• b i r •

1K 53 35
                                    

Güne söverek başlamıştım. Çünkü hayatımda en nefret ettiğim şeyi yapmak zorunda bırakılıyordum ailem tarafından. Yazlığımıza gitmek.

Tatile girer girmez bir sahil kasabasında olan yazlığımıza gitmek, annemler için neredeyse cazibe merkeziydi.

Birkaç metre ilerisinde deniz, kocaman bahçesi olan, "canayakın" komşularla dolu, güzel ve rahat bir evdi onlara göre. Bana göre hepsinin tamamen tersiydi. Her seferinde gitmemek için yalvarmama rağmen beni şehirde tek başıma bırakmak istemiyorlardı.

Zorla götürüldüğüm o yerde de sürekli bahçede durup ya kitap okurdum ya da basketbol oynardım. Arada sırada sahile dolaşmaya giderdim kendi başıma.

^^

Odamda sinirli ve sıkılmış bir vaziyette bavulumu toplarken annemin gelmesiyle başımı kaldırıp ona doğru dönmüştüm.

"Bu yıl yan komşumuzun oğlu da geliyormuş kendi yazlıklarına. Yani zaten ordaymış. Sevinmelisin bence." Göz kırpıp, gülümseyerek odadan çıkmıştı.

Ne zannediyordu beni üç yaşında bir çocuk mu? Oyun oynayacak bir arkadaşa ihtiyacım yoktu. Onunla asla görüşmeyecektim.

^^

Hızlıca ve müziklerle geçen uzun bir yolculuğun ardından varmıştık yazlığa. Burayı hiç mi hiç özlemediğimi fark etmiştim. Aslında bazen çok abarttığımı düşündüğüm zamanlar oluyordu ama birkaç sene önce buradan nefret etmemi sağlayan bir olay yaşamıştım.

Bu olayı yaşamadan önce yazlığımızı çok severdim. Hatta gitmek için ailemi zorlardım bile. Ama bir gün bunların hepsi değişmişti.

Yan evde oturan aileyle annemler sürekli buluşuyorlardı. Haliyle ben de gitmek zorunda kalıyordum. Ama ailenin oğlunu gördükten sonra oraya gitmek benim için muhteşem bir şeye dönüşmüştü. Her gün yavaş yavaş sevmeye başlıyordum onu.

Birkaç hafta boyunca sahilde, kafede, bahçede sürekli birlikteydik. O bana çok iyi davranıyor, ben ona değer veriyordum.

Bir gün dayanamayıp hislerimi söylemiştim ona. Karşılık vermişti. Ama buna beklediğim kadar sevinmemiştim. Kendimce bir şeylerin ters gittiğinden emindim. Ama mutlu olabilmek için her şeyi göz ardı ediyordum artık.

Yine birkaç haftayı daha beraber geçirmiştik. Bu sefer ikimiz de birbirimize karşı ne hissettiğimizi biliyorduk.

Bir sabah uyanıp her zamanki gibi evine gitmiştim. Ama yoktu. Kimse yoktu evin içinde. İlk önce bir şaka olduğunu düşünmüştüm. "Bunu bana yapmaz" diyordum içimden kendi kendime. Ama yapmıştı.

Aslına bakılırsa burası ikimizin de yazlığıydı ve bir gün tekrar şehre dönmek çok normaldi. Ama daha yazın ortasındayken bana haber vermeden gitmesi, kalbimi en çok acıtan şey olmuştu.

Hiçbir şey demeden terk etmişti ailesiyle bütün buraları. Yıkılmıştım. Yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu.

Ne kadar ulaşmaya çalıştıysam hiçbiri fayda etmemişti. Haftalarca yılmadan denemiştim. Kabullenemiyordum beni göz ardı etmesini. Ertesi yıl, ondan sonraki yıl... Hep beklemiştim ama gelmiyordu. Şimdi ise yeni bir aile taşınmıştı oraya.

Onu unutmaya çalıştıkça sürekli aklıma geliyordu. Engel olamıyordum. Her seferinde ne kadar diretirsem direteyim kendimi yine aynı yerde, çaresiz bir şekilde buluyordum. Bunun için ise yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

^^

Bu yıl buraya geleli henüz birkaç gün olmuştu ki annemler yine akşam buluşmalarına başlamışlardı komşularla. Yaşadığım şeylerden haberleri yoktu ki beni yine zorluyorlardı götürmek için. Ama bunun imkanı yoktu. Onlar arkadaşlarıyla gezerken ben bahçemde takılıyordum sürekli.

Yine bir gün salıncağımda en sevdiğim müzikler eşliğinde huzurda olduğumu düşünüyordum ki telefonuma gelen bir mesaj yıkılmam için yeterli olmuştu bile.

Gelen mesaj proje öğretmenimdendi ve ben bunu tamamen unutmuştum. Üç gün içinde, seçtiğim bir mesleğin tüm detaylarıyla beraber hazırladığım sunumunu mail olarak hocaya atmam gerekiyordu. Teslim tarihini unutmamam için atmıştı mesajı ki ben çoktan unutmuştum bile.

Annem ve babamın mesleği olan avukatlığı seçmiştim hazırlamak için. Ama tek bir kelime bile yazmamıştım. Geçen dönem sadece bu hocanın dersinden kaldığım için bir nevi cezaydı bu benim için. Ama tatilin verdiği rahatlık bütün beynimi boşaltmıştı bile.

Mesajı görür görmez hemen içeriye annemlerin yanına koşmuştum. Belki onların da yardımıyla teslim tarihine yetiştirebilirdim ödevi.

"ANNE! ÇABUK!" Annem yemek hazırladığı mutfaktan bağırışlarımı duyduğu gibi salona gelmişti. Telaşlı bir yüz ifadesi vardı.

"Anne sana çok önemli bir şey söylemem lazım. Daha doğrusu istemem." Yüzümde ciddi, endişeli, korkmuş bir yüz ifadesiyle ıslak ellerini belinde asılı duran havluya silen anneme bakıyordum.

"Ne oldu çocuğum bir sakin ol önce."

"Hani şu yaz ödevim vardı ya. Mesleklerle ilgili olan. İşte onu yapmamız gerek. Hem de üç gün içinde. " Annem de benim kadar şaşırmış görünüyordu ama daha çok bana kızgın bakışlar atıyordu.

"Bugüne mi bırakılır bu oğlum? Hı?" Onaylamamı bekler gibi bakıyordu gözlerimin içine. "Hiçbir şekilde yapmıyorum. Bu senin suçun." İşte gizli kozumu kullanma vakti gelmişti.

"Annecim lütfen yardım et. Ne istersen yaparım." Dizlerinin önüne çökmüş, ellerimi birbirine kenetlenmiş, umutla annemin yüzüne bakıyordum. Onun ise yüzünde haince bir gülümseme oluşmuştu.

"Ne istersem mi?" Evet anlamında kafamı sallıyordum hızla.

"O zaman hazırlan, akşam yan komşuya ziyarete gidiyoruz. Tanışmaya bir nevi." İşte bu söylediğiyle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Ellerim kendiliğinden çözülmüş, ayağa kalkmıştım. Suratımda ise istemsizce oluşan düz ve umutsuz bir ifade vardı.

"Asla ve asla gelmem. Bunu bildiğin halde hâlâ bana bu şekilde davranman beni çıldırtıyor!" Cevap vermesini beklemeden odama doğru yola koyulmuştum bile. Ama arkamdan söylediği şeyleri duyabiliyordum.

"Eğer gelmezsen ödevi unut Lee Donghyuck!"

Yatağıma fırlatırken kendimi, hayatım bitmiş gibi hissediyordum. Ödevi yapmazsam bu sene okulda beni çok kötü şeyler bekliyor olacaktı. Ve eğer yan komşuya yemeğe gitmezsem de ödevimi yapamayacaktım.

Hangisinin daha zor olduğuna karar vermesi güçtü benim için. O eve girmemi istiyordu benden onca sene sonra. Her tarafında yaşanmışlıklar dolu olan o lanetli eve. Ama annemin de babamın da haberi yoktu olan bütün bunlardan. Sadece samimi iki yaz arkadaşı olduğumuzu ve birden bu ayrılığı yaşıyor olmamdan dolayı böyle davrandığımo düşünüyorlardı. Haksız değillerdi. Sebeplerinden birisi buydu fakat hissettiğim duygular tamamiyle farklıydı.

summertime sadness あ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin