Bölüm 13: Kılıçlar

1.1K 98 45
                                    

Gece yarısı bir kız terden ıpıslak bir şekilde uyandı ve "Mutlu ol" diye fısıldadı. Bu kız siyah kıyafetleri ve siyah maskesi ile Sofiya dan başkası değildi. 

Rüyasında dokuz kişi yerde sincirlenmişlerdi bunlardan sekizi kız biri erkekti hepsi farklı renklerde tek renk giyinmişti.  Kendisi de zincirli kızlardan birisi idi. Ayakta olan beyaz kıyafetli erkek zincirli erkek hariç hepsine son sözlerini soruyorlardı. Hepsi kırmızı kıyafetli erkeğe bakıp "Yaşa" diyorlardı. Baktığında hepsinin gözlerindeki hüznü görebiliyordu ama bu hüzün öldükleri için değil sevdikleri adamla daha fazla kalamamanın hüznüydü. Sıra kendisine geldiğinde şöyle demişti "Yaşa aşkım(İçinden) benim için yaşa, Arkadaşların için yaşa ve..." devamını getirmeden kafası kesilmişti ama eğer kesilmese idi karşısındaki adama sadece "Mutlu ol" diyecekti.

(Sofiya) "Zekael sence şimdi iyi midir?"

(Zekael) "Senin o kırmızılı çocuk şimdi çaktım mevzuyu(!) çocuk sınava katılanlardan biri hatta şu an bu kulenin içerisinde o sınav katılımcısını his ettiğimde etrafa baktım ve sadece senin kıyafetlerinin kırmızısını giyen bir erkek gördüm izlediğimde korkuyor gibi idi. Neyse şimdilik zamana bırakalım burdan çıktığında konuşursunuz en kötü."

(Sofiya) "Madem öyle diyorsun Zek öyle olsun. Onun karşısına çıkmadan olabildiğince güçleneceğim."

**************************** Başka bir alanda*********************

Kaan terden ıpıslak bir şekilde uyandı. Sofiya ile aynı rüyayı görmüştü ve yüzünden kanlı göz yaşları akıyordu. 

(Dante) "Velet ne oldu kulenin önünden beri tuhafsın"

(Kaan) "Birini gördüm"

(Dante) "Ne var bunda yoksa aşık mı oldun?"

(Kaan) "Saçmalama benim gibi birinin aşık olmaya hakkı yok. Gördüğüm kişi on beş yıl önce ölmüş olması gereken birisi. Bu nasıl mümkün olabilir?"

(Dante) "Yakının ve sevdiğin birisimi?"

(Kaan) "Evet"

(Dante) "O zaman basit. Tanrı sınavı özel bir oluşumdur. Eğer birisi aday gösterilir ve diğer tanrılarda kabul eder ise aday gösterilen sınava alınır bu kişinin daha önce ölmüş olması önemsenmez. Zaten Tanrı ırkından olan kadınların çoğunun senin kucak köpeğin olmak için koca gezegen ve boyutları katledebilecek olduğunu, diğerlerinin de yakın dostun olduğu hesaba katınca  seni memnun etmek için "Evet" demeleri gayet mantıklı olur. Hazır aklımda iken sen uyurken kuleyi taradım. Kule elli kattan oluşuyor her on katta bir iblis kral aurası sezimledim sanırım burası bir çeşit "Boss" odası."

(Kaan) "O zaman neden buraya böyle çocuklarla beraber giriyorlar bu saçma olur"

(Dante) "Sanırım kendilerinin ve zindanın gücünü gizlemişler. Neyse bu senin işine gelir aziz unvanında sahip olduğun kılıçlar mühürlenmişti ya hani eğer onları savaş ruhu yaptığın benimle kesersen mühürlenen kılıçlardan bazılarını açabiliriz sanırım."

(Kaan) "hangileri?"

(Dante) "Önemli sanki ama sanırım

(Dante) "Önemli sanki ama sanırım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu kılıçlar olabilir. Ayrıca o kral seviye iblislerin özel soy yeteneklerini de alabilirsin belki. Tabi şansın yaver giderse."

dedi. Kaan maskesinin altından bu sefer bir gülümseme ile uyumak için yattı bu duyduklarına memnun olmuştu.

Sabah olup da uyandığında bir sürpriz ile karşılaştı bir yanında ona sarılarak uyuyan bir orman elfi kızı diğer yanında ona sarılarak uyuyan bir karanlık elf kızı vardı. Bunlar Bo ve Aria dan başkası değildi. Tam onlardan kurtulup ayağa kalkmıştı ki iiki ses duydu.

"Gece eylenmiş gibisin?" dediler. Bunlarda Shadow ve  Sera dan başkası değildi. Kaan içinden "Sıçtık Cafer bez getir koçum" diye geçirip 

(Kaan) "Bakın burada ne oldu bilmiyorum ama bir ilgim yok"

(Shadow) "Emin misin?"

(Kaan) "Tabi ki eminim ben bir şey yapmadım!"

(Shadow) "Sen öyle diyorsan" dedi bıyık altından sırıtıp muzip bir şekilde. Sera bir süre etrafa baktı.

(Sera) "Ama bu haksızlık bende istiyorum" dedi şehvetli bir tonda

(Kaan) "Ama sen zaten evli ve çocuklu değil misin?"

(Sera) "Aria dan bahsediyorsan o evlatlık ayrıca bir Elf olarak binlerce yıllık nerede ise sınırsız bir hayatım olsa da ben sadece yirmilerimde Bulunuyor ve bir elf olarak çocuk oluyorum insan yaşıyla eşlen diğin de altı yaşında falan oluyor ve seninle yaşıt oluyorum."

(Kaan) "Deme be" " (İçinden) Yine götü kurtaramadık" diye geçirip kaçacağı sırada ayaklarını hareket ettiremediğini fark etti. Aşağı baktığında ayakları sarmaşıklarla bağlıydı "Seni sinsi" diye içinden geçirse de bir şey diyemedi. Sera onu şevkatli kollarla sardı, Maskesini hafifçe dudakları açacak düzeyde kaldırdı sanki yüzü sır olsu ister gibi ve dudaklarını dudaklarına bastırıp dili ile küçük çocuğun ağzını karıştırıyordu. Kaan serayı itmek için ellerini kullandı ama lanet olasıca çocuk bedeni yüzünden elleri omuzuna değil göğüs hizasına yetişmişti bunu umursamadan elleri ile Serayı ittirmeye çalıştığında elleri Seranın göğüslerini kavradı ve refleks olarak sıktı. Sera dudaklarını ayırdı ve keyifli bir iniltiyi serbest bıraktı. Bu anı iki kişi izliyordu öpüşme anından beri. Biri uyandığını göstermeyen galahat diğeri çalıların arkasındaki Sofiya {YN: Olum şimdi sıçtın}  İkisi de bu anı kırmızı yüzler ile izliyordu.

Bunu gördüklerinde ikisi de izlemeyi bıraktı Sofiya aklında "Aptal nasıl bu kadar salak olabilirsin. Bende seninle konuşmaya geliyordum. Sözde kalbimi açacaktım. Beyefendinin buna ihtiyacı yok kendine çok güzel bir seks oyuncağı bulmuş." gibi gibi düşünceler ile uzaklaşıyordu bu sırada 

(Sera) "Çok yaramazsın direkt göğüslerimle oynuyorsun"

(Shadow) "Gerçekten" dedi ve tatmin olmamış Sera bir öpücük için daha yaklaşırken uyku mamuru Aria'nın sesi duyuldu.

(Aria) "Anne ne oluyor?" dedi pembe yüzü ve kapalı tek gözünü ovuştururken

(Sera) "Hiç bir şey tatlım sadece bay kızılın maskesi kirlenmiş temizlemesine yardım ediyorum" dedi maskeyi hızlıca düzeltti. Uzaklaşmadan önce Kaan'ın kulağına

(Sera) "Devamı için geceyi beklemelisin yaramaz çocuk" diye fısıldadı.

Yarım saat sonra her kez uyanmadan tek başına ava çıktı ve devasa bir geyik avlayıp geri döndü ve pişirmeye başladı. Her kez uyandığında her keze eti  paylaştırdı. kendisi için de bir tabak aldığında maskesinin çenesini tutan ağzının alt kısmındaki kısmı çıkartıp yemeğini yemeye başladı. Bunu gören her kez biraz şaşırsa da kimse bir şey söylemedi bir tek dişler gurubu şaşırmadı onlarda zaten önceden o şaşkınlığı yaşamışlardı. Kahvaltıdan sonra Kaan yüzüğündeki kılıcı çıkarttı.

(Sera) "Hey bu elf eserini nereden buldun?"

(Kaan) "Bu elf eseri değil elf tarzında yapılan bir eser. Hızlı ve atik saldırılar sınsada savunmasını eksiltmediği için tercih ettim." dedi bu kısa konuşmanın ardından yola çıktılar ve ilk katı temizlemeye başladılar. Kaan ın kestiği bütün canavarların enerjisi yine o küpe akıyordu kısa sürede birinci kat tamamen temizlendi ve Kaan küpü maskeye özümsenmesini sâladı ama maske seviye atlamadı. Buna kimse şaşırmadı çünkü gelişebilen eserler bilinen bir şeydi.

(Kaan) "Hava kararıyor ikinci kat şu an normalden daha tehlikeli bu gece burada kalalım."

(Arthur) "Pekala öyle olsun" dedi. Sera Kaan'ın kulağına yaklaşıp

(Sera) "Demek bu gece için sabırsızlanıyor sun ha tatlım?"

(Kaan) "Saçmalama sadece gereksiz risk almıyorum."

(Shadow) "Fısıldaşmayı bırakıp kampı kurmaya yardım etseniz nasıl olur? aşk kuşları(Fısıldayarak)"   Kaan onlara göz devirerek kamp kurmaya yardım etti.

Bir Tanrı HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin