Eleven

14 8 0
                                    

Sabah her zamanki gibi Lucy Unnie'nin bağırışlarıyla uyandım. Her gün şirkete neden bu kadar erken gittiğimizi bir türlü anlayamıyordum. Daha fazla yatakta oturup etrafa hayatı sorgulayan bakışlar atmayı bırakıp hazırlanmaya başladım. Üstüme elime geleni giydikten sonra dudağıma çilekli lipstickimi sürüp üyelerin yanına, yani mutfağa doğru adımladım. İçerde Rain hariç herkes burdaydı.

"Lucy unnie, Rain nerde?"

Lucy : Hala uyuyor.

"Tamam ben kaldırırım Rain'imi."

Adımlarımı Rain'in odasına yönelttim. İçeri girdiğim de hala uyuyan Rain'in yanındaki koltuğa oturup saçlarını okşamaya başladım. Çok geçmeden gözlerini açtı.

Rain : Ah Ess. Saçımı okşamanı özlemişim. Bu aralar beni çok ihmal ediyorsun!

"Evli kadınlar gibi konuşmayı bırakta poponu kaldır yoksa bugün şirketteki son günümüz olacak bebeğim."

Rain : Ah saat kaç?

"8.40"

Rain : Ne! Neden daha erken kaldırmadınız beni! Ben nasıl yirmi dakika da hazırlanıp kahvaltı yapacağım?!

"Bende yeni uyandım. Hem merak etme çünkü bende henüz kahvaltı yapmadım ve şirketin yemekhanesinden yeriz artık bir şeyler. Sadece üstünü değiştirmen yeterli."

Rain : Ah seni seviyorum Ess.

"Bende seni bebeğim. Hadi giyin sen, ben salondayım."

Rain : Tamamdır.

Salona geçip televizyon izlemeye başladım. Yaklaşık on dakika sonra Harika seksi olan Rain'im geldi.

"Hoşgeldin seksi arkadaşım."

Rain : Yah öyle deme utanıyorum!

Rain'in söylediğine gülerken diğer üyelerin yanımıza geldiğini gördük.

Lucy : Kızlar hazırsanız çıkalım.

Rain : Hazırız unnie.

"Hazırız unnie."

Üyelerle bizi bekleyen araca binip şirkete doğru yola çıktık. O sırada Lucy Unnie'nin telefonu çaldı.

Lucy : Buyrun PD'nim... ah evet... anladım... evet. Tamam geliyoruz.

Mia : Ne oldu unnie?

Lucy : İlk come back çok ilgi görmüş. Kendimizi geliştirmek için ikincisini bir an önce çıkarmalıymışız. Fakat bir şirket bizim ile anlaşma yapmak istemiş. İkinci come back için onlar ile beraber çalışacakmışız. Bu yüzden o şirketin grubu bizi bekliyormuş. Bir an önce gelin dedi.

"Ah Peki anlaşmayı isteyen hangi şirket unnie."

Lucy : Bighit sanırım.

Weronika : Ah Tanrım! BTS ile anlaşma yapacağız! İnanamıyorum!

Rain : Ess ile cafe de gördüğümüz çocuklarla mı!?

"Ah Tanrım! Neden ben?"

Lucy : Hey söylenmeyi kesin. PD'nin söylediklerine göre baya başarılı bir grup ve PD'ye karşı gelemeyiz.

"Ah tamam unnie."

Jungkook'u yeniden göreceğim için sinirlenmiştim. Çocuğa ne zaman görüşmeyiz desem hep burnumun dibinde bitiyordu. Üstelik bu anlaşma olayı sayesinde telefon numaramı alması hiçte zor olmayacaktı!

Düşüncelerimi kesip etrafa baktığımda şirkete geldiğimizi farkettim. Arabadan inip şirkete giriş yaparken her zamanki gibi Deaser'lar kapıda bekliyorlardı. Fakat sadece Deaser'lar değil ARMY'ler de buradaydı. Bu sayede BTS'in burda olduğu kolayca anlaşılıyordu. Lucy unnie'nin söylenmesi üzerine hızımızı arttırdık. Korumalar etrafımızı sarıp ilerletirken şirkete giriş yapabilmiştik. Hızlıca asansöre binip PD'nimin odasına adımladık. İçeriye girdiğimizde geçen gün cafe de gördüğümüz çocukların burda olduğunu gördük. Gözlerim ilk başta Jungkook'a kaydı. O da yüzündeki gülümsemeyle bir tek bana bakıyordu. Tanrı aşkına bu çocuğun derdi neydi!? Eğer biraz daha dikkatli bakarsa, PD'nim aramızda bir şey olduğunu sanacak ve türlü işkencelere maruz kalacaktım. Daha fazla üyelerle ayakta durmamak için oturmayı tercih ettik.

PD : Hoşgeldiniz kızlar.

" Kim Taehyung'un ağzından "

Bugün Rain ile ilk karşılaşmamızdı. Tam karşımda en yakın arkadaşı olduğunu öğrendiğim Ess ile gizlice birbirlerine kaş göz işareti yapıyorlardı. Gerçekte ve yakından daha da tatlı görünmesi ona olan zaafımın artmasını sağlıyordu. Ona baktığımı farketmiş gibi başını çevirip çatık kaşlarıyla bana bakmaya başladı. Bakışları rahatsız olduğunu ima eder gibiydi. Daha fazla rahatsız olmaması için kafamı konuşan ama onu kimsenin dinlemediği JYP şirketinin PD'sine çevirdim.

"Ess'ten devam"

PD'nimin söylediklerini zaten daha önceden her gün duyduğumuz için Rain'e dönüp bana bakması için kaş göz işareti yapmaya başladım. O da farkedip dönünce ne olduğu sorar gibi hareketler yaptı. Bende Rain'e alttan alttan bakan ve isminin Taehyung olduğunu düşündüğüm çocuğun ona baktığını ima eden işaretler yaptım. O da hemen anlamış olmalı ki çatık kaşlarıyla karşısında oturan Taehyung'a baktı. Çocuk Rain'in bakışlarıyla korkmuş olmalı ki hızlıca kafasını çevirip konuşan PD'nime döndü. O sırada içeri girdiğim andan beridir hala bana bakan Jungkook'u görünce sinirlenip kaşlarımı çattım. Umarım o da Taehyung gibi korkar diye düşünürken gülümseyip öpücük attı. Ne! Öpücük mü attı!? Daha fazla dayanamayıp saçlarını yolmayı düşünürken bir aptal yüzünden şirketten atılıp hayalimden vazgeçmeyi istemedim. Ama o bana hangi cesaretle öpücük atabilir?! Ah neyse şu konuşma gitsin gününü görecek.

PD : Anladınız mı çocuklar?

Hepimiz aynı anda aslında dinlemediğimiz şeyi onaylamıştık.

PD : Tamam o zaman. Bundan sonra yeni bir come back'e kadar BTS buraya gelecek.

"Ne?!"

Ah bunu lütfen dışımdan söylememiş olayım. Lütfen,lütfen.

Dark Since / Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin