''Taeyong!''
Jaehyun'un bağırmasıyla gözlerimi açıp hızla doğrulmaya çalıştım. Ayağım çarşafa takıldığında köpek misali parkeye düştüm ama yine de kalkmaya çalıştığımda Jaehyun yanıma gelip kolumdan tuttu.
''Dikkatli ol!'' dedi avucumu kendine çevirip hafifçe okşarken.
''Niye birden kendini yere attın?''
Ben manyağım çünkü, hobilerim arasında kendimi yere atmak var. Sık sık yaparım.
''Ben... korktum.'' dedim aklımdan geçenlerle kızarırken. Ayağımı çarşaftan kurtarmama yardım edip beni baldırlarımdan tutarak kucağına aldı ve yüzüme baktı.
''Salak.'' dedi gülerken, dudaklarımı büzüp kötü kötü bakmaya başladım.
Şey... şimdi bana bunu Sicheng söylese saç baş kavga ediyorduk ehehe.
Bir baldırımı bırakıp burnumu sıktı, ardından serbest bıraktığım için aşağı sarkan bacağımı tekrar yukarı çekti.
Mutfağa yürürken mırıldanmaya da çalışıyordu.
''Sabah seni uyandırıp kahvaltı hazırlamanı söyleyecektim ama (kapıdan geçerken durup dikkat kesildi, ardından mırıldanmaya devam etti.) bugün ben hazırlayayım dedim. Güzel uyuduğunu söyleyemem ama tatlıydın, bu yüzden ben hazırladım.''
Beni sandalyeye bıraktı.
''Çirkin olduğumu mu söylemeye çalışıyorsun?'' dedim ayağa kalkıp. Bana gülüp omuzlarımdan bastırarak tekrar oturttu.
''Tabi ki hayır, çok güzeldin ama seninle uğraşmayı seviyorum.''
Ardından tezgaha yöneldi.
''Meyvesuyu mu kahve mi?''
''Meyvesuyu.'' dedim ve bana hazırladığı şişeden bir bardak doldurup vermesini bekledim.
Kendine de makinedeki sıcak kahveyi döküp kendi tarafına koydu, ardından benim önüme meyvesuyu dolu bardağı bırakıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
''Bir daha böyle bir şey göremezsin, tadını çıkar.''
Ardından yerine oturup kahvaltısına başladı. Ben de yemeye başladığımda lokmaları arasından konuşmaya çalıştı.
''Roseanne davayı açmış bile, anlaşmalı bir boşanma olacağı için tek seferde halledilir diye düşünüyoruz.''
Kafa sallayıp yemeye devam ettim.
''Bugün şirkete gidecek miyiz?''
''Senin gelmene gerek yok.''
Kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
''Niye?''
''Birkaç imza atıp geleceğim zaten.''
Kafa salladıktan sonra aklıma gelen fikirle hızla ona döndüm.
''Jaehyun bugün birlikte vakit geçirelim mi?''
''Tamam, şirkete gelip beni izle.''
Ona omletten bir parça atıp bağırdım.
''Onu kastetmedim!''
Şaşkınlıkla bana bakıp yerden omlet parçasını alıp masaya koydu.
''Taeyong iyi misin?''
Küçülüp tabağıma döndüm ve sessizce mırıldandım.
''İyiyim, şirkete de gelmeme gerek yoksa ben evime giderim birazdan Bay Jung.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Jung - JaeYong-
FanfictionLee Taeyong bir gün sosyal medyadan karşısına çıkan mutlu aile tablosundaki Jung Jaehyun'a aşık olur. Evli olduğundan bir ilişki hayal etmemeye çalışır, sevdiği adamı biraz daha görmek için şirket için aranan sekreter işine başvuru yapar. Ve zaman g...