Bölüm 12 - KUTSAL UZAYLI KIÇ ÇATALI!!

117 5 4
                                    

EVET ARKADAŞLAR GEÇ YAZDIM FARKINDAYIM AMA LÜTFEN KUSURA BAKMAYIN ÇÜNKÜ OKULLAR AÇILDI VE DERS ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM. LİSESİ 3 E GİDİYORUM VE YGS-LYS YE ŞİMDİDEN ÇALIŞMALAYA BAŞLADIĞIM İÇİN PROGRAMIM ÇOK DOLU OLUYOR. UMARIM BEĞENİRSİNİRSİNİZ VE VOTELERSİNİZ. YORUM YAPIN LÜTFEN 😢 MULTIMEDİA DA AUDİ Q7 VAR!! SİZLERİ ÇOOOK SEVİYORUM KENDİNİZE İYİ BAKIN 😊😘😎✌👍😚🎶🚗👽

Şuan da sanki dünya da oksijen diye bir şey kalmamıştı. Nefes alamıyordum resmen! Sinan'ın gittikçe koyulaşan mavi-lacivert gözleri vücudumun aşağısına doğru hafif bir titremenin gitmesini sağlıyordu. Aramızda ki mesafeyi metre cinsinden ifade bile edemiyordum. Aslında şuan da ismimin ne olduğunu bile unutmuş olabilirim. Dünya da sadece Sinan'ın gözleri ve o vardı.. Başka bir şeye odaklanamıyordum bile. Ne kadar süredir bu şekilde durduğumuzla ilgili hiç bir fikrim yoktu. 5 dakika ? 5 saniye ? Belki de şuan da Dünya durmuştu ve biz öylece kalmıştık. Farkındayım saçmalıyorum ama ne demem gerektiğiyle ilgili hiç bir fikrim yoktu. Ah!? İç ses neler oluyor bir fikrin var mı?! "....." Sürtük!! En ihtiyacım olduğu zamanlarda sanki bir köşeye kıvrılıp yatıyordu. Küçük köpeğin ayağımıza sürtünmesiyle birlikte birbirimizden uzaklaştık.

"Ah! Hm.. şey.. ben.." Sinan gözlerim hariç her yere bakıyordu. Ayaklarımın üzerinde duramıyordum. Yer sanki olduğu yerde durmuyordu. Ben hafif sendeleyince Sinan hemen yetişip belime sarılarak beni kurtardı.

"Üzgünüm!" dedi mahçup bir sesle. Hayır üzgün olamazdı! Benim şuan da karnımda kelebekler uçarken o bu olanlara üzülüyor muydu yani ?? Yüzüm düşmüştü bir anda. "Hayır Ayla yanlış anladın." dedi hemen. Galiba benim yüzümdeki o garip ifadeyi o da fark etmişti. "Yani tabiki üzgün değilim. Hatta.. " dedi ve bir süre bekledikten sonra "sana o kadar yakın olmak..?" kaşlarını çatmıştı ve cümlesine uygun bir kelimeyi bulmaya çalışıyordu sanki.

"Neyse tamam sorun değil. " dedim ve ondan biraz daha uzaklaşarak köpeği kucağıma aldım. Sinan öylece karşımda durup bana bakıyordu. Ona bakmıyordum ama.. hissediyordum.! Sonra bir anda köpeği kucağımdan alıp beni kendine doğru çekti ve sımsıkı göğsüne bastırdı. Her şey ne olduğunu anlayamadan hızlıca gelişti. Ellerini omzuma sardı ve bende aynı zamanda ellerimi beline doladım. Bana o kadar sıkı sarılıyordu ki, sanki içine sokmak istermiş gibi. Burnunu saçlarıma bastırdı ve uzun süre saçlarımı kokladı. Sanki onun oksijeni oradaydı. Bende uzun süredir yaşamadığım huzuru onun kollarında bulmuş gibi sıkıca sarılarak ona karşılık verdim. Daha kaç gündür tanıyorduk ki birbirimizi ? Ve bu kadar yoğun duygular hissetmek bana garip geliyordu. Hiç kıpırdamıyorduk. Öylece duruyorduk.

