6

229 26 28
                                    

• Koyu - Apayrı

Elimdeki bardağı umutsuzca sallarken karşımda oturan ölü bedene diktim gözlerimi.

Ardından boş olan içki şişesine ve ardından da yaralı parmakları arasında duran sigarasına.

Bitmişti, bitmiştik.

Sigarasını söndürdü ve arkasına yaslandı. Eliyle saçını iyice dağıttı ve başını hafifçe öne eğdi. Ne düşünüyordu, bilmiyordum fakat acısını hissediyordum.

İçinden nasıl da çığlık çığlığa bağırdığını, sessizliğinin arkasındaki fırtınayı, içine çökmüş olan huzursuzluğu hissediyordum deli gibi. İçimde bir yerlerde, Lee Jeno'yu öylesine hissediyordum ki, Tanrı'nın bedenlerimizi karıştırdığına yemin bile edebilirdim.

Bakışlarım bitmiş olan kahvemden ölümü sarı saçlarında saklayan adama kaymıştı yine. Uzun uzun inceledim onu, bir türlü başka bir yere bakamıyordum.

Takılı kaldım, çıkmak istemedim. Lee Jeno'dan gözlerimi asla ayırmak istemedim. Ve eğer öyle bir şansım olsaydı,  ömrümün sonuna kadar hiçbir kusur bulundurmayan bu lütfu ölene kadar izleyebilirdim.

"Neden böylesin?" Fısıldarcasına kurumuş dudaklarımdan firar eden kelimeler ile irkilmişti. Belki de ilk defa vereceği cevaptan böylesine çekinmiş, korkmuştu.

Beni her seferinde parçalara bölen adamın böylesine dağılışını izlemek her şeyden katbekat kötüydü.

"Bilmiyorum," İki elini de saçları arasına geçirirken dirseklerini masaya dayamıştı.

"Bilmiyorum, Na Jaemin. Hiçbir şeyi, inan hiçbir şeyi bilmiyorum. Duymuyorum, görmüyorum, konuşmuyorum. Bana ne yaptığını, ne yaptığımızı, sadece benim değil Jaemin, bizim neden böyle olduğumuzu bilmiyorum. Sana bu denli yakınken sarılmaktan öteye gidemiyorum, Na Jaemin, ben size asla ve asla kıyamıyorum. Öpmek istiyorum ama eğer dudaklarım dudaklarını bulursa yok olacakmışsın gibi hissediyorum. Abimden sonra ilk defa birini kaybetme korkusu yaşıyorum, Na Jaemin. Belki de hayatımda ilk defa, böylesine korkuyorum."

Bir şey demedim, diyemezdim, dememi de beklemezdi zaten.

Sadece ayağa kalktım, birkaç adımda yanında bittim ve tahta sandalyeyi usulca yanına çektim. Oturdum, bakışlarım hâlâ ondayken tek bir laf çıkmadı ağzımdan henüz. O da bir şey yapmıyordu gerçi.

Korkusunun, beni yavaşça elleri arasına alışını izledim sadece. Dedim ya, Tanrı bedenlerimizi karıştırmış olmalıydı, çünkü Lee Jeno şu an deli gibi korkuyoru. Korkuyordum. Öyle ki, titrememe asla ve asla engel olamadım.

Ellerimle ellerini tutup saçlarından indirmesini sağladım. Islak gözleri, benimkiler ile buluştuğunda sadece baktı. Arkasına yaslandı, bakmaya devam ediyordu. Rolleri mi değişmiştik, yoksa sadece Tanrı bana bir şans daha mı veriyordu? Çünkü Lee Jeno öylesine derin bakmıştı ki gözlerime, bir an boğulduğumu hissetmiştim. Boğulduğumu hissettim fakat asla ve asla nefesimin kesilmesinden şikayetçi değilim. Öyle ki ona, canımı alması için yalvarmak üzereydim.

Lee Jeno, yegâne katilim.

Beni tekrar tekrar öldürüp yaşamamı söyleyen aptal, karşımda ağlamaktan çekinen fakat nasıl da kendisini bana dökmek isteyen, beni sevdiğini söylemediği halde her seferinde hissettiren, ruhu da evi kadar dağınık adam.

Bakışlarını benden ayırmıştı, en iyisi buydu zira onun gözlerinin içine bakarken canımın alınması kaçınılmaz olurdu.

Elimi, istemsizce ıslanmış olan göz altlarına dokundurdum. Yaşlı gözlerini usulca silerken hiç hareket etmedi fakat hissettim. Sıcacık teni parmaklarıma değdiğinde nasıl da üşüdüğümü, üşüdüğünü. Lee Jeno, hâlâ kıyafetlerini giymemişti fakat cayır cayır yanıyordu. Tanıştığımız günden daha da beter, daha da harabeydi şimdi.

Belki de ölmüştü veya sadece istiyordu. Bir şeyleri istiyordu lâkin ne istediğini bilmiyordum.

Fakat benim istediğim şey açıkça karşımda duruyordu. Ben ölü bir bedeni, kırık bir ruhu, dünyanın en güzel şiirini istiyordum. Ben tekrardan ölmek ve cenneti tatmak istiyordum.

Ben, Lee Jeno'yu ölesiye istiyordum.

Sandalyemi biraz daha yaklaştırdım ona, elimi yaralı ve dövmeleri bulunan eline koydum. Gözlerimiz aynı anda bizden habersiz buluşurken yüzüne doğru yaklaştım ve yavaşça fısıldadım.

"Ben, Lee Jeno, yok olmak istiyorum. Tekrar tekrar."

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
instant crush, nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin