuya ihtiyacın olup olmadığını ailenle konuşacağım, dışarıda biraz beklersen sevinirim." diyerek, dudaklarını yukarı doğru kıvırdı. Karşısındaki sarışın çocuksa kafa sallamakla yetinmişti.

Çıkmadan önce odaya girdiğinden beri ilk defa kafasını kaldırıp, doktoru süzdü. Ardından yüzünde hiçbir mimik oynamadan, çok da büyük olmayan ama güzel döşenmiş odanın kapı koluna uzandı.

"Ah, okulunun ismini yemin ederim ki bir yerde görmüştüm..." diye mırıldanmasını duyunca doktorun, kapı kolunu indirirken, aslında kendisine yöneltimeyen cümleye cevap verdi Kurapika.

"Biliyor musun, yemin etmemelisin aslında. Bu sözel zayıflığın bir işaretidir." derkense odadan çıktı ve arkasından kapıyı kapattı.

Hisoka ise, başta afalladı. Hemen ardından ise dudakları iyice kıvrıldı ve tükenmez kaleminin başını, dişlerinin arasına aldı.

"Hmm, enteresan..." derken, onun dosyanı birkaç şeyler yazmaya başladı. Hızlı ve düzgün el yazısı ile, doldurması gereken kutucuğu doldurunca ise rahat koltuğundan yavaşça kalktı.

Kapıya doğru yürüdü ve kapı kolunu indirip, yavaş hareketlerle açtı. Kendi randevu sırasını bekleyen onlarca kişi, hevesle ve sabırsızca ona dönerken, dış kapıya doğru ilerleyen aileye seslendi.

"Bay ve Bayan Kurta, sizi içeri alabilir miyim lütfen?"

-
öncelikle, ilk bölümü okuduğunuz için teşekkürler.

bu kurguyu uzun süredir yazmak istiyordum, lâkin yazabilmek için doğru shipi bir türlü bulamıyordum. benim aklımdakimeri olabildiğince yazıya aktaracağım bu kurguyu, umarım siz de beğenirsiniz.

kitapta arada texting de geçecek, yan shiplere de sık sık yer vermeye çalışacağım ama genel olarak olay kurapika'nın etrafında dönüyor. yani ana odak kurapika, ve de yavruklusu leorio.

tekrardan, okuduğunuz için teşekkür ederim. dui!

speechless bounds |leopika》hxhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin