❝İKİ|YAĞMURLAR VE YAĞMALAMALAR❞

13.9K 445 241
                                    

Teoman - Yıldızları Yakalamak

İkinci Bölüm

YAĞMURLAR VE YAĞMALAMALAR

Leyla Karacahan

Gökten düşen yağmur taneleri bin yıldır söylenmemiş ninnileri söyleyip uyuttu beni.

Ve mavi göğü yağmalayan geceye sığınan bir adam yüz sürdü tenime. Bir kez daha.

Gece tarafından terk edilen göğün gündüzü üstüne giymeye niyetlendiği saatlerde uyandım. Uykudan değil, kan revan içinde çıktığım harptan.

Gece açık bırakılmış penceremden giren soğuk kemiklerimin içindeki iliğe varlığını fısıldıyordu. Hırpalanmış tenime çarpan soğukla beyaz örtüme daha sıkı sarılarak gözlerimi açmayı, yeni günü karşılamayı reddettim. Boğazımda, soluğumun hemen üstünde beni soluksuz bırakan, boğazımı tırmalayan bir yumru vardı ve aylardır oradaydı.

Fikrimde yatan küflenmiş sabahlar, bayatlamış acılar var. Onları atamıyor, onlardan kurtulamıyorum. Hiç tanımadığım, görmediğim bir adam göğün karanlığı çöktüğünde günahıma giriyor, tenime misafir olup tanrı tarafından vicdan verilmemiş vahşi bir canavar gibi ruhumu sömürüyor, beni mahvediyor.

Tanrım, dayanamıyorum.

Tanrım, bana çıkış yolu göster.

Aylar evvel bir gecenin yarısında yararlanmıştım ilk kez. Yatağımda çırılçıplak uyandığımda tenime emanet edilmiş izler vardı. Aynaya ne zaman baksam izi geçmiş ısırıkların yeri sızım sızım sızlıyordu.

Aylar evvel o adam odamın balkonuna tırmanmış, kapımı aralamış ve odaya odama girip derin uykuya dalmış varlığıma insafsızca dokunmuştu.

O an hissettiklerim hiçbir dilde anlatılmazdı.

Kendime gelişim, sarsakça ayağa kalkışım ve odamın ortasında yere düşüşüm, bir şehre duyuracak kadar güçlü çığlıklar atacakken sesimin çıkamayışı birkaç dakika evvel yaşanmış gibi aklımdaydı.

Benim sessizliğimin aksine o sabah art arda evi dolduran çığlık sesleri odamın kapısının önüne bırakılmış cesettendi. O gece tenimde soluklanan adam, bir kadının soluğunu kesip odamın kapısına bırakmıştı.

O kadın yıllar yılı bu evde çalışmış, evin her yerine parmak izlerini bırakmıştı.

Annemin odadan çıkmamam gerektiğini söyleyen çatallı sesi hâlâ beni uyutmayan kötü bir ninni gibi kulağıma çalınıyordu. Annem bana odadan çıkmamamı söylerken ayaklarıma vurulmuş zincirlerden bihaberdi.

Kapının altından odama sızan, bembeyaz zemine kırmızı lekeler bırakan kanın bittiği yerde yine kanın lekelediği beyaz bir kağıt vardı. Siyah, kalın bir kalemle "Dün gece, ve bundan sonraki tüm geceler bizim sırrımız. Eğer birine tek kelime edersen bu çatı altından kimse sağ çıkamaz. Kapının dibinde yatan kadın yapabileceklerimin teminatı olsun mu güzel Leyla?" yazılmıştı.

YASAK TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin