Jeon Jungkook en genç alfaların alfası olarak doğal düşmanlar asla eşleşmezler diye düşünüyordu. Ama kısa bir süre sonra bu düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu anlayacaktı. Bir eşe ihtiyacı olmadığını düşünmesine ve ilk karşılaştıklarında vampirle...
" Resmen ırkımız için bir hain ve tacın düşmanı ilan edildi. Ölü ya da diri olarak ayağına getirecek olan ödülü alacak. "
////****////
Baekhyun kurt halinde içeri giren ama Chanyeol'un muhteşem insan formunda dışarı çıkan Wrath'ın kucağında taşıdığı çok yaralanmış ve yanmış ama hala canlı vampiri yerdeki hüzünlü kadına doğru getirmesini izledi. Genç kadın Sevgili'si nazikçe kucağına bırakılırken gözyaşlarına boğulmuştu. Kalabalığın büyüklüğü üçe katlanmıştı ve birçoğu Kral ve Yüksek Lord'un ne yaptığını, en önemlisi, ne tür değişkenlerin bir yangına girip yanmadığını görmek istiyorlardı.
////****////
" Hispania'da... Uzun zaman önce. O zamanlar çok korkulmuyordum. Hades'in akrabası Wrath değildim. Ben onların Ira'sıydım, ateş tanrıları. Onları Roma'nın fethine karşı verdikleri acımasız savaş sırasında korumak için gelen tek tanrı." Wrath başını dikleştirdi. " Beni bunun yüzden sevdiler. Böyle hissettiğim en son an, o zamandı. "
" Evet," diye fısıldadı. " Bunu yapacağım, Ira."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Öyleyse Silahların Lordu ne demek?" diye sordu Chanyeol spor çantasını dağların zirvesinde bulunan kabininin zeminine bırakırken.
" Kişisel bir koruma. " diye cevapladı Baekhyun. " Tıpkı kardeşinin Taehyung'u, kendi koruyucuları uyurken özel eğittiği adamlarıyla birlikte dolaştırması gibi. Daha kişisel olması dışında aynı şey. Bu kişi, erkek ya da kadın, her hareketimi biliyor olacak ve güvenliğimden sorumlu olacak. Akla gelebilecek her türlü silahı kullanabilen, kusursuz bir ölüm makinesi denilebilir. " Vampir de pahalı tasarımcı çantasını yere bırakarak salona doğru yürüdü. " Görevlerim yüzünden birçok yuvaya gitmem, seyahat etmem gerekecek. Bir tane tayin etmeliyim, fakat kim olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok. "
Chanyeol eşinin söylediklerini düşünürken gözlerini evinin içinde gezdirdi. Daha önceki karşılaşmalarında bunu hiç düşünmemişti ama şimdi evini eşinin gözlerinden görmeye çalışıyordu. Sürülerinin bulunduğu bölgedeki evinin aksine bu kulübe daha küçüktü. Deri ceketini çıkarıp taş şöminenin önüne yerleştirilmiş deri kaplama koltuğun üzerine bıraktı. Tam çaprazında büyük bir televizyon bulunuyordu. Ancak kulübenin bulunduğu bu yükseklikte kablolu kanal servisi yoktu. Hatta wifi bile yoktu. Sadece yeterince sessiz ve tenhaydı, kendisini kalabalıktan uzak hissetmesini sağlayabilecek kadar.
