"Ferhat, dikkat et!!" diye bağırdı Yusuf.
Onlardan geride kalan arkadaşına.Ani gelen baskınla kendisini kayaların arkasına zor atmıştı.
İki can dostu timle beraber araziden dönerken
teröristler tarafından pusuya düşürülmüşlerdi.Sadece on asker ve başlarında subayları vardı.
Arazi taramasından dönüyorlardı.Teröristler onları hiç beklemedikleri bir anda bastırmıştı.
Karakoldan yardım istemişlerdi
ama yardımın gelmesi saatler sürebilir di.
On asker, subaylarıyla beraber ateş altında kalakalmışlardı.Saatlerdir süren çatışmada şimdiye kadar şehit yoktu çok şükür. Yalnız iki asker yaralanmıştı ve durumları çok ağırdı.
Ferhat, çatışma sırasında ne olduğunu anlayamadan arkadaşlarından çok geri de kalmıştı.
Son duyduğu ses ise Yusuf'un,"Ferhat dikkat et"dediği sesti.
Ferhat, sesi duyduktan sonra kayaların arkasına atmıştı kendini.
Var gücüyle kendini savunuyordu.Etrafı ise teröristler tarafından
çevrilmeye başlamıştı.Ferhat ve Yusuf aynı kasabanın gençleriydi.
İkisi de varlıklı ailelerin oğullarıydı.İki genç adamında askerlik zamanı gelmişti.
Acemi dönemini farklı şehirlerde bitiren Ferhat ve Yusuf, usta dönemleri ikisinin de Hakkari'ye çıkmıştı.Buraya geldiklerinden beri de sürekli operasyonlara katılıyorlardı.
İkisi de keskin nişancıydı.
Attıklarını ikinci atışa gerek kalmadan indiriyorlardı.
Subaylarının en değerli komandolarıydı onlar.Askerliklerinin bitimine az bir süre kalmıştı. Görev dönüşü ani yedikleri baskınla ne olduklarını anlayamadan çatışmalar başlamıştı.
Ferhat, timden uzakta kalmış teröristlerin eline düşmek üzereydi.
Ferhat'ın zor durumda olduğunu bilen Yusuf, yerinde duramıyordu.Çok zaman geçmesine rağmen Ferhat, sıkıştığı yerden kurtulamamıştı.
Bu duruma daha fazla dayanamayan Yusuf, hemen komutanının yanına geldi."Ferhat, zor durumda komutanım.
Ne yapacağız? Onu nasıl kurtarcağız?
İzin verin ben ona yardıma gideyim"dedi.Komutanı Ferhat'ın zor durumda olduğunun farkındaydı zaten.
Etrafı teröristler tarafından çevrilmişti.
Astsubay bir vatan evladını bile kaybetmek istemiyordu.
Ferhat'ın kurtulması imkansız gibi bir şeydi.
Komutanda askerini kurtarmayı istiyordu ama bu çok zordu.
Ne yazık ki şimdi de kurşunları da bitmek üzereydi." Kurşumuz bitmek üzere evlat.
Gitsen bile onu kurtaramazsın. Hepimizin silahları boşaldı. Beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok"dedi.Yusuf, komutanına ısrar etmeye devam etti.
"Komutanım ne olur izin verin.
Ferhat, benim memleketlim. En yakın arkadaşım.
Ona bir şey olursa, ailesinin yüzüne bakamam ben.İzin verin. Ona yardıma gideyim.
Ya birlikte ölelim.
Yada birlikte kurtulalım."Komutan bir süre düşündü.
Sonra çantasında ki iki el bombalarını ve son şarjörü Yusuf'a uzattı."Tamam git Yusuf. Elinden geleni yap. Arkadaşını kurtar buraya getir.
Sana ve Ferhat'a emrimdir.
Sakın kendinizi öldürtmeyin.
Sağ salim geri dönün asker""Baş üstüne komutanım" dedi Yusuf.
Sonra da hemen komutanının yanından ayrıldı.Karanlıktan yararlanarak,ağaçların ve çalıların arasından ilerlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÜLKEME BİR SANA TUTSAK #Wattsy2022
General Fiction"Bu kopuk bacağın hesabının soracağım esker.Sen yaşadığın sürece gölgen olacağım.Her gün ölüm korkusuyla yaşayacaksın. Ne sana ne de senin sevdiklerine acımayacağım." "Seni avlamak için öyle bir aslan göndereceğim ki şerefsiz. Bu dağlarda sana yaşa...