3

6.6K 343 95
                                    

Lalisa Manoban, New York sokaklarından geçerken muhtemelen dünyadaki tek üretim arabasını süren Jack gülüyordu. Neden mi? Çünkü bu huysuz melez daha ilk dakikadan Lalisa'yı sınıyordu.

Çalmaya başlayan telefonla seksi Ceo sinirle dişlerini gıcırdattı. Kesinlikle en sevmediği şey şu sikik şeyin ötmesiydi. Onu arayan gerzek kimse büyük bir azarı yiyecekti ve Jack bile korkmuştu. Tanrı kesinlikle Manoban'ın gazabından korumalıydı.

Kimin aradığına bakmadan açtığında sesi o kadar sinirliydi ki Jennie kuyruğunu sallamayı kesmişti.

"Söyle"

Karşıdan gelen ses ile kaşlarını çattı. Kesinlikle beklemediğiydi.

"M-merhaba ben seni merak ettim. Çünkü bilirsin biz y-yattık ve sen hiçbir şey olmamış gibi git-"

Lisa sinirliydi. İşte şimdi gerçekten sinirliydi ve onu durduracak kimse yoktu.

"Irene biz yatmadık seni becerdim ve sonra gittim. Anladın mı? Şu lanet takıntını bırak ve beni bir daha arama. Yoksa benden sonra arayacağın ilk yer ambulans olur."

Telefonu kapatarak ona korku içinde bakan Jack'e önüne dönmesi için işaret yaptı. Şu lanet havalimanına bir an önce gitmeli ve jetinde işlerine devam etmeliydi.

Yanından gelen ses düşüncelerini böldü.

"Ben süt istiyorum"

Bu küçük şeyin bitmeyen istekleri kadını sinirlendiriyordu. Kızmak için döndüğünde karşılaştığı bakışlar onu durdurdu. Lanet olsun böyle olmamalıydı. Bu küçük kuyruklu şey Lalisa'ya böyle bakmamalıydı.

"Jack"

Patronunun ne demek istediğini anlamış arabayı boş sokakta durduran şoför bagajdan aldığı bebek biberonunu Jennie'nin kapısını açarak verdi. Küçük meleze bakarak gülümsediğinde ondan aynı şekilde bir cevap aldı. Patronunun onu neden istediği belliydi.

Tanrım, eğer her melez bu küçük şey gibiyse kesinlikle bir tane alacaktı. Ömrü boyunca çalışırsa tabii. Lalisa sinirli bir şekilde Jack'e dönüp sertçe konuştu.

"Önüne bak ve sür şunu."

Küçük melez bu kadının bu kadar sinirli olmasına kızmıştı. Sinir hastası kadın sadece bağırıyor ve emir veriyordu. Kendisi sabahtan beri onu sinir etmeye çalışıyordu ama Lalisa ne derse yapıyordu.

"Çok kabasın."

Saçlarını omuzuna atarak biberonunu ağzına götürdüğünde Ceo kıza döndü. Siktir kesinlikle Lisa'yı da böyle emmeliydi. Dilini biberonun ucunda gezdirip gözlerini kapatarak sanki dünyanın en güzel şeyini emiyormuş gibiydi.

Fakat emindi. Ona sütünden daha güzel şeyler verebilirdi. Jack'in duymayacağını bilerek fısıldadı.

"O seksi çeneni kapamazsan birazdan emeceğin tek şey biberon olmayacağı içindir belki."

Küçük melez duyduğu şeyle biberonunu bıraktı ve ağzında kalan sütleri diliyle temizledi. Kesinlikle Lalisa'yı baştan çıkarıyordu ve Jisoo'nun bu kadar haklı olması onu delirtiyordu.

O istemezdi, istenilirdi ve yapardı işte. Daha 3 saattir gördüğü kıza bu kadar tahrik olması normal değildi. Kesinlikle uzun süredir kimseyle yatmamasıydı sorun. Kaşlarını çatarak onu hiç duymamış gibi Jack'e dönen kıza baktı.

"Hey ne zaman varacağız ve senin adın ne?"

Jack gülümsedi, bu kedi tam bir tatlılık abidesi olmalıydı.

"Jack efendim. Ve yaklaşık 3 dakikaya."

Patronunun ona attığı bakışlarla susması gerektiğini anladı adam. İşinden olmak istemiyordu. Lalisa küçük kediyi belinden tutarak kendine çekmişti ve jetin önünde duran arabanın kapısının açılmasını beklemişti.

Şoför açtığı kapıyla birlikte jetin önünde bekleyen çalışanlara baktı. Seksi Ceo'nun inmesiyle çalışanlar teker teker dizilmiş ve hızla arabanın yanına gelerek garajdakileri almıştı.

Fakat küçük melez korkmuştu. Tamam, her gün dışar çıkıyordu ama tanımadığı birinin evine gidiyordu. Üstelik yanına gittiği kadın tüm dünyanın gözdesiydi. Siktir, bu iyi miydi yoksa kötü mü?

Arabadan inerken kuyruğunu çarpmamak için tutmuştu. İndiğinde tüm çalışanların ona bakması kadının dikkatini çekmişti. Jennie onu kendine çeken kadının boynuna utangaç bir şekilde sarıldı.

Kokusu istemsizce beline dolanan kadının gözlerine kapatmasına sebep olmuştu. Daha ilk günden hiç iyi şeyler olmuyordu ve Lalisa kendini engellemeliydi.

Jete doğru hızlıca ilerlerlemesi çalışanlarının kafasını eğerek ona bakmasına sebep olmuştu. Gücünden şüphe yoktu. Kedi kendini kraliçe gibi hissetmişti.

"20 dakikaya uçuş başlatılacak efendim."

Merdivenlerden çıkıp bağıran kaptana kafasını salladı. Şimdi kedisiyle tek başınaydı. Siktir, bu hiç iyi değildi. Jennie yaramaz ve huysuz bir kediydi ve kızgın Ceo onu susturmak istemiyordu. Küçük kedisi her zaman konuşmalıydı.

Kesinlikle.

catgirl || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin