Hayallerim-16. Bölüm

700 20 12
                                    

Dün yayınlandığını sandım ama yayınlanmamış :o :/ iyi okumalar :).... Hayallerim-16. Bölüm
Şebnemin ve öykünün dersi yoktu bugün ama işe gitmek zorundaydılar, Zeynep ve mira da okula. Erkenden kalkıp hazırlanırlar (Mutlimedia da ne giydiklerine bakabilirsiniz :) erkeklerinkini merak eden varmı? :)) ve evden çıkarlar.
-
Şebnem tam masasına doğru giderken Selim'i görür, onu görmemiş gibi yapar ve masasında doğru gider, Selim ise şebnemin yanına gider.
S: günaydın.
Der ve gülümseyerek şebneme bakar, şebnem ise önce derin bir nefes alır sonra selime sahteden gülümser ve;
Ş: günaydın küçük bey!
Der.
S: bugün babamla konuştum, artık sadece onun değil benimde asistanımsın.
Der ve şebnem şaşkın bir şekilde selime bakar ve şakadan biraz güler.
Ş: Harun bey böyle birşeye asla izin vermez.
Der ve Selim'de şakadan güler ve;
S: konuştum diyorum, eğer şirkette çalışmamı istiyorsan şebnemle çalışırım dedim, oda kabul etti, ha yok ben cesaret hapı içtim patronuma karşı geleceğim diyorsan tabiikide o da senin seçimin.
Der sırıtarak.
Ş: hah, zorla diyorsun yani.
S: yaanni. Ha bide bundan sonra ben ne desem o, telefonlarıma da sen bakıyorsun.
Der ve telefonunu masaya bırakır, şebnem ise sinirinden biraz sırıtır.
S: Şimdi bir toplantımız var, babam yerine ben katılacağım, hazırlan çıkıyoruz.
Ş: nereye?
Der ve Selim arkasını dönüp gider. Şebnem ise siyah sırt çantasının içine tabletini ve Selim'in ceptelefonunu çantasına koyar ve koşar adımlarla selime yetişmeye çalışır. Selim'in arabasına varırlar ve arabaya binip toplantının olacağı yere doğru giderler, bir restoranta varırlar ve içeri girerler ve bir masaya otururlar, bir kaç dakika sonra bir kadın ve bir adam gelir. Şebnem başını çevirdiğinde şaşkın bir yüz ifadesi ile kadına bakar.
Öykü atölyedeydi, önem kumaş seçiyordu, önemin yanına bir kaç kişi vardı ve öykü de, hepsi önemin dediklerini not alıyordu. Önem, eline iki tane kumaş alır ve dikkatlice bakar.
Ön: puantiyelilerden emin değilim..
Der ve yanına duran bir kadın önem'e cevap verir.
X: ama puantiye her yıl moda.
Der ve önem kadına ciddi bir şekilde bakar.
Ön: ciddi misin?
Der dalga geçici, kadın ise hemen yere bakar, önem ise tekrar sözüne geri döner.
Ön: puantiyelerin hiçbirini yarıda kesilmesini istemiyorum.
Der ve kumaşlardan gözünü ayrımaz, sonra başını kaldırır ve ciddi bir yüz ifadesiyle;
Ön: kızarım.
Der.
Ön: şimdi size bir soru soracağım, sizce bu kumaşın yanında bordo saten yakışır mı?
Öykü hemen araya girer.
Ö: bence siyah beyaz puantiyenin yanında saten olmamalı, çünkü puantiyenin kumaşı yüzde atmış viscose olduğu için saten yakışmaz.
Der ve öneme bakarak gülümser.
Ö: doğru.
Der ve öykü 32 diş sırıtır.
----Şebnem&Selim----
Şebnem ve Selim ayağa kalkar. Gelen kadın hülyaydı ve görünüşe bakılırsa Selim hülyanın geleceğini biliyordu. Hülya ve yanındaki adam şebnem ve Selim'le merhabalaştıktan sonra masaya otururlar ve iş hakkında konuşmaya başlarlar. Biraz sonra Selim'in telefonu çalar. şebnem çantasından Selim'in telefonunu çıkartır ve masadan ayrılır ve biraz uzaklaşır, telefonu açar ve konuşmaya başlar.
Ş: evet buyrun Selim beyin telefonu..ha yelken dersi için aradınız, ayy yok canım ya imkansız çünkü Selim bey düştü kafasını kırdı, hı hı kafasını kırdı, yarım aklı vardı o da gitti, o yüzden siz kendinize başka bir hoca bulsanız daha iyi olur aslında..evet canım, maalesef, baay, baay.
Der ve telefonu kapatır ve kendi kendine konuşmaya başlar.
Ş: kıza bak ya, sorsan yelkenle kayak arasında ki farkı bilmez, "OY BON YOLKON DERSO OLOCOM YALNOOZ!" Gerizekalı!
Der ve tekrar masaya döner, biraz daha konuştuktan sonra hülyalar gider ve Selim ile şebnem tek başlarına beraber masada otururlar.
S: yalnız toplantıda telefonları kapatırsak şirketimizin itibari için iyi olur.
Ş: yalnız toplantıda kadın görürsek ağzımızı kapatırsak iyi olur Selim bey, şirketimizin ihtibari için.
S: ne?
Der şaşkın bir şekilde.
Ş: hülyanın içine düşüyordun resmen be!
Der biraz kızgın bir şekilde.
S: yalnız kelimelerimize dikkat edersek iyi olur, ayrıca ben senin patronunum, benimle böyle konuşamazsın.
Der ve ciddileşir.
Ş: hah, benim adım Şebnem Gürsoy, ben istediğim yerde istediğim gibi davranırım, noktalı virgül parantez parantez parantez parantez.
Der ve Selim gülmemek için kendini zor tutar.
Ş: sabahtan beri katlanıyorum bu kadına..hele o koku, hele o koku! Allah kahretmesin onu! Bir dünya para vermiştir birde ona, tanrıça gibi kokuyorum zannediyor, baya Sincan at pazarı gibi kokuyor. PİS KADIN!
Der ve Selim ise ciddi bir şekilde şebneme bakar. Herkesin okulu ve işi bittikten sonra okulda bir araya gelirler.
Ö: ee nereye gidiyoruz şebnem?
Ş: bizim bayılacağımız bir yer! Ayrıca uzun zamandır yapmadığımız bir şey.
Öyküler birbirlerine soruişareti gibi bakar.
Ş: e alışverişe!
Demesiyle öykü, Zeynep ve miranın büyük bir neşeyle gülümser.
K: hayır ya..
Der biraz korkmuş bir şekilde.
Z: ne?
K: alışverişe mi çıkacaksınız?
Ş: e sizde bizimle geleceksiniz, bakın çok eğleneceğiz
K: ya..
S: ne var bunda kerem? Alt tarafı bir iki saat alışverişe çıkacağız, bizimde bir kaç şey almamız lazım zaten
A: ya evet ne kadar zor olabilir ki.
K: kadınlarla çıkıyorsunuz, görürsünüz..
Y: ya hadi tamam
M: aynen hadi gidelim!
Derler ve yola çıkarlar, alışveriş merkezine varırlar.
Ö: hadi önce size lazım olan şeyleri alalım
A: nedenmiş?
Ö: ya işte alın siz hadi.
Ederler ve bir kaç mağazaya uğradıktan sonra alacaklarını alırlar.
Ş: eveet bayanlar ve baylar şimdi sıra bizde
A: tamam hadi ne alacaksanız alında yemek yiyelim çok acıktım
Ö: bizim böyle biraz uzun sürebilir canım ya
A: ya tamam 40 dakika falan yeter herhalde
Ş: ayazcım şimdi bir kadın sana 5 dakika diyorsa, sen onu 50 dakika olarak algıla, olur mu canım?
Derler ve öyküler karşıda olan mağazaya girerler, ayazlar ise mağazanın dışında onları bekliyordu. En az 10 tane mağazaya girip çıktıktan sonra bir mağazaya daha girerler.
----30 dakika sonra----
Ayaz Selim'lere bakarak;
A: e ama nerde kaldılar ya.
Diye yıkınır.
S: ya abi ben mağazaya giriyorum.
Der ve mağazadan içeri girer, arkasından ise yamanlar gidiyordu. Selim'in içeri girmesiyle şaşkınca şebnemin ve yanındaki kadına bakıyordu, bir elbise için kavga ediyorlardı. Şebnem elbiseyi kaptığı gibi kasaya doğru gider ve çalışan kadınla konuşur.
Ş: bunları alıyorum!
Der ve elindeki en az 100 tane elbiseyi masanın üstüne bırakır. Şebnemin yanındaki kadın da şebnemin yanında dikilir ve elbiseyi alır.
X: bunu alıyorum.
Der ve sanki zafer kazanmışcasına gülümser, öykü, Zeynep ve mira ise ayazların yanına gider.
Ö: eyvah, Kız yandı.
Diyerek şebnemlere bakar.
Selim soracasına öyküye bakar.
S: şebnem mi?
Ö: ya hayır, şebnemin tartıştığı kadın.
Der ve Selim şaşkın bir şekilde şebnemleri izlemeye devam eder.
Ş: han fendi yarın o koltukta hala oturmak istiyorsanız, beni dinleyin!
Der ve çalışan kadın şaşkın ve kaşları çatık bir şekilde şebneme bakar.
X: anlamadım?
Ş: şöyle söylüyeyim zengin ve nüfuslu bir kadınım, insanların ayağını kaldırmak en özel zevklerim arasındadır, bu yüzden; beni buna mecbur etmeyin!
Der ve gülümseyerek çalışan kadına kredikartını uzatır.
----10 dakika sonra----
Şebnemler bir mağazaya daha girmişlerdi.
A: offff.
Der sabrı taşıncasına, tam o sırada öyküler mağazadan çıkar.
Y: nihayet!
M: ya burda birşey yoktu
A: ne yani onca zaman gezdiniz mi sadece?
Der biraz sinirli bir şekilde
Ö: evet canım noldu?
Der biraz kızgın bir şekilde. Şebnem selime bakar, selime şebneme. Şebnem poşetlerini selime uzatır.
Ş: hadi sen tut.
Der gülümseyerek.
S: e ama yok artık.
Ş: ama Selim..
Der en tatlı halini göstererek, Selim ise derin bir nefes alır ve sonra da poşetleri alır. Şebnem ayaz, yaman ve kereme ciddi bir yüz ifadesi ile bakar.
Ş: a-a! Ama biz yorulduk!
Der sinirli bir şekilde ve gözlerini açar, ayaz ise öykünün, kerem ise Zeynep'in, yaman ise miranın poşetlerini alır. Korkudan. Yemek yemek için giderler.
Şebnemler ve Selim'ler yemek yiyordu. Büyük daire şekilinde bir masada oturmuş koyu bir sohbete dalmışalardı.
M: o değilde şebnem sen o elbiseyi beğendin mi? Hani o uğruna savaş çıkardığın elbiseyi diyordum.
Der ve hepsi şebneme bakar, şebnem kola bardağını masaya koyar ve ciddi bir şekilde;
Ş: yoo?
Der ve hepsi sanki orangutan görmüş gibi şebneme bakar.
Ş: noldu ki?
Der ve bardağın içindeki pipetle oynamaya başlar.
Z: Şebnemcim farkındaysan, altını çiziyorum bak FARKINDAYSAN o elbise için içerde kanlı bıçaklı savaş çıkardın, ayrıca elbiseyi aldın?
Ş: şimdi zeynepcim, şöyle birşey; insanların kazanma ruhunu-AMAN ÖYLE ISTEDIM BE!
S: ah şebnem ah.
Diye söylenir. Biraz daha sohbet ettikten sonra eve doğru giderler. Eve varırlar ve arabadan indikten sonra hepberaber arabaların yanında durdular ve Selim kolunu yamanın omuzunda doladıktan sonra Selim yamanı onlardan uzaklaştırdı ve havadan sudan konuşmaya başlar. Ayaz hemen öykülere döndü.
A: yarın yamanın doğum günü, ona sürpriz doğum günü partisi hazırlayacağız, sizde davetlisiniz, yarın saat 6 da bizde olun ve sakın yamana söylemeyin, ağzınızdan kaçırmayın yani.
Diyerek fısıldadı. Herkes 'tamam' dercesine başını sallarken miranın yüzü baya gülmüştü.
Ö: e ozaman yarın öğlen bizde size hazırlamaktan yardım edelim.
Ayaz öyküye bakarak sırıtır.
A: aslında Derya, Sema falan gelecekti ama sizde gelebilirsiniz yani sorun olmaz.
Der ve elini saçlarına götürür.
Ö: canım ya biz yardım ederiz onlar zahmet etmesin.
Der ve gözlerini kısarak ayaza bakar.
Vedalaştıktan sonra eve girerler.
----Öğlen----
(Burda bölüm sonu yapabilirdim ama günaaahh :D)
Bugün ne öyküler ne de ayazlar okula gitmedi ve işyerlerinden izin aldılar. Hazırlandıktan sonra evden çıkarlar ve Selim'lerin evine giderler. Selim'ler arka bahçede bir kaç çalışanlarla konuşuyordu. Şebnemler Selim'lerin yanına gider.
M: yaman nerde?
Dediğinde kerem miraya döner.
K: onu Mahmut abinin dükkanına bıraktık, akşama kadar ona yardım etmek zorunda. Sabahtan beri de 'bugün günlerden ne?' Diye söylenip durdu ama çaktırmadık.
Kerem, 'Mahmut' dediğinde ayaz ve öykü birbirlerine bakdılar ve gülmemek için dudaklarını birbirlerine bastırdılar.
M: ha tamam bide şey biz daha hediye almadık, bizim hediye almamız lazım, ben alış-.
Derken Selim miranın sözünü keser.
S: bizde almadık, ben ve şebnem gidip geliriz.
Dedi hızlı bir şekilde, şebnem çatık kaşlarıyla selime bakarken diğerleride 'oooo' dercesine selime baktı. Selim, herkesin ona şaşkınlıkla baktığını görünce hemen harekete geçti.
S: yani şebnem şeyi sevdiği için ve şeyi anladığı için, bana şey konusunda şey eder, sonra biz şeyleri alıp şey ederiz sonra.
Dedi tekrar hızlıca aynı anda da elleriyle garip hareketler yapıyordu.
S: tabii şebnem gelmek isterse.
Der ve şebneme bakar.
Ş: yani..pff..olabilir.
Der ve selime bakar.
Ö: tamam ozaman siz şimdi gidin biz buraları hallederiz.
(Multimedia daki müziği açarak okuyun şimdi gelen kısmı :))
Vedalaştıktan sonra Selim ve şebnem alışveriş merkezine gider. Ayazlar ise işe koyulur. Önce süslemeleri getirirler, ayaz öykünün yanından ayrılmıyordu. Kerem de Zeynep'in. Öykü Süslemeleri asmak ister ama öykünün boyu yetmediği için ayaz onu belinden tutup kaldırmak ister ama öykü hemen ayazın ellerine vurur ve ona kötü kötü bakar. Zeynep balonları hazırlamaya başlar. Önce Zeynep balonun üfler, sonra kerem gelir ve Zeynep'in elinden balonu alır o da tam üfleyecekken Zeynep keremin karnına vurur ve balonu alır. Kerem ise ellerini karnına götürür ve Zeynep'e kötü kötü bakar. Öbür balonlarında bir makineye şişirirler. Şimdi sıra masaları süslemekti. Küçük daire şeklinde masalar vardı. Öykü masanın süslemelerinin rengini beyaz ve mor yapmak ister, ayaz hemen devreye girer ve öyküye 'mor mu?' Diye bakar. Ayaz eline beyaz ve açık mavi alır, öykü itiraz eder ama ayaz dinlemez ve tam bir masaya süsleyeckken öykü gelir ve ve ayazın koluna sert bir şekilde vurur ve ayaza bakar, sonra ayazın elinden süslemeleri alır. O sırada mira ise mutfaktaydı. Selim ve şebnem çoktan alışveriş merkezine varmıştı, bir kaç mağazaya uğramışlardı ama henüz hediye bulamamışlardı, bir mağazaya daha girerler ve şebnem kravatlara bakmaya başlar, Selim gelir ve şebneme 'ciddi misin?' Dercesine bakarken şebnem "koskocaman adam şimdi yani, hergün hergün senin gibi t-shirtle gezeceği yok herhalde?" Der ve eline bordo renkte bir kravat alır ve şimdi bir hediye buldu, sıra öykünün hediysinde, şebnem eline beyaz bir gömlek alır ve şimdi sadece iki hediye kalmıştı.
Ş: ee şimdi ne alacağım ben?
Der selime soracasına bakarak. Selim t-shirtlerin olduğu yöne doğru gider ve t-shirleri gösterir. Şebnem önce bir kararsız kalsa da sonra ikna olur ve Selim'in yanına gider, Selim sırıtır, şebnem selime bakar.
Ş: noldu sen bi sevindin? Almıyorum.
Der ve tam başka yöne doğru gidecekken Selim şebnemin elini tutar ve kendine çeker, burun buruna gelmişlerdi, birbirlerinin nefeslerini hissedebiliyordular. Şebnem doğrulanır ve t-shirtlere bakar, ara sıra birbirlerine göz ucuyla bakarlar. Hediyelerini aldıktan sonra eve dogru giderler. Saat 5 olmuştu. Mira arka bahçeye gider.
M: naber gençler?
Der ve sırıtır. Herkes bir sandalyede oturmuş dinlenleniyorlardı.
Ö: iyi canım ya, hiç yorulmadık görüyormusun.
Der dalga geçici sonra ciddileşerek;
Ö: sen nerdeydin? İki saatir ortalarda yoksun.
M: ben?....ha, kerem, ayaz.
Der ve onlara bakar.
M: siz pasta işini hallettiniz değil mi?
Kerem ve ayaz birbirine bakar.
K: ya biz onu unuttuk ya? Biz sadece atıştırmalık birşeyler hallettik.
A: aynen..ama neyse ya şimdi arayıp bir pasta getirtiriz.
Der ve tam telefonunu cebinden çıkaracakken öyküler aynı anda "yetişmez" diye söylenirler.
A: daha bir saat var, yetişir yetişir.
M: ya yetişmez, onlarda öyle 100 kişilik hazır pasta olmaz.
A: e ozaman ne yapacağız?
M: ben hallettim.
Der sırıtarak, aynı zamanda da eliyle 'gelin' işareti yapar ve onları mutfağa götür. Herkes şaşırmış bir şekilde miraya bakar, masanın üstünde kocaman bir pasta vardı, üstünde 'iyiki doğdun huysuz' yazıyordu.
Tam o sırada şebnem ve Selim gelir ve Selim'in elinde birsürü poşet vardı.
S: yardım etsenizde?
Der ayazlara bakarak. Şebnem araya girer.
Ş: sen o kasları boşuna mı yaptın? Yani onlar sabahtan beri burayı süslemek için uğraştılar.
S: ozaman sen kendi poşetlerini alsan bari şebnem?
Ş: ben....ama Selim ya senin vicdanın lens mi?!
Selim şebnem ciddi bir şekilde bakar ve poşetleri alır. Ayazlar tekrar miraya döner.
A: sen bunu hangi ara hallettin?
M: küçüklüğümden beri bu işleri seviyorum. Ha bide Cafe açmak istiyorum, hayallerimden biri.
Der ve herkes miraya 'pasta çok güzel olmuş' vesaire şeyler söyledikten sonra Vedalaşırlar, sonra öyküler eve gider ve hazırlanmaya başlar, ayazlarda (ne giydikleri gelecek bölümde göreceksiniz :)). Ayazların evine yavaş yavaş insanlar geliyordu, öykülerde hazırlandıktan sonra Selim'lerin evine giderler.
Ş: burası çok güzel olmuş!
S: aynen
A: yani biz yaptık tabiikide güzel olacak..
Der ve sırıtır.
M: ya yaman ne zaman gelecek?
K: herkes gelsin onu sonra getireceğiz, 7/24 arıyor beni, Mahmut Abi'den kurtulamamış.
Herkes gülür ve sonra bir masaya giderler ve koyu bir sohbete dalırlar.....merak etmeyin yaman ünü doğum günü bomba olacak, aklımda baaaayaaa iyi fikirlerim var! :D Yazmak için can atıyorum :D neyse 16. Bölümün sonu. İlginiz için teşekkürler! :) bu bölümü nasıl buldunuz? :) İnstagram: #hayallerimtc Wattpad: @seronunhikayeleri ~Serenay~

HayallerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin