En büyük yaraları hep gözümüzde büyüttüğümüz insanlar açıyordu... Sevgileri kadar devleşmişti yüreğimizde kahırları.
HAZAN'DAN...
Yere göğe sığdıramadın Hazan, yere göğe sığdıramadın içindekileri. Sen kendine verdiğin bu cezayı bu adama da çektiriyorsun. Onun suçu, günahı ne?
Masum birine eziyet çektirmekti benimki bile bile.
Ayrılmıyordum ondan çünkü o da giderse benden onu da kaybedersem nefes alamazdım. Umut gibiydi bana. Seviyordum hayatımda ilk defa birini uğrunda ölecek kadar çok seviyordum.
Yetiyor muydu bize? Hayır. Benim yüzümden bize hiçbir şey yetmiyordu, yetmeyecekti.
Elindekileri aldım yüzündeki o masum heyecanı görmezden gelerek.
"Oldum. Hem de çok. Teşekkür ederim."
Yanağındaki gamze yavaş yavaş kayboldu, çünkü yüzümde bir ölüm mutsuzluğu vardı hâlâ.
Beni mutlu edemediğini düşündü ve buna yine ben sebep oldum."Tamam..." Duraksadı. Yüzü düştü. "Ben bir gidip dinleneyim o zaman. Sende pamuk şekerini ye... Ama sevmedin galiba sevmediysen de... Yemezsin."
Sustum.
Sustum.
Sustum.
O da gitti.
Pamuk şekerini açıp yavaş yavaş yemeye başladım. Onun getirdiği bir şeyi nasıl sevmezdim?
Kafamı kaldırdığımda pencereden burayı izlediğini gördüm beni gördüğü an daha doğrusu elimdeki pamuk şekerini yediğimi gördüğü an için hafif tebessüm etti.Ben karşılık vermek yerine başımı önüme eğdim.
Elimdeki balonu farketmeden bıraktığımda balon gökyüzüne süzüldü. Peşinden gitsem yetişir miydim?
Gitmedim, korkak olmak bunu gerektirir.
Pencereye çevirdim gözlerimi, bana öyle bir baktı ki sanki son umut kırıntılarını çalmışım gibi. Ardından perdeyi çekip içeri geçti.
Elimdeki pamuk şekerini de bıraktım.
"Böyleyim ben işte. Hiçbir şeye değmem, neden zahmet ettin ki? Neden benim gibi bir ruhsuz için bunları yaptın ki! Ziyan oldu hepsi. Duyguların, umudun, pamuk şeker, kalpli balon hep ziyan oldu! Layık değildim! Niye yaptın ki!"
Gözümden bir damla yaş aşağı süzüldü. Elimle sildim, bir yenisi eklendi silinenin yerine. Bıraktım silmeyi.
Kendi mutsuzluğunda boğul Hazan, başkalarına bunu yapmaya hakkın yok.
Ayağa kalkıp yukarı çıktım, odanın kapısını açıp içeri geçtiğimde Musa'nın burada olmadığını gördüm. Az önce buradaydı? Asıl şaşırdığım şey ise Ceylan'ın koltukta oturmasıydı.
Kimi bekliyordu beni mi? Abisini mi?
Bana bakıp tebessüm etti. "Abim sinirliydi. Çok sinirliydi. Eve geldiğindeki o halinden eser yoktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİNDE BİR HÜZÜN ŞEHRİ
Ficción General"Gülmüyor. Ne yaparsam yapayım gülmüyor. Derdi ne bilmiyorum! Ne istiyor, neden böyle yapıyor? Hiçbir şey gelmiyor aklıma!" "Seninle zorla evlenmedi diye biliyorum?" "Hayır. Böyle bir şey mümkün değil ben beni istemeyen bir kadınla zorla evlenecek d...