"Seni dinliyorum Taha."sorarcasına gözlerine baktım.
"Neden benden kaçıyorsun?" bu cümleyi hiç duraksamadan, rahatlıkla söylemişti. Bende ise tam tersi olmuş tüm vücudum uyuşmuştu. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ondan kaçıyordum evet ama bunun nedenini ben dahi tam olarak bilmiyorum.
"Nereden çıkarıyorsun bunu?" benim bile cevabını veremediğim bu soruyu geçiştirmekten başka çarem yoktu.
"Bu apaçık belli Oflaz, bilmiyormuş gibi davranma." alaycı bir tavırla konuşup masanın üzerindeki tüylü kalemi eline alarak oynamaya başladı.
"Evet, senden kaçıyorum çünkü sinirlerimi bozuyorsun. Ve benim seninle uğraşmaya hiç niyetim yok." söylediğim şeylerle kendimi avuturken Taha'nın bakışkarını üzerimde hissettim ve rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım.
"Buna inanmamı bekleme." dediğinde gülüşü solmuştu. "Seni özledim, inan bana şu üç gün içerisinde senden başkasını arzulamıyorum ve kimseyle birlikte olmadım. Bu benim için ne demek biliyor musun? "
Söyledikleriyle tüm vücudum alev almaya başladı. Bunun sinirden olmasını umarak ayağa kalktım.
"Evet bir orospu için bu zor bir durum olmalı. Ama beni beklememeliydin çünkü benim o güzel popomu sana vermeye niyetim yok!"
"Senden poponu falan istemiyorum. Eğer birisi poposunu verecekse o kişi benim." şaşırmama bile izin vermeden bileğimi tutup beni kucağına çekti.
Sinirle kalkmaya çalıştığımda kollarıyla beni kucağına hapsederek kalkmamı engelledi. Tüm vücudum uyuşmuştu ve kalbim hızla atmaya başladı.
"Hiç mantıklı konuşmuyorsun, bırak beni!"
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında kafamı ters yöne çevirdim. Onunla göz göze gelmek istemiyordum. Zaten yeterince yakındık ve bu tüm vücudumun alev almasına sebep olmuştu.
"Oflaz bana bak lütfen."
Onun ısrarlarını umursamayarak üzerinde kalkmak için çabalıyordum ama nafileydi."Saçmalıyorsun şuan, bırak beni kalkayım."
Sağ eliyle çenemden tutup yüzümü yüzüne çevirdi, buna engel olmaya çalışsamda başarısız olmuştum. Şimdi ise sıcak nefesini dudaklarımda hissediyordum, istemsizce gözlerim gözlerine kaydı. Ondan uzaklaşmak için içimde savaş verirken bir tarafım daha çok yaklaşmak istiyordu.
"Seni istiyorum." söylediği şeyle kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı ve vücudum titredi. "Ve sende istiyorsun." diyerek sırıttığında yüzümü buruşturup kalkmak için çabaladım.
"Bırak beni seni istemiyorum." sinirle sırıtan suratına baktım. Beni bırakmaya hiç niyeti yoktu ve bu beni korkutuyordu. "Aptal herif, bırak beni dedim sana."
Beni umursamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Sıcaklığıyla tüm vücudum titredi ve içim huzurla doldu. Nazik hareketleri ona daha çok karşılık vermeme neden oluyordu. Kendimi kaybetmiştim şimdi onu daha istekli öpüyordum, bununlada yetinmeyip daha fazlasını istiyordum. Dudaklarını ayırıp konuşmaya başlamasıyla ne yaptığımın farkına varmamla yüzümün kızarmasına engel olamadım.
"Beni istiyorsun, bunu inkar etmenin bir anlamı yok." sırıtıp yeniden dudaklarıma yaklaştı. Ama bu sefer ben izin vermedim ve kucağından kalktım. Kendime engel olamadığım için çok kızgındım, bu kadar kapılmamalıydım.
"Git burdan Taha." sesimin sinirli çıkmasına aldırmamıştım.
"Böyle davranmanın nedeni ne?"
"Seni istemiyorum, git burdan," sesim titriyordu. "lütfen." şimdi daha kısık çıkan sesime umursamadan kapıyı açtım ve hareket etmesini bekledim.
Gözlerime son kez bakıp itiraz etmeden çıktı ben ise ardından kapıyı kapatıp kendimi yatağa attım.
Başımın ağrıdığını hissediyordum.
Onu kırmak istemiyordum ama beraberken bunu istemsiz bir şekilde yapıyordum. Bir yanım onu çok fazla istiyordu ama bir yanım da birlikte oldukları insanları düşündükçe ondan nefret etmeme neden oluyordu. Tamam önceden birlikte olduğu insanlar olabilirdi ama Taha çok fazlasıyla birlikte olmuştu. Halen de bundan vazgeçmiyordu. Benim yanımdayken bile buna devam ediyordu. Bir kişiye bağlanamıyordu. Onunla olamazdım canım çok yanardı, bilerek bunu kendime yapamazdım.
↝↝↝↝ Hikayenin gidişatı bozuluyordu...
Oylayın.
