10.Bölüm/İlk Tutuşma

204 13 0
                                    

"Ne dediğinin farkında mısın Buse'cim?"

"Evet, gatet farkındayım. Bir zamanlar Tahir ile sevgiliydik. Şimdi ise senin gibi biriyle nasıl birlikte anlamıyorum."

Bu kız gerçekten Tahir'e takıktı. O sırada telefonum çaldı. Ekran da, 'Tahir' yazıyordu.

"Telefonuna Tahir diye kaydetmişsin. Acaba onda nasıl kayıtlısın?"

"Seni ilgilendirmez."

Dedim ve telefonh açtım. Açtığım gibi Tahir'in sesi ile karşılaştım.

"Nefes, haydi gelin da. Ağaç oldum burada beklemekten. Yakında meyve vereceğim."

"Tamam, birazdan geliyoruz hayatım. Buse daha hazır değil."

"İyi, tamam. Çabuk hazırlansın."

"Görüşürüz."

Dedim ve telefonu kapattım. Buse'ye döndüğümde üzerine sarı bluz ve kot etek geçirmişti.

"Hazırsan aşağı inelim Buse. Tahir, bizi bekliyormuş."

"Hazırım."

İkimiz de çantalarımızı alıp, aşağı indik. Tahir, bizi arabanın içinde bekliyordu. Buse'den hızlı davranıp ön koltuğa geçtim. Buse'nin ise gözlerinden ateş fışkırıyordu.

"Sonunda gelebildiz."

Dedi Tahir ve arabayı sürmeye başladı.

*
İlk önce bir alışveriş merkezine geldik. Ama telefonumun bildirim sesiyle duraksadım. Gelen mesaj gruptandı.

Hastane Köleleri

Deniz: niye hiç konuşmuyorsunuz siz?

Ben: işim var.

Poyraz: boşver onu. Benim işim yok.

Kuzey: benim de işim var. Gidin özelden konuşun.

Özge: benim de işim yok.

Oğuz: ben de müsaitim. Konuşalım.

Tahir: ben değilim.

Öykü: ben de geldim.

Poyraz: özelden konuşamayız Kuzey. Çoğu kişinin işi yok.

Kuzey: çok bilme sen.

Poyraz: aynen aynen.

Sırma: telefonu dıt dıt öttürmeyin. Hastanedeyim. Sürekli sizin mesajlarınıza bakamam.

Deniz: assolistte geldi.

Kuzey: grubu sessize al.

Sırma: ne yapıyorsanız yapın.

Öykü: naber?

Kuzey: iyi. Sen?

Deniz: iyi.

Poyraz: iyi.

Özge: iyi.

Öykü: ben de iyi. Neyse ben kaçar. İşim çıktı.

Poyraz: bayy!

Kuzey: kaldık biz bize.

Poyraz: diğerine gelin.

Poyraz çevrimdışı...

Kuzey çevrimdışı...

Kafamı kaldırdığım da Tahir ve Buse ilerlemişti. Onlara yetişmek adına hızlı adımlarla yanlarına ilerledim. Tahir ve Buse, gittiğimde bir şeyler konuşuyorlardı.

"Ne konuşuyorsunuz?"

"Hiç bir şey."

Dedi Buse. Ona gözlerimi devirdim ve Tahir'e baktım.

"Bizden bahsediyordum. Ne zamandır beraber olduğumuzdan falan işte."

Bizden demişti. Ay n'oluyor bana ya. Arkadaşın o senin Nefes ve sen de ona yardım ediyorsun.

Tahir birden elimi tuttu. Elimi çekmeye çalıştım ama dah sıkı tuttu. Gözlerime baktı ve öldürücü bakışlar attı.

Sessizce fısılsadım.

"Bıraksana elimi."

"Sevgiliymişiz gibi yapıyoruz. Unuttun mu?"

"Tabiki de unutmadım. Ama bırak elimi. Biri görse yanlış anlar."

Tahir, bana 'ciddi misin?" bakışlarını yolladı. Ben de sesimi çıkarmayıp önüme döndüm ve hâlâ(!) el eleyiz.

*
Birazcık alışveriş merkezinde gezmiştik. Daha sonra ormanlık bir alana gitmeyi teklif etmiştim. Ama hava rüzgarlı olduğu ve saat de geç olduğu için gitmedik.

Şu an ise kendi evimde kitap okuyordum. Birazda canım sıkılmıştı açıkçası. O yüzden bizim bilinmeyene yazdım.

Nefes: naber?

Bilinmeyen: iyi, sen?

Nefes: iyi. Ne yapıyorsun?

Bilinmeyen: hiç bir şey.

Nefes: sana ne zaman bunu sorsam hiç bir şey diyorsun.

Bilinmeyen: hiç bir şey yapmıyorum çünkü.

Bilinmeyen: Nefes?

Nefes: efendim?

Bilinmeyen: beni sevmediğini biliyorum.

Bilinmeyen: arkadaşlara henüz söylemedim.

Bilinmeyen: bana bir şans tanısan?

Nefes: sana güvenemem.

Nefes: ben kimseye güvenemem.

Nefes: şerefsizin birine aşık olupta sonradan aldatılmama göz yumamam.

Okurlarım canlarım yine ben yine yazarınız. Vote atın ve yorum yapın. Çok çok öpüldünüz bebeqlerim💛

Nöbet Aşkım/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin