Eksi 4. Bölüm

154 25 8
                                    

Namjoon & Seokjin :

Aşkın içinde nefret olur mu ?
Veya,
Nefretin içinde aşk ?

Onların duyguları karmakarışık tı. Seokjin sevgilisi Namjoon'un , sex'ten sonra ki rahatlamasına dikkatle bakmış, kendini koltuğun diğer tarafına atmıştı.

Daha 10 dakika önce çılgınca kavga etmişler daha sonra ise sıcak bir sex'e kucak açmışlardı.

Her konu kavga etmelerine olanak sağlıyor, her kavga yeni bir fanteziye dönüşüyordu.

"Kusura bakma ama senin düşünce tarzının hayatımıza hiçbir bok kattığı yok." Namjoon soluklandığı koltuktan kalkmış, inip kalkan göğsünü yerden aldığı t-shirt ile kapatmıştı.

Aralarında ki bu değersiz savaş hiç bitmiyordu. Kazanan yoktu, bir kaybeden olmadığı gibi. İlişkilerinin ilk yıllarında hiç kavga etmezler, herbir sorunlarını en ince ayrıntısına kadar çözerlerdi. Aylar yılları kovaladıkça, ilişkileri yıllandıkça değerli bir şarap olmamış aksine bozuk bir süt gibi olmuştu. Bozuk ve her yudumda daha ekşi...

Yine de her bir kavga itina ile sex'e dönüşüyor, her sex sonrası birbirlerini öperek tekrar kavga etmeye başlıyorlardı. Yılmak veya usanmak yoktu. Ikisi de kendi düşüncelerini savunuyor, bağırarak ta olsa bir çıkış yolu arıyorlardı.

Kavgaları ne kadar şiddetli olursa olsun ayrılamıyordu onlar. Bağımlı gibiydiler birbirlerine ve ne kadar nefret ederlerse de birbirlerinden ilişkilerine 'ayrılık' kelimesini sokmuyorlardı. Ta ki o güne kadar...

Seokjin üstünü giyen gamzeli sevgilisine bakmış ve bir zamanlar o gamzeler de ölmek isterdim der gibi iç geçirmişti.

Hem kavgadan hemde sex'ten yorulmuş bedenini attığı kanepeden hiç kıpırdatmadan "Ayrılmak istiyorum." demişti  ayakta olan sevgilisine.

Namjoon şaka yaptığını zannettiği sevgilisine bir kere bile bakmamış, mutfağa giderek kendine bir bardak kahve hazırlamaya başlamıştı.  Kendi için bir kupa çıkarttığı  bardaklıkta sevgilisinin de kupasını görmüş, elini kupaya atmadan önce "Kahve ister misin ? " diye seslenmişti odaya doğru.

Seokjin, Namjoon'un onu ciddiye almadığını biliyordu. Bu hep böyle ilerliyordu çünkü.  Kavga ediyorlardı ve küçük bir küslükten  sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı birbirlerine.

Büyük aşklarının her bir santiminde öfke vardı sanki. Nefret,kavga ve intikam olduğu gibi. 

Araların daki bağ o kadar tuhaf, o kadar enteresan di ki ; iki sevgiliyi de nefretle aşkı ayırma çabası yormuştu. Ne yaşarlarsa yaşasınlar kendilerini yine birbirlerinde buluyorlardı. Bu yorucuydu fakat vazgeçilmezdi de.

Elinde 2 kupa ile salona giren Namjoon, elinde ki kahveleri orta sehpaya koyarak, kendini kanepeye atmış cebinden çıkarttığı telefonu ile uğraşmaya başlamıştı.

"Beni duydun mu ? "

Seokjin, sevgilisinin hazırladığı kahveyi üflememiş, sıcak buharlar çıkan kahvenin boğazını yakmasını istemişti.  Hıncı kendineydi... Bu ilişki de Namjoon kadar onunda hatası vardı pek tabii. Bu yüzden kahve boğazını yaksın kavursun istiyordu çünkü  ayrılık kararını alarak içinde çıkarttığı fırtınayı ancak başka bir acı bastırabilirdi bunu biliyordu.

"Neden beni duymazdan geliyorsun Namjoon ? Ayrılalım diyorum sana.!" Umursamazlığı artık bitmeli diye düşündü Seokjin. Daha fazla dayanamıyor, bu işin en acısız şekilde bitmesini istiyordu. Çünkü biliyordu ki, adaların daki çekim  yine bir kavgadan döndürebilirdi onları yada ebediyen biterdi bu iş.

THE WARRIOR: NEW WORLD ^Taekook^Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin