O şey... O şey TARDIS mi? Nasıl yani, görünmez mi oldu? Bu da mı güvenlik protokollerinden biri?
TARDIS yavaş yavaş cisimleşiyor önümüzde.
"Doktor, bu da mı güvenlik protokolü yoksa? TARDIS'in kamuflaj ve görünmezlik devrelerinin bozuk olduğunu sanıyordum. Nasıl yaptı bunu?"
Sormalıydım.
"Bunu TARDIS yapmadı. Ben öyle mi söyledim? Hayır, hayır hayır. Söylemedim. TARDIS yapmadı Dalekler."
Ve yeniden kafam karıştı.
"Dalekler TARDIS'i görünmez mi yaptı?"
Bunu yapabilirler mi ki?
"Hayır. Onu görünmez yapmadılar. Daha önce de söylediğim gibi TARDIS'i olabildiğince zor bulmamı sağlamak istiyorlar. Bu yüzden onu daha uzağa götüremezler. Sanırım bunu da daha önce söylemiştim. Daha uzağa götüremedikleri için bize bir oyun oynadılar. Aslında TARDIS görünmez değildi. Biz göremiyorduk. Tabi bu görünmez olduğu anlamına geliyor olabilir ama değil. Sadece bizi etkileyebilecek -ve tabi diğer insanları da- bir göz yanılması. Bizim gözlerimize yansıtılan bir projeksiyon. Ve az kalsın biz bunu numaraya inanacaktık. Bu kadar saf değiliz. En azından ben."
"Az önce bir imada mı bulundun?"
...
Ah, tabi. Elbette cevap vermez. Duymamazlıktan geliyor.
"Hadi gel. Gitme zamanı."
Tekrar TARDIS'in güvenli ellerindeyiz.
İçeri girer girmez ilk iş bir şeyleri kontrol ediyor. Sanırım aradığı bir şey var. Sürekli konsolun etrafında dolanıp duruyor. Aradığını bulamamış gibi bir hali var.
"Hadi, hadiiii."
Ekranlara doğru konuşuyor ve bir arıza var mı diye kontrol ediyor.
"Doktor, ters giden bir şeyler mi var?"
Yerine oturmamış birkaç parçanın olduğu kesin.
O koşuşturmanın arasında tam önümde duruyor ve:
"Gemi yok."