Hayallerim-15. Bölüm

654 16 0
                                    

Hayallerim-15. Bölüm
Bu bölum geciktiği için kusuruma bakmayın :) Iyi okumalar..öykü olacakları Cafe'ye varır ve bir masaya oturur, bir kaç dakika orda öylece oturur ve kapıdan ayaz ve yanında manken gibi bir kız ile girer, ayaz öyküyü görür, öykü ayazı görünce masadaki menüyü alır ve yüzünü kapatmaya çalışır ama çok geç. Ayaz ve yanındaki kız öykünün yan masasında otururlar.
A: hiç okadar içine girme.
Der ve sırıtır, öykü ciddi bir yüz ifadesi ile menüyü masaya bırakır ve ayaza bakar. Ayaz öykünün karşısında oturan boş sandalyeye bakar ve;
A: haa pardon affedersin, saygısızlık ettim, e Mert figenle tanış, Figen, kaslı Mert, kaslı Mert, Figen.
Ayaz öyküye bakar.
A: bahsettiğin kadar da kaslıymış arkadaşın ha.
Der dalga geçici.
Ö: birazdan gelecek kendisi ve kasları, şimdi uzaklaşırmısınız burdan lütfen. Hadi.
Der nazik olmaya çalışarak.
A: e biz burda ne güzel kardeş kardeş otururuz hepberaber.
----Şebnem&Selim----
Ş: s-selim..küçük bey?
Der parmağıyla selime işaret ederek ve şaşırtısını da engellemez, aynı anda Harun bey gelir.
H: oğlum.
Der ve selime sarılır Selim de karşılık verir.
Ş: ş-şey Harun bey benim işlerim bitti, ben çıkabilirmiyim?
Der gülümseyerek.
H: tabii, iyi akşamlar
Ş: iyi akşamlar.
Der ve masasında duran çantayı alır ve oradan hızlı bir şekilde uzaklaşır, Selim şebnemin arkasından bakar ve gülmemek için kendini zor tutar. Şebnem çıkışa doğru yönlenir.
Ş: yani bi iş buldum ama bula bula bu Selim'in şirketinde buldum, Allah Allah!
Der sinirli bir şekilde ve elini de havaya kaldırarak.
----Öykü,Ayaz,Figen----
Öykü gözlerini kapıdan ayıramıyordu, ayaz ve Figen yemeğine başlamıştı, öykü ve ayaz ara sıra göz göze geldiğinde sahteden birbirlerine gülümsüyordu, bir kaç dakika sonra kapıdan manken gibi bir erkek gelir, vücudu yüzü saçı falan manken ama kıyafetine öyle diyebilirmiyiz bilemiyorum, üstüne Fenerbahçe forması vardı, öykü kendi kendine konuşur ve erkeğe bakar.
Ö: Allahım lütfen iyi biri olsun ya..
Orda duran erkek etrafına bakıyordu, birden;
X: öykü!
Diye bağırır, ayaz erkeğe bakar ve sonra hızlıca öyküye bakar ve gülmemek için kendini baya zor tutar aynı zamanda da yüzünde kocaman bir sırıtma vardı.
A: kaslı falan ama senin kaslı Mert bildiğin amigo çıktı!
Der ve gülmeye başlar. Erkek tekrar bağırır.
X: öykü!
Öykü onun orda olduğunu itiraf etmek istemese bile zar zor ağzından bir söz çıkar.
Ö: burda..
Der ve elini havaya kaldırır. Erkek öyküyü görür ve öyküye doğru yürümeye başlar.
X: hah! Ulan bende seni arıyordum ha, nassın iyisin?
Der ve elini öyküye uzatır, öykü de elini uzatır ve el sıkıştıktan sonra;
Ö: iyiyim mertcim sen nasılsın?
Der biraz şaşkın bir şekilde, erkek öykünün karşısında oturur ve;
X: Mert değil mahmut. Şebnem senden çok bahsetti.
Öykü biraz sessiz bir ses tonuyla;
Ö: sağolsun..
Der.
M: bende dayanamadım atladım geldim.
Der gülümseyerek.
M: koçum, aç şu televizyonu, ha şöyle afferin sarı kanaryam, bak öykü senin için maçı bırakıp geldim değerini bil. Yemek yiyelim mi?
Der ve öykü şaşkın bir şekilde kafasını evet anlamında sallar.
M: lahmacun yer misin? Söylüyeyim mi?
Ö: yok.
Mahmut maça dalar ve;
M: hay senin gibi..!
Der ve ellerini de havaya kaldırır, öykü ise tekrar masada duran menüyü alır ve yüzünü kapatmaya çalışır.
----Şebnem&Selim----
Şebnem dışarıda taksi arar ama etrafta hiç taksi yoktur, Selim de tam o sırada Holding'den çıkar ve şebnemi görür ve yanına gider.
S: şebnem gürsoy taksi bulamadınız mı?
Ş: sanane ya
S: aa ama oldu mu hiç bu? Ben senin patronunum insan hiç patronunda böyle konuşur mu?
Ş: şöyle söylüyeyim, şu anda işim bitti, seninle asla işim olmaz, benim patronum sadece Harun bey, şimdi çekil!
Der ve etrafına bakar.
S: sen öyle san, yarın görüşeceğiz
Ş: ay ben seninle ne görüşeceğim çok pardon! Ayrıca çekil.
Der ve Selim'i biraz ittirir.
Ş: çekil ya, girdin dibime yine!
Der ve bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra;
S: gel seni eve bırakayım.
Der ve sonra hapşurur.
Ş: ya insan bi ağzını kapar birşey yapar!
Der ve yüzünü şekilden şekle sokar.
S: alerji..
Der ve burnunu kaşır.
Ş: neye?
S: polen.
Der ve ardından şebnem de hapşurur.
S: noldu? Seninde mi alerjin var?
Der dalga geçici bir ses tonuyla?
Ş: evet var, sana!
S: ya bi tane normal insan girsin hayatıma bileklerimi kesicem ya.
----Öykü,Ayaz,Figen,Mahmut----
Mahmut maça dalmış kendi kendine konuşurken ayaz ise bıyık altında gülüyordular ve öykü ile bazen göz göze geldiğinde öykü ayaza kötü kötü bakıyordu.
M: aaahh!! Ulan ne kaçtı görüyon mu?
Der üzüntülü bir şekilde öyküye bakarak. Ve yemeklerini yemeğe devam ederler, daha doğrusu öykü yemeğe devam eder
Ö: göremiyorum mahmutcum, hani arkam dönük ya (!) birşeyler yesene?
Der biraz kızgın bir şekilde.
M: hayır yiyemiyorum çünkü totem yapıyorum şu anda!
Der yüz ifadesini değiştirmeden. Öykü ise sessizce;
Ö: kıl..
Der ve Mehmet öyküye bakar.
M: efenim?
Ö: İnşAllah diyorum böyle güzel güzel goller atarlar
M: inşAllah bebeğim İnşAllah.
Öykünün yüz ifadesi değişir.
Ö: bebeğim mi?
Der ve Figen ayazla konuşmaya başlar.
F: geldiğimizden beri gözünü yan masadan ayırmadın, benimle ilgilenmeye niyetin varmı?
Öykü figenle bakar ve gülümseyerek;
Ö: sen konuşutuğunda figencim böyle ağzından bal damlıyor.
Der.
M: iyi şimdi yiyebilirim, ee nerde kalmıştık?
Der öyküye bakarak, öykü Mahmut'a bakar ve;
Ö: birşey demiyorduk mahmutcum, sen maç izliyordun.
Mahmut ağzında yemek ile konuşur;
M: 12 dakikamız var öykücüm, şimdi anlaştık anlaştık, anlaşamadık bu Mahmut gider uzar buralardan, hakikaten gider.
Öykü kendi kendine konuşur;
Ö: ne güzel olurdu..
Mahmut yemeğini yer ve konuşmaya devam eder.
M: kendimden bahsedeyim, adım Mahmut, sporcu Mahmut derler bana, işimiz aşkımız herşeyimiz Fenerbahçe, hep ikinci planda kalırsın öykü söylüyeyim, e sende biraz kendinden bahset.
Ö: öykü, öyle düz, yok lakabı falan.
Araya ayaz girer.
A: aslında var! Nazlı şeytan
Ö: kim demiş onu?
A: ben dedim şimdi, hani sabahki tatlı şeytandan daha uyumlu oldu sanki.
Mahmut bilerek öksürür ve ayaza biraz rahatsız olur ve ayaza bakar.
M: selamun aleyküm bilader, sen kimdin?
A: ayaz ben
Ö: Uyuz ayaz, ben koydum şimdi, ortamı bi açtı
M: Uyuz ayaz, sevdim.
Der ve figene bakar.
M: siz? Aman ya rabbi.
Der ve figeni süzer.
F: Figen, şıkkın Figen.
----Şebnem&Selim----
S: hadi gel seni eve bırakayım.
Ş: ay yok, sağol.
Der ve Selim'in telefonu çalar.
S: Alo..merhaba hülyacım.
Der ve şebnem bakar, şebnem ise selime bakar sonra da tekrar etrafına bakar.
S: tabii ki seni almaya gelirim, Nerdesin?
Der ve şebnem araya girer.
Ş: aa ama Selim sen beni eve bırakmayacakmıydın?
Der yüksek bir ses tonuyla. Selim bıyık altında gülerken konuşmaya devam eder.
S: ya şey hülyacım benim bir işim çıktı..tamam..görüşürüz.
Der ve telefonu kapatır.
S: buyrun.
Der ve elleriyle arabasını işaret eder, şebnem selime gıcık bir şekilde bakar sonra da arabaya doğru ilerlerler. Arabaya binerler ve yola çıkarlar.
S: niye bu kadar inatcısın?
Der ve gözlerini yoldan ayırmaz?
Ş: niye? Ben inatçı değilim, neden? Çünkü benim adım şebnem gürsoy!
Selim radyoyu açar ve çalan şarkı Selim'in hemen şebneme bakmasını sağlar (müzik; Sezen aksu-İzmirin kızları)
Bir kaç dakika sonra eve varırlar. Şebnem arabadan tam inecekten Selim şebnemi durdurur.
S: ya..Yamanlarda bi ara tekrar hepberaber çıkalım falan diyordu, yarına ne dersiniz?
Şebnem önce inanmayan bakışlarda selime bakar sonra ciddileşir.
Ş: yani..pff..bilmem, bi kızlara sorayım.
S: tamam haber verirsiniz.
Ş: tamam sağol bu arada
S: önemli değil.
Der ve ikisi de gülümseyerek arabadan iner ve evlerine doğru gider.
----Öykü,Ayaz,Figen,Mahmut----
M: bak çok güzel bir dörtlü olduk! Şıkkın Figen, Uyuz ayaz, Nazlı şeytan be sporrrrcu Mahmut!
Ayaz güldükten sonra konuşmaya devam eder.
A: ee Mahmut, nasıl buldun öyküyü?
M: yani ayaz bilemiyorum yani tam olarak karar veremedim yani
Ö: ben çok iyi bildim mahmutcum.
A: neyse ben bi lavaboya gidiyorum, hemen döneceğim.
Der ve lavaboya doğru gider, Mahmut bir kaç saniye sonra;
M: çıkışta sana mı gideceğiz bana mı?
Ö: hoop hoop orda duracaksın! Ne diyorsun sen?!
M: ya tam ya.
Der ve öykü bir kaç saniye sonra;
Ö: ben bir lavaboya gideyim
M: ha büyük mü küçük mü?
Ö: o ne be!
M: tam hadi kolay gelsin.
Der ve öykü Mahmut'un yanından geçerken kulağına eğilir ve;
Ö: İnşAllah yenilirsiniz.
Der ve koşarak lavaboya gider, Mahmut ise arkasından bağırarak;
M: ne?! Ne dedin sen?! Kız geri al o lafı çabuk! Ne dedi duydunuz mu?!...yenilirsiniz dedi ya..
Öykü erkekler tuvaletinin önünde ayazı bekliyordu, ayaz tuvaletten çıkar ve çıktığı anda öyküyü görür.
Ö: ayaz bana yardım et!
A: noldu?
Der imalı bakışlarıyla
Ö: Mahmut niyeti bozdu.
A: ne?..haa..yardımıma ihtiyacın var demek.
Der yüz ifadesini değiştirmeyerek.
Ö: düştüm ya eline..off ayaz lütfen
A: tamam ama bir şartla, "kahramanım beni kurtar" dersen yardım ederim.
Ö: ya ayaz saçmalama lütfen
A: saçmalamıyorum
Ö: hayatta demem!
A: iyi sen bilirsin.
Der ve tam gidecekken öykü ayazı durduru ve fısıldayarak;
Ö: kahramanım ol ve beni kurtar lütfen
A: efendim? Duyamadım?
Der dalga geçici bir ses tonuyla. Öykü derin bir nefes alır ve;
Ö: KAHRAMANIM OL VE BENI KURTAR LÜTFEN!
Der ve ayaz yüzünü buruşturur ve parmağını kulağına götürüp ciddi bir yüz ifadesi aldıktan sonra;
A: bu nasıl bir cırtlak sestir ya?.....ama tamam yardım edeceğim, Kahraman'ın geldi hadi gel.
der ve yerlerine giderken Mahmut ve figeni görmezler.
Ö: nereye gittiler bunlar ya?
A: vallah bende bilmiyorum.
Der şaşkın yüz ifadeleriyle.
Ö: ya neyse ya iyiki de gittiler.
A: yani..ya bende doğru dürüst birşey yiyemedim
Ö: benimle uğraşmasaydın da yemeğini yeseydin ozaman!..ama gerçekten bende birşey yiyemedim ya..
A: köfte ekmeğe ne dersin?
Der ve gülümser.
Ö: bayılırım!
A: ozaman ben hesapları ödeyim sonra gideriz?
Ö: peki..
Der ve ayaz hesabı ödedikten sonra güzel bir köfteciye giderler, hava kararmıştı ama ışıklar aydınlatıyordu, Deniz'in kenarında güzel bir yere otururlar. Şipariş ettikleri köfte ekmekler gelir.
A: oo ellerine sağlık Rıfat abi.
Der gülümseyerek.
R: afiyet olsun.
Der o da gülümseyerek ve oradan uzaklaşır ve tekrar geldiğinde yanına küçük bir fener ile gelir ve masaya bırakır, aynı anda da ayaza göz kırpar, ayaz da göz kırpar ve yemeklerini yemeğe başlarlar.
Ö: nefis!
A: ben sana dedim, istanbulun en güzel köftecisi..aynı zamanda da en romantiği.
Der ve ikisi de masada duran Fener'e bakar.
Ö: evet biraz öyle oldu.
Der biraz gülümseyerek ve yemeğe devam ederler. Ardından "tavşan falı" gelir, öykü gözlerini tavşanlardan ayırmaz.
Ö: tavşana bak ne kadar tatlı!
Der ve "falcı" adam öykülere yaklaşır.
X: çekelim sizede bir niyet?
Ö: yok, ben tavşana demiştim
X: Çek oğlum bir niyet ablana!
Der ve tavşanın çektiği falı ayaza verir ayaz "notu" açar ve okumaya başlar.
A: biri ak, biri kara, kız güzel.
Der ve öyküye bakar, öykü ise gülümseyerek yere bakar.
A: oğlan zampara, derlerki imkansız unut bu yolu, bir bakarsın aşk olur, olmayacak bir anda.
Der ve gülümser.
X: ne güzel ama!
A: çok güzel abi.
Der ve gözlerini öyküden ayırmaz.
X: ee Mahmut hiç yanılmaz
Ö: kim kim?
Der şaşkın bir şekilde.
X: tavşan.
Der ve öykü ile ayaz bir kahkaha patlatır.
A: sağol abi.
Der ve para verir, adam oradan uzaklaşır ve öykü ile ayaz orda biraz daha kaldıktan sonra arabaya doğru giderken pamuk şekerciye rastlarlar ve iki tane pamuk şeker alırlar ve eve doğru giderler. Eve vardıktan sonra arabanın içinde dururlar.
Ö: çok teşekkür ederim ayaz
A: aslında planladığım şey bu değildi ama yinede çok güzel oldu, eve pamuk şeker ile dönmekle çok güzel bir plan yapmışım. Önemli değil ben teşekkür ederim.
Der ve ikiside gülümser, öykünün telefonuna mesaj gelir, öykü mesaja bakar, şebnemden "Yarın selimlerle dışarı çıkıyoruz, planı ben yapıyorum, sürpriz ;) haberin olsuuuun" der ve tam o sırada ayazın telefonuna da mesaj gelir, Selim'den "Yarın Şebnemlerle dışarı çıkıyoruz", öykü ve ayaz birbirine bakar ve aynı mesajı aldıklarını anlarlar.
A: işin içinde şebnem varsa..
Der dalga geçici. Vedalaştıktan sonra eve girerler....15. Bölümün sonu. İlginiz için teşekkürler! :) bu bölümü nasıl buldunuz? :) İnstagram: #hayallerimtc Wattpad: @seronunhikayeleri ~Serenay~

HayallerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin