Dün gece her şeyi Austin'e anlatmıştım. O da bana eski sevgilisi olan Lana (Lena)'yı anlatmıştı. Uyandığımda bir battaniye kafama kadar örtülmüştü. Gözüme ilk erişen iki kahve kupasıysdı. Ah, evet! Dün uyuya kalmamak için en az üç bardah kahve içmiştik. Büyük itimalle ben uykuya dalınca aşağı inmişti.
Hışımla üstümdeki battaniyeyi savurdum. Bir anda ayağa kalkmamdan dolayı gözlerim kararsada kendimi toplayıp aceleyle aşağı indim. Tahmin ettiğim gibi Austin koltukta uyuyordu. Bi' saniye! Horluyor muydu o?! Bu an unutulmamalı diye düşünerek, mutfak masasının üstündeki telefonumu aldım. Aman Tanrım saat bir olmuştu! Annem bugün arkadaşlarıyla buluşacaktı... AÇ KALDIK! Bunu daha sonra düşünürüm diyerek telefonumdan kamerayı açıp Austin'i tam görecek şekilde sehpaya koydum. Videonun açık olduğundan emin olunca parmak ucunda mutfağa gidip bir bardak su doldurdum. Koltuğun yanına gelip elimdeki bardağı kafasına boşalttım. Hızlıca ayaklanınca gülerek geri çekildim. Koltuktan kalkıp eliyle yüzünü sildi.
"Günaydın." dedim pişkince yanına yaklaşırken. Uyuz edici şekilde gülümsüyordum.
"Sanada." dedi saahta bir gülüş atarak. Su yüzünden bluzu ıslanmıştı. Yüzünü sinsi bir gülümseme aplayınca tek kaşımı kaldırdım/kaldırmaya çalıştım.
"Günaydın sarılması?" dedi soru sorarmışcasına ve saniyesinde ıslak kollarını sırtımda buluşturdu. Islaklığın verdiği soğuklukla irkildim. Kollarını çektikten yüzümü buruşturarak ıslanmış saçlarına baktım.
"Tamam hadi sen git üzerini değiştir bende kahvaltıyı kurayım." dedim usulca. Başını sallayıp yukarı çıktı. Süt ve mısır gevreğini çıkarıp iki kaseye doldurdum. Kaseleri masaya koyunca geri dönüp bir çift kaşık çıkardım.
"Kahvaltı hazır!" Masaya oturup mısır gevreğimi kaşıkladım. Merdivenden seslerin gelmesiyle ardışık Austin masanın başında dikiliyordu.
"Kahvaltı hazır derken masayı donattın sandım bende, ama nerde..." dedi söyleyerek masaya otururken.
"Bizde böyle Austin Bey." Dedim huysuzca. Yemek bittikten sonra film izlemeye karar vermedik. Her kitapta olan şey değil mi? Film izlerler falan... 'WI AR DIFFIRINT' Ikimizde Monopoly sevdiğimizi öğrenince Monopoly oynamaya karar verdik. O masayı toplarken yukardan oyunu getirdim ve kurmaya başladım. Paraları da dağıtmak bitince ikimizde oturup oyunu başlattık.
"İddialı mısın?" Dedi yüzündeki alaylı tavırlara.
"Hiç yenilmedim."
"Ilk kez yenilmeye hazır ol bakalım. "
*****
"Ama haksızlık yaptın! O üçüncü beş yüzlük sana nerden geldi yoksa?"
"Ya kendi elinle verdin ya! Genç bunama mı var Austin sende?"
"Hayır ama sende sihirbazlar gibi el çabukluğu var!"
"Kabul edemiyorsun yenilgiyide ondan!"
"Hıhı, aynen ondan." Dedi çalan kapiya yönelirken. Kapıyı açmasıyla alışkın olduğum ses kulaklarımı doldurdu.
"Sel orda mı?"
-Matematik testi yaparken yazan yazardan sevgilerle-