Yazardan...
Ayşe Turgut'a bu kadar yakın olmaya asla alışık değildi. Ona yakından baktıkça kalbi daha hızlı atmaya başladı. Hem aşık hem kızgın olmak çok zordu.
"Ne bu tavırlar?" dedi Turgut.
"Ne tavrından söz ediyorsun abi?"
O abi dedikçe Turgut'un kafası atıyordu. Bunca zaman diretmişti demem diye şimdi neden diretmiyordu?
"Bu tavır işte. Ne bu sakinlik amca kızı? Kırgın mısın hâlâ?"
Kırgın olunmaz mıydı o söylediğin kelimelere? Hiç kendini duydun mu? Hiç vicdanınla gerçekten oturup empati kurdun mu? Demek istese de içinde tuttu. Ondan sevgi dilenmeyecekti.
"Hayır geçti gitti. Çocukca heveslerim hep başımı belaya sokar böyle..." sesi titredi. "Hatamı anladım. Senin yaşamın beni ilgilendirmez. Sen haklıydın."
Onunla inatlaşıp ona istediğini vermeyecekti. Sakinliğini koruyacaktı.
"Ayşe... Ben o gece öyle demek..."
"Sen gayette öyle demek istedin. Bende bunun benim hatam olduğunu kabul ediyorum. Yola devam edelim mi artık?"
Yakasına yapışmak istiyordu. Neden adam gibi kırmadan cevap vermedin bana? Demek istedi. Diyemedi. Değiştiremezdi hiçbir şeyi Turgut'la kol kola o konağa gelinlikle ayak bassaydı bile bu kırgınlık içinde ukde kalacaktı. Unuttursun istedi o anları... Yine diyemedi.
"Bundan sonra böyle mi davranacaksın bana?"
Hayır desin istedi. Yine eski Ayşe olup onunla kavgaya tutuşsun ortalığı birbirine katsın istedi.
"Olması gerektiği davranacağım. Abi deyip saygı göstereceğim seninle saçma sapan şakalaşıp kavga etmeyeceğim Turgut abi. Ne haddime..."
"Ayşe yapma böyle... Kırıldığının farkındayım. Ama bu kadarı fazla değil mi?"
"Bu konuyu kapatalım mı? Ben yaşanmamış sayıyorum." deyip pencereden kafasını çıkarıp Sara'yı çağırdı.
Sara tekrar arabaya binince Turgut sıkıntıyla oflayarak yola devam etti. Ne yapıp edip gönlünü almalıydı. Çok fazla kırılmıştı.
Onları çarşıya bırakınca Ayşe'yi ilerideki mağazaya girene kadar bir sigara yakıp gözlerini kırpmadan izledi. Güzel iki çift sözle reddetseydi bu kadar bozuk olmazdı araları.
........
Ayşe ve Sara eve nasıl geleceklerini bilememişti. Seher hanım arayarak acil gelmelerini söylemişti. Avluda yengelerini endişeli görünce korkup yanına gittiler.
"Yenge ne oldu?" dedi Sara.
Hazan sıkıntıyla nefesini verdi. "Ayşe'yi istemeye geldiler... Amcanlar falan hepsi yukarıda."
Ayşe'nin elindeki poşet düştü. Kalbi ne kadar kırık olsa da hâlâ Turgut'un aşkıyla yanıp tutuşuyordu söküp atamıyordu ki o yüzden asla evlenmezdi!
"Amcan adamı uygun gördü... Ve Musa'da evde değil telefonlarını açmıyor."
Ayşe sinirle lafın geri kalanını dinlemeden yukarı çıktı. Hiç kimse onu kafasına göre evlendiremezdi kimin haddineydi? Değil amcası babası bile olsa ona sormadan onu kimseye veremezdi.
Salona girer girmez Turgut'un ayakta babasıyla karşı karşıya durduğunu gördü. Üstünde takım elbise olan adama bakınca göz göze geldi. Bu geçen gün ona baktı diye rezil ettiği dükkandaki adamdı. Bu kadar mı yüzsüzdü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİNDE BİR HÜZÜN ŞEHRİ
Narrativa generale"Gülmüyor. Ne yaparsam yapayım gülmüyor. Derdi ne bilmiyorum! Ne istiyor, neden böyle yapıyor? Hiçbir şey gelmiyor aklıma!" "Seninle zorla evlenmedi diye biliyorum?" "Hayır. Böyle bir şey mümkün değil ben beni istemeyen bir kadınla zorla evlenecek d...