Yine garip davranıyordu. Ama T.A.R.D.İ.S'in içindeydik, yani beni koruyor olamazdı. Merdivenlerden indi. Bir şey arıyor gibiydi.
-Nerede bu, nerde, nerde! Hayır. Bu da değil. Ahaa!.
Etrafında döndü ve iki kutu çıkardı. Bana doğru geliyordu. Umarım silah değildir. Saçmalama!. Doktor ve silah. Asla!.
-Clara.
Kutulardan birini elime tutuşturdu. Daha kutuyu bile açmadan beni itekleye itekleye bir kapıdan geçirdi.
"Çabuk ol." Dedi ve kapıyı kapattı. Bu çok kaba... Bu da ne!. Kolyeler, yüzükler, takılar... Doktor gerçekten sürprizlerle doluydu. Burası kulis gibiydi. Kendimi bir yıldız gibi hissetmeme yetmişti. Gerçekten havalara girmiştim.Kutuda bir elbise vardı. Kırmızı ve bordo tonlarında, ne uzun ne de kısa bir elbiseydi. Doktor'un bu kadar zevkli olduğunu bilmezdim. Takılarda elbiseden geri kalmıyordu. Nereden bulmuştu bunları ?? Ve neden buradalardı ?? Acaba bunları benim için mi almıştı ?? Bunları bilmiyorum ama sanırım bir an önce hazırlansam iyi olur çünkü Doktor... "Clara, Clara, Clara..."Adımı her söyledikten sonra kapıyı iki kere tıklatıyordu. Biraz daha devam etse gerçekten sinir bozucu olabilirdi. En azından ne zaman durması gerektiğini biliyordu. "Geliyorummm." Elbise biraz genişmiydi ne ?? Kapıyı açtım. Etrafımda bir tur attım. "Sanırım biraz geniş olmuş." dedi ve sonik tornavidasını çıkarıp elbiseye tuttu. Aniden daraldı ve tam bana göre oldu. Tekrar söylüyorum. Doktor gerçekten sürprizlerle dolu. "Şimdi çok daha iyi." dedi. O da bordo-kırmızı bir suit giymişti. Bu yüzden papyonunu çıkarmıştı. Bir yandan şaşırmış, bir tandan rahatlamıştım. Başımız belada değildi. Şimdilik. Kolunu uzattı. "Hanımefendi ??" Koluna girmemi bekliyordu. "Bayım." dedim. Ve koluna girdim. Kapıya doğru yürüdük. Fransa'da idik. Eifel Kulesi'nin daha çok yeni olduğu yıllardaydık. Paris'e balayına gelmenin henüz klişeleşmediği yıllardaydık. Yılı bilmiyordum çünkü T.A.R.D.İ.S'in bizi buraya getirdiğini bile fark etmemiştim. Eifel'e doğru ilerledik. Etrafında güllerden bir daire oluşturulmuş bir masa vardı. Hiçbiri koparılmamıştı. Çünkü altı topraktı. Yani hepsi canlıydı. Bu üçüncü kez oluyordu ve bu sefer ona söylemeliydim. "Doktor, (bana doğru dönüp yüzüme baktı.) Gerçekten süprizlerle dolusun." Gülümsedi. Kolumu bıraktı. Papyonunu düzeltti ve sandalyeyi çekti ve "Madam."