Saat; 19.00
Saat iki kere tıklama sesi çıkardı.
Şahsiye derince bir nefes alıp, karamsarlık buhranının yok olmasını sağladı.
Yarım saat boyunca denizi izledi ve dinginliğini dinledi.
Yapması gereken şeyleri hatırladı.
Günün sonunda buraya gelmek için deniz ile sözleşti ve oradan ayrılıp evine doğru yol aldı.
Evi... Kendisine aitti. Daha doğrusu yaşayan ama onu rahatsızlığı dolayısıyla yanında istemeyen ailesine.
Bu rahatsızlık, ruhsaldı. Ruhunu kemirenler yüzünden olmuştu.
Ruhunu kemirip parçalarına ayıranlar, ruhu parçalara bölünüp belirli saatlere itelendiğinde onu terk etmişti. Ne ironi ama...
DKB, yani çoklu kişilik bozukluğu hastasıydı. Ruhunu üç kişi el ele verip 13 karaktere bölmüştü.
Şahsiye'ye kalan ise, karakterleri toparlamaya çalışıp onları belirli zamanlarda yaşatmaktı.
Kolundan çıkmayan saat...
Bu saat 'baba' dediği kişiden ona ilk ve tek hediyeydi.Ha siz evi soruyorsunuz.
O sus payı gibi bir şey. Sus ve bizden uzaklaş.
İnsan müsvettelerinin ne kadar acımasız ve acınası olduğunu görüyorsunuz, değil mi?
***
Şahsiye evine girip temizlik hastasının tek toz tanesi bırakmadığı, çamaşır suyu kokulu evine göz gezdirdi.
Muhtemelen çöpe yine elleyememişti.
Ona hak veriyordu. Beyninde olup, bir temizlik hastasının içine attığı feryatları dinlemek insanı hak vermeye zorluyordu.
Çöpe göz ucuyla baktı, yine istifçinin depoladığı şeylerle doluydu. Temizlik hastasının feryatları kulaklarında çınlayınca yüzünü buruşturup şimdilik orada bıraktı.
Lavaboya gidip yine temizlik hastasının parmağının ucuyla attığı çamaşırlarla dolu çamaşır makinesinin kurulama ayarını açıp lavabodaki diğer rutin işlerini de tamamlayıp mutfağa gitti.
Kendisine noodle yapıp sofrayı kurdu ve afiyetle yerken bir yandan da haberleri izledi...
***
Saat; 20.00
Saat iki kere tıklama sesi çıkardı.
Şahsiye bir dakika boyunca saatine bakıp düşüncelere daldı.
Dünyanın binbir türlü halinin olduğunu tekrar hatırlayıp haberleri kapattı ve mutfaktaki dağınıklığı toparlayıp odasına geçti.
İki saat ders çalıştı, ardından yatağına uzanıp tüm gün boyunca olanları düşündü. Aklına okumak istediği kitap gelince hızla kalkıp büyük kitaplığına ilerledi. Bir duvarın tamamını kaplıyor ama bu Şahsiye'ye yeterli gelmiyordu.
Yakın bir zamanda aldığı kitabın kapağını heyecanla araladı. Ah şu kitaplara karşı olan doyumsuzluğu...
***
Karakterlerden hiçbiri okuduğu kitaptaki bir kısma şaşırdığı için gözlerini ve ağzını aralamış karakterin, yani Şahsiye'nin benliğinin ne yaşadığını bilmezdi.
Ailesi ile olan sıkıntılarını, Şahsiye'nin benliğinin aslında fazla hayalperest ve şairane bir yönünün olduğunu, evlerinde gizli köşelerin bulunduğunu ve Şahsiyenin oralara şiirlerinden oluşan defterleri sakladığını...
![](https://img.wattpad.com/cover/201463275-288-k474188.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karakter'ler (TAMAMLANDI)
Short StoryAcınası olan Şahsiye miydi? Sadece son üç yılını, o karakterlerle geçiren. Yoksa bizler miydik? Daha az karakterle, ömrümüzü bu şekilde geçiren. *** Kısa Hikaye ~