XXXIV

8K 470 142
                                    

"Aşk gözleriyle değil, hayaliyle görür,Ve kanatlı Cupid resimlerde bu yüzden kördür

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Aşk gözleriyle değil, hayaliyle görür,
Ve kanatlı Cupid resimlerde bu yüzden kördür."

Bir Yaz Gecesi Rüyası / William Shakespeare

Keyifli okumalar dilerim.
Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın...

***

Daha önce vücudumu baştan aşağı uyuşturan ve hiçbir şey hissetmeyeceğim kadar duyarsız kaldığım bir acıyla sınanmamıştım. Bedenim kor bir alev gibi yanıyor, tüm gözeneklerimden terin âdeta fışkırdığını tenimdeki ıslaklıktan fark edebiliyordum. Fakat parmağımı kımıldatamayacak kadar bitkindim. Gözlerimi açmaya çalıştıkça göz kapaklarım direniyordu. Vücudum hem bana ait hem de değil gibiydi. Hareket etmeye çalıştıkça kaskatı bir şekilde durduğumu anlayacak kadar bilincim yerinde de olsa bir tuhaflık olduğunu sezinliyordum.

Ölüyor muydum?

O belirsiz, ölüm ve yaşam çizgisinde miydim? Işığı görmem gerekirken neden böylesine koyu bir karanlığın içindeydim? Göz kapaklarımın altında fır fır dönen gözlerim bana karanlıktan başka hiçbir şey göstermiyordu. Keskin bir acı ve ateşle kıvranan bedenim zihnime hükmederken ne bir hayal ne de bir rüya, kabus bile olsa göremiyordum. Uyanık olduğumu düşünüyor olmam bir yanılsama olabilir miydi? Anlık bir dürtüyle dizlerimi karnıma çekmeye çalıştığımda tiz bir çığlık kulaklarımı doldurdu. Acıdan kıvranan bedenimin gerildiğini, hiç durmayacakmış gibi atan kalbimin ise göğüs kafesimin içinde sıkıştığını hissettim. Bana ait olan çığlığı bir kez daha duyduğumda gözlerim, zifiri karanlığın kalın perdelerini sonuna dek aralayarak açıldı. Ancak bir terslik vardı. Gözlerimi açtığımı biliyordum, bunun bilincindeydim ama bir başka karanlık tarafından yutulmuş gibiydim. Art arda açıp kapadığım göz kapaklarım kontrol edebildiğim tek yerdi. Vücudum yeniden hayat bulmuş gibi çektiğim ıstıraba rağmen hareket kazanmıştı. Kıpırdayabiliyordum, fakat daha fazlasını yapamıyordum. Acı sinsiydi, bir anda ortaya çıkarak gerilmeme neden oluyordu. Derin nefesler alırken kendimi düşünmeye, nerede olduğumu sorgulmaya zorladım. Beynimin içi allak bullaktı, birbirine geçmiş düşüncelerim ve çektiğim acı, her şeyi daha bulanık bir hâle getiriyordu. Kendimi zorlamadan, dikkatimi çevremi keşfetmeye verdim. Yumuşak bir yatağın üstünde olduğumdan kesinlikle emindim. Bedenimi hareket ettirdiğim o kısacık anda tenim içinde kayıp durduğu yumuşak dokulu örtülerin arasında, oldukça rahat bir pozisyondaydı. Yavaşça boynumu gerdim ve bir türlü hareket ettiremediğim kollarımın neden kasıldığını o anda farkına vardım. Başımın üzerinde, yatak başlığına bir kumaş parçasıyla bağlanmış el bileklerim, vücudumun hareket etmesini engellemekle kalmıyor, kaçmamı imkânsız bir hâle getiriyordu. Korkunun bedenime hızla nüfuz edişini anbean hissedebiliyordum. Vücuduma vuran sıcaklık dalgası, durmaksızın atan kalbimi bir ateş gibi ince bir sızıyla yakarak dağlıyordu. İçimde bir yerler yanıyordu, yanığın o pis, isli kokusunu, dahası damağıma bırraktığı acımtırak tadını dahi alabiliyordum. Mideme bir yumruk yemişçesine tüm vücudum böbet geçiriyormuşum gibi birkaç saniye arayla, peş peşe seğirdi.

GECEYARISI TANRISI: DIABLO (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin