Saat 09.28
Üzerinden tam 83 gün geçmişti... Sensiz geçen 83 günün ardından bana mesaj atmış olman her ne kadar olmaması gereken bir şey olsa da oldu işte. Beni aldatmış olduğun gerçeği ile yanıp tutuşan ben dün gece, gecenin 1'inde seninle bizim sahilimizde buluştum. Bizim sahilimiz değil mi? Bizi birleştiren de ayıran da o sahil çünkü... Bizim demek bile acı ne acı. Biz diye bir şey kaldı mı ki sahiden?(8 Saat Önce)
Elim ayağım birbirine girmiş bir halde ayağa kalktım. Gözümden akan bir damla yaşı silip koltuğun üzerindeki montumu ve yerdeki botumu alel acele giyip gitarımı kabına yerleştirdim. Sırtlandıktan hemen sonra telefonumu montumun cebine attım ve stüdyonun kapısını kilitleyip merdivenlerden nefes nefese inmeye başladım. Bir an duraksayıp olduğum yere oturdum ve ellerimle yüzümü kapatıp derin bir iç çektim. Cebimde titreyen telefonumla irkilip elimi cebime attım ve telefonumu çıkarttım. Arayanın Selenay olduğunu görünce bir süre bekleyip telefonu açtım.
"Alo..."
"Kuzum nerede kaldın? Saat çok geç oldu Açelyda'da ağlamaktan zor uyudu zaten."
Telaşla elimi anlıma koyarak sakin bir ses tonuyla konuşmaya devam ettim.
"Benim son dakika bir işim çıktı."
"Ne işi bu saatte? Hem senin sesin neden böyle geliyor?
Burnumu çektim. O yalan söyleyeceğim en son kişi bile değildi. Ona yalan söyleyemezdim.
"Onunla... konuşmaya gidiyorum.""O mu? Yağız'la mı? Hayır gitmiyorsun. Bunca şeyden sonra nasıl olurda seninle konuşmak ister!?"
"Lütfen izin Verde yüzleşeyim. Hesabını sorayım. Neden bana bunu yaptın diyeyim, lütfen..."
"Hayır ama... Senin üzülmene dayanamıyorum biliyorsun."
"Ama onunla buluşmayı teklif eden bendim..."
"Bak senide anlıyorum. Nedenini merak ediyorsun haklı olarak evet ama daha çok üzüleceksin."
"Biliyorum ama bir kere olsun neden diye sormak istiyorum." "Ah be kuzum... Tamam git ve konuş onunla aka asla seni bir kez daha incitmesine izin verme. Bir şey olursa da beni arıyorsun tamam mı?"