III / V İ C D A N Ç I K M A Z I

463 154 63
                                    

Biraz geç oldu ama sonunda geldik. Hemde güzel bir bölümle. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Ayrıca instagramda açtığımız sayfayı da takip ederseniz çok sevinirim.

İg;@vebalofficialpage

Bölüm şarkıları;
Sena Şener ~ Yalnızım
Thurisaz ~ Past perfect

VEBÂL ~ 3.BÖLÜM

"VİCDAN YÜKÜ"

Bilinç altıma çöreklenen acımasız hatıralar kalbime olduğu gibi uykularımın şakağına da namlusunu dayamıştı. Gece boyunca zerre uyku girmeyen gözlerim, birkaç saatlik tutunduğu uykudan şafağın aydınlığı ile aralandı. Bakışlarım tavanı bulduğunda bulunduğum odanın kendi odam olmadığını anladım. Oysa gözlerimi açtığımda kendi evimde olmayı ve yaşanan her şeyin birer kabus olmasını ne çok isterdim. Fakat uyandığında her şey kaldığı yerden devam ediyordu. Acı, öfke ve de kalbime basa basa kıvrandıran bir vicdan azabı... Yattığım yatağa gömülmeyi ve hiç uyanmaksızın derin bir uykuya dalmayı çok isterdim.

Ne yazık ki bu mümkün değildi.

Düne dair yaşanan her şey iğne gibi zihnime battığında birileri kalbimi avuçları arasında bin parçaya bölüyormuş gibi acıyla kıvrandım.

Gözlerim duvarda asılı saate takıldığında sabah çoktan geçmiş vakit öğlene yaklaşıyordu. Aralıksız yedi saat uyumuş olmalıydım lakin sanki hiç uyumamış gibi bitkin hissediyordum. Aniden ayaklanmamla birlikte enseme keskin bir acı saplandı. Hızla toparlanıp ayağa kalktığımda kapıya doğru yürüdüm. Gözlerim yere gelişigüzel bir şekilde fırlatılmış çamurlu ayakkabılarıma takıldığında durdum. Gece Mirvan yanımdan ayrıldıktan sonra içine düştüğüm tuzağa binlerce lanet yağdırarak bedenimi kanepeye sermiştim. Dakikalarca zihnime bir hastalık gibi yerleşen ihtimallerle savaşmış, o savaşın içinde yorgun düşmüştüm. Sonrasına dair hatırladığım tek şey uykuya teslim olduğumdu.

O an kafama dank etti. Beni bu odaya taşıyan büyük ihtimalle Mirvan'dı. Bana dokunduğunu bilmek bile tüylerimi diken diken etti. Zira o küçücük bir çocuğun ölümüne sebep olmuş, elinde imkan varken olanlara engel olmamış bir katildi. Üstelik beni de hain bir tuzağın içine çekmiş bana büyük bir oyun oynamıştı. Bunu yanına bırakmayacaktım, dün gece olanları unutmayacak ve bana oynadığı oyunu ona misliyle ödetecektim.

Öfke duygum zirveye ulaştığında ayakkabılarımın çamurlu olmasına aldırmadan hızlıca ayağıma geçirip odadan çıktım. Karşıma uzun bir koridor çıktı. Koridorun sonuna varıp merdivenleri hızlı adımlarla indim. Gözlerim etrafta Mirvan'ı ararken salona geçtim ve sürgülü cam kapının ardında dışarıda olduğunu gördüm.

Elindeki telefon ekranına dikkatlice bakıyordu ve beni henüz fark etmemişti. Boşta kalan elinin parmakları kirli sakallarının arasına karıştı ve sağ çenesini düşünür gibi sıvazladı. Olduğum yerde beklerken bana doğru dönmesiyle göz göze geldik. Elindeki telefonu arka cebine yerleştirip adımlarını benden tarafa atmaya başladı. İçeri girip sürgülü kapıyı kapattı ve bana döndü.

Dün geceki halinden eser yoktu şimdi. Üzerindeki kirli kıyafetlerden kurtulmuş ve derli toplu janti bir adama dönüşmüştü fakat bu görüntüsünün altında yatan zalim adamı bir tek ben görmüştüm. Onu anlamaya çalışıyordum fakat bunda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Bir çocuğun ölümüne sebebiyet verdikten sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmasını yadırgamıştım.

Sahi, bundan sonra ne olacaktı?

Mirvan bana doğru geldi ve eğilip yan tarafımda duran kanepenin üstünde daha önce fark etmediğim karton poşeti bana uzattı. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ama Mirvan yüzüne tiksinti dolu bir ifade yerleştirerek baktı yüzüme. "Al bunları ve yukarı çıkıp duş al." dedi dümdüz bir sesle. "Kan kokuyorsun," diye devam ettiğinde sanki burnuma daha yeni geldi bu koku ve boş olan midemi feci halde bulandı. Elindeki poşeti itiraz etmeden alırken devam etti.

VEBÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin