Güçlerimi kullanarak tabağı mutfağa koydum ve odama gittim. Kendimi berbat hissediyordum. Neden onu sevdiysem... o insanlar içinde büyümüş, ben ise vampirlerin, onu seven milyonlarca kişi var ama beni seven tek kişi bile yok. Neden ona aşık olduysam!
Yatağıma gömülmüş ağlıyordum. Sinirlerim bozulmuştu. Yatağımdan doğruldum. Artık ağlamayı kesip güçlü durmalıydım. Ellerimle göz yaşladımı silip ayağa kalktım ve kapının önünde Jungkook'un olduğunu öğrendim. Aptal ben! Neden kapıyı kapatmadıysam
Jungkook:İyi misin?
Ben:Evet
Jungkook:Şey... odama gidiyordum da ağladığını duydum. Bir sorun var mı diye sormak istedim
Ben:Yooo... bir sorun yok
Jungkook:Bu arada ben banyoya giriyorum ona göre
Ben:Tamam. Banyodaki dolapta havlu var. Kullanırsın
Jungkook:Tamam
Diyerek odasına gitti. Onunla aynı evde kalmamalıyım... en iyisi saldırganlık süresi bittikten sonra onu serbest bırakmalıyım. Yapacak başka bir şey yok. Madem ki birisine aşık, ona engel olmamalıyım
Elime telefonumu aldım. Uçarak oturma odasına gittim. Televizyon izlemeye başladım. Diziler vardı ve hepside romantikti. Tvyi kapatıp telefonumdan Instangram a girdim. Bts la ilgili olan sayfalara girdim. Hepsinde de Jungkook dan bahsediliyordu. "Jungkook gruptan ayrıldı😢😢😢 ,maknemiz artık grupta yok, Jungkook'u şimdiden çok özledim" gibi yazılar vardı. ARMY ler onu çok seviyor olmalı.
........
Canım sıkılmaya başlamıştı. Hangi sayfaya girsem hepsinde de Jungkook dan bahsediliyordu ve ben daha çok üzülüyordum. Telefonumu bıraktım. Gece oluyordu. Uçarak odama gidip giyindim. Dışarı çıkacaktım. Dışarısı bugünlerde çok soğuk. Bu yüzden kalın şeyler giyiyordum. Son olarak deri ceketimi giyip odamdan çıktım ve Jungkook'un yarı çıplak halini gördüm. Üstünde sadece pantolonu vardı. Karın kasları muhteşemdi. Kolundaki dövme ise çok güzel gözüküyordu. Dur bi ya ne diyorum ben. Hemen gözlerimi kapattım. Jungkook ise ellerimi gözlerimden çekerek elimi tuttu.Eğildi ve bana baktı. Çok yakındı. Kendimi garip hissetmeye başlamıştım. Gözlerimin içine uzun uzun bakıyordu
Ben:Ne oldu?
Jungkook:Neden ağladın
Ben:Boşver. Ne olduğunu söyleyecek misin?
Jungkook:Sen neden ağladığını söylersen ben de ne olduğunu söyleyeceğim
Derin bir nefes aldım. Saçlarından düşen su damlacıları ayağıma düşüyordu. Her saniye daha da çok yaklaşıyordu ve benim kalbim daha hızlı atıyordu
Ben:Aşk anılarım aklıma geldi...
Jungkook:Şuan benim aklımda da aynı şeyler var. Ama sabrediyorum. Belki bir gün o kişi beni sever diye
Bunu söyledikten sonra doğruldu ve ellerimi bıraktı
Ben:Sen şanslısın. Senin sevdiğin kişi yaşıyor. Ama benim ki öldü
Jungkook:Benim sevdiğim kişi eğer bir gün elimi tutup bana seni seviyorum derse o zaman benim aşkım yaşayacak.
Jungkook arkasını dönmüş gidiyordu. Tam odasına girecekken seslenerek onu durdurdum
Ben:Jungkook
Jungkook:Efendim
Diyerek yüzüme baktı. Titreyen sesimle
Ben:Ben senin daha çok üzülmeni istemiyorum. Bu yüzden saldırganlık süren bittiği zaman seni serbest bırakmayı düşündüm
Diyerek odama gittim. Saat 12 olmuştu ve artık gitme vaktim gelmişti. Yarasaya dönüştüm tam uçacakken Jungkook içeriye girdi. Onun girmesiyle beraber tekrar eski halime dönüştüm
Jungkook:Bu ne demek oluyor?
Ben:Dediğim gibi, saldırganlık süren bittiği zaman seni özgür bırakacam
Jungkook:Bu kadar kolay mı?
Ben:Anlamadım?
Jungkook:Neyim ben? Köpek mi? Yavruyken alınıyorum, büyütülüyorum ve sonunda da terk mi ediliyorum.
Ben:Ben senin iyiliğin için konuştum...
Jungkook:Kaç gün sürüyor saldırganlık süresi?
Ben:2... hafta
Jungkook:2 haftamız birlikte geçecek, ondan sonra bay bay öyle mi?
Ben:Ne istiyorsun? Platonik aşkını hiç görmemeyi mi?
Jungkook duraksadı. Ve üzgün bir ifadeyle
Jungkook:Anlamadın mı?
Ben:???
Neyden bahsediyordu ki? Gerçekten çok garipleşti. Döndü, odadan tam çıkacakken
Ben:Jungkook
Jungkook:Ne oldu
Ben:İstersen benimle gel. Tek başıma geçirmemiş olurum
Jungkook:bu halimle mi?
Ben:Doğru demi... senin giyecek bir şeyin yok. Mmm... benim kıyafetlerimden giymek ister misin?
Şaşkınca yüzüme baktı
Ben:Merak etme, mini etekler giyip de üstüne ayıcıklı şeyler giyen kızlardan değilim
Diyerek dolaba yöneldim. O da benim yanıma geldi. Dolabı açtım ve bir pantolon siyah renk t-shir çıkardım. Onun üstüne doğru tutarak
Ben:Bu sana olur
Diyerek eline verdim. Üstünden geçirerek giydi. Ama bu halde de dışarı çıkamazdı çünkü hava soğuktu. Dolabı biraz daha karıştırdım. En sevdiğim siyah ceketi çıkarıp ona uzattım. Onu da giydi.
Jungkook:Nasıl gideceğiz?
Ben:İlk önce dışarı çıkıp kapının önündeki kameraya el salla ve orada kal
Jungkook:Neden?
Ben:Sen benim dediğimi yap
Jungkook:İyi tamam...
O aşağı indi. Bende masamın üstündeki bilgisayardan kamer sistemlerine baktım. Düşündüğüm gibi, gözükmüyordu. Güçlerini çok çabuk kazanacaktı. Bilgisayarı kapatım çekmeceden görünmezkik örtüsünü aldım ve aşağıya indim
Jungkook:Eee... salladım ne oldu?
Ben:Düşündüğüm gibi kameralarda gözükmüyorsun
Jungkook:Geeçekten mi?
Ben:Hı hı
Jungkook:Vaaavvvv
Ben:Görünmezlik örtüsünü getirdim
Jungkook:Ne işe yarıyor
Ben:Bunu üstüne örteceksin ve görünmez olacaksın
Jungkook:Her yerime mi örteceğim
Ben:Hayır, havluya sarılırmış gibi sarılsan yeter
Diyerek uzattım. Elimden alıp sardı ve görünmez oldu. Nerede olduğunu anlayabilmek için bende görünez oldum...