"Ayla?" dedi.

"Hmm?" diye karşılık verdim.

"Ne demem gerektiğiyle ilgili hiç bir fikrim yok."

"Lütfen. Hiç bir şey söyleme. Sadece.. sadece sus tamam mı?"

"Tamam" dedi ama dudaklarındaki gülümsemeyi saçlarımın arasında hisseddebiliyordum.

Bir süre sonra ayrıldık ve birbirimize küçük tebessümler göndererek arabaya doğru ilerlemeye başladık. O güzelim Audi'nin yanında durduk ve o bana bakarken bende Audi'ye aşık olmuş gibi arabaya bakıyordum. Aklına bir şey gelmişti ve gözlerini kıstı, başını hafif yana eğdi ve benim en sevdiğim o çarpık gülüşünü yaparken arabanın anahtarlarını bana doğru uzattı.

KUTSAL UZAYLI KIÇ ÇATALI!! Kalbim teklemeye başladı ve ağzım bir karış açık kaldı. Ben Sinan karşımda amuda kalkmış gibi ona bakarken -amuda kalksa bu kadar şaşırmam yalnız- o ise bir anda kahkahayı bastı ve gülmekten iki büklüm oldu. Konuşmayı zar zor başarıyordu.

"Böyle bir tepki vereceğini bilseydim daha önceden yapardım bunu." dedi kahkaha atmaya devam ederek.

"Şaka mı yapıyorsun?!" dedim ciddiyetimi bozmadan

"Hiç bu kadar ciddi olmamıştım"

"Pekii.Ver o zaman anahtarları" derken elimi anahtarlara doğru uzattım. O ise anahtarları atmayı tercih etti ve ben o sırada anahtarları düşürme korkusu yaşarken Sinan arabanın önünden dolaşıyordu. Anahtarları aldığım da büyük heyecan ve yüzüm de kocaman bir gülümsemeyle şoför koltuğuna oturdum. Hala şok içindeydim ve bir yandan arabanın direksiyonunu okşuyorum diğer yandan da bunun gerçek olup olamadığını düşünmekle meşgulken

"Heey!! Orada mısın ?!" diyerek elini yüzümün etrafında salladı. Onun yanıma oturduğunu fark etmemiştim bile. "İstersen ben kullanabilirim"

"Ne!! Yoo, hayır hayatta olmaz.!"

"O zaman bir an önce sür ki başhekimden azar işitmeyelim."

"Tamam, tamam. Gidiyoruz işte."

Arabayı çalıştırdım ve o motorundan gelen ses sanki Daniela Andrade'nın sesinden bile güzeldi. Arabayı sürmeye başladım ve altımda yağ gibi akıyordu. Ayağımı gaz pedalına biraz daha bastırdım ve bu sefer ben gülerken Sinan şaşırmıştı.

"Hoop! Yavaşla bakalım küçük hanım. Ölmek için daha çok gencim." dedi. Sinan hala konuşuyordu ama arabaya o kadar odaklanmıştım ki sesi bir uğultudan başka bir şekilde gelmiyordu. Arabada ki ipad in müziğini başlattım ve Amy Winehouse-Back to Black çalmaya başladı. Kafamı çevirip ona beğendiğimi belli eden bir şekilde gülümsedim ve o da karşılık verdi. Bu çocuğun müzik zevkine de bayılıyordum.

'Sanki sadece müzik zevkine bayılıyorsun .' dedi iç ses.

'Sen kapa çeneni!!' dedim içimden.

Hastaneye gelmiştik ama ne çabuk yahu!! Ben arabaya çökmüştüm ve yüzüm asılmıştı. Sinan bir süre beni bekledi ama kalkamıyordum çünkü bu arabaya bayılıyordum. Sinan direksiyondaki ellerimi tuttuğunda kafamı ona doğru çevirdim. Yüzünde çok tatlı bir ifade vardı.

"Söz veriyorum bir daha süreceksin" dedi. "Ama şimdi inmeliyiz."

UZAKTAKİ EVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin