Bölüm 5

1.9K 133 94
                                    

Morteza Sarmadi - Darya 🎶 (Çok güzel bir Farsça şarkı mutlaka dinleyin.)

_________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_________

Hazan'dan...

Dili zehir olanın kalbine darbe olacaksın ki dili tutulsun. Sıradan bir insana karşı bunu yapmak daha kolaydır fakat değer verdiğimiz biri ise o zehirde boğuluyoruz.

Kır çiçekleri solunca hüznünden ölür. Siz küstü sanırsınız can verdiğini bilmeden...

Benim yüreğim tek mevsimi yaşar. Kışın sert soğuğu kalbime öyle bir işlenmiştir ki artık iklimi olmuştur. Kapımı kapatırsam o soğuk fırtına gerekirse kapıyı kırarak bile içeri girer...
Gitmenin vakti vardı ve ben bunu hissetmiştim gerekirse tek başıma mücadele etmeliydim fakat yine de gitmeliydim. Onu hak etmiyordum, onun tarafından sevilmeyi, şefkatini hak etmiyordum.

Sokakta yürürken bile insanların bana olan bakışını farkedebiliyordum. Mezarlığın kapısından içeri girip sondaki mezara yaklaşıp yanına uzandım. Toprağını okşadım.

"Ez gelek berya te dıkım." (Ben seni çok özlüyorum.)

"Xwezi te zaniya ez çıkas te hezdıkım daye. Tu hedî nâye Xewne min ji çıma?" (Keşke seni ne kadar sevdiğimi bilseydin anne. Sen artık rüyalarıma da gelmiyorsun neden? )

Toprağı okşamaya devam ederken ardımdan bir ses duydum.

"İnsan hiç kızının gülmeyen yüzünü görmek ister mi? Belki ondan gelmiyordur."

Duyduğum ses içime işledi. Arkama bakmadım ama kendimi doğrulttum. O da gelip yanıma eğilip oturdu.

"Musa sen..."

"Neden gittin Hazan?"

"Olmuyor çünkü. Olmuyor zorluyoruz yine olmuyor."

"Ben ömür boyu denemeye razıyım. Sen bakma dediklerime ben kendimi biliyorum yine senden kopamam kopmam."

Kararlı tavrı benim elimi kolumu bağlıyordu. Onu her defasında üzmeyi nasıl kabul ederim?

"Hayır. Sürekli çıkmaza gireceğiz! Başa saracağız yine günün sonunda ikimizde üzgün bir şekilde uyuyacağız."

"Başka bir yol buluruz olmaz mı Hazan?"

Bu hali beni mahvediyordu. Onu bu şekilde görmek ve buna benim sebep olduğumu bilmek beni darmadağın ediyordu.

"Boşanmak en..."

"Ne!"
_____

YAZARDAN...

"Boşanalım."

"Daha ne yapmalıydım bilmiyorum yemin ederim elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Hazan ben sensizliği kaldırabilecek kadar güçlü değilim. Bana mantıklı bir sebep söyle! Neden! Neden!"

"Sadece boşanmak istiyorum. Nedeni yok."

"Hayır var! Hiçbir şey sebepsiz değildir."

"Lütfen diretme lütfen."

"Hazan!"

"Tamam söyleyeyim! Benim gönlümde... başkası var."

Yalan söylemişti. Kendi mutsuzluğuna onu mahkum etmek istememişti.

Musa şaşkınlıkla yere kilitlenince duyduklarını sindirmeye çalıştı. Kızamadı. Sinirlenmek istedi bağırıp çağırmak istedi ama kıyamadı.

Gururundan ölse vazgeçmeyecek olan Musa, Gururu her şeyi olan Musa tüm gururunu ezerek o cümleyi kurdu.

"Tamam istediğin gibi olsun... " Yutkundu. "O seni üzerse eğer ..." Kalbi acıdı. "Ben buradayım. Bana gelirsen seni yine merhametle sararım. Onursuz da olduk lan... Sen onurumu gururumu ezip geçtin kadın."

Ayağa kalkıp gitti. Hazan ne yaptığını ancak idrak etti ve o da koşarak Musa'ya yetişmeye çalıştı. Onu daha çok üzmüştü ki bunu diyerek!

Söylediği son sözler... Hazan'a darbe olmuştu. Onun için kendine kızmıştı. Hâlâ böyle bir yalanı nasıl söylediğini bilmiyordu. Bu resmen seni aldatıyorum demekti.

"MUSA! DUR!"

Musa arabanın kapısına ulaşmışken duraksadı. Arkasından ona sarılan bedenle bozguna uğradı.

Hazan kollarını daha çok sardı sanki bıraksa bir tüy gibi elinden uçup gidecekti.

"Yalan söyledim. Yemin ederim! Yemin ederim başkası yok! Benden vazgeç diye dedim! Annem üstüne yemin ederim ki!"

Musa'ya tek bir kelimesi yeterdi ki... O yeminleri etmese bile yine inanırdı.

Karısının ellerini tutarak onu önüne çekti. Ağlamaktan solan gözlerini, mahçup bakışlarını izledi. Bir bilse neden bu kadar mutsuz olduğunu o sebebi bir bulsa hayatı onlara cehennem ederdi.

Önce kendine çekerek saçlarını öptü. Ardından göğsüne yasladı onunla hep böyle kalmak istedi.

Hazan kararını vermişti. Şimdi sıra ondaydı. Kocasını mutlu edecekti üzülmesine izin vermeyecekti artık.

Geriye çekildi ve Musa'nın gözlerine uzunca baktı. Utanıyordu ama söyleyecekti. Kocasının çok istediğini biliyordu.

"Musa... Hani..."durdu.

"Devam et gülüm."

"Hani sen şey diyordun hep..."

"Ne diyordum hep?"

"Sen ne dediğini bilmiyor musun Musa?"

Kocasını gülerken görünce daha çok utandı.

"Hatırlamıyorum ki ne demişim?"

"Şeyler var ya hani... Küçük küçük olurlar anne babası olur onların..."

Ne kadar saçmaladığını farkederek dudağını ısırdı.

Musa ne demek istediğini anlayınca ona yaklaşıp elini beline sardı ve kulağına fısıldadı.

"Eeee?"

"Hâlâ mı anlamadın?"

"Yok benim imâları anlamaya beynim yetmiyor."

Kocası anlamıştı ama onun ağzından tamamen duymak istiyordu.

"Ben sana o hep istediğin çocuğu vermeye hazırım."

Dedi ve tüm gardını kırarak tebessüm etti.

......................

Hazan WKDNWKJDJWJDEJDJSJS

Neyse bu bir hikaye ve hayal ürünü + Hazan ve Musa'nın şartları ve durumu farklı. Siz siz olun asla istenmediğiniz yerde durmayın kimse için gururunuzu kırmayın. En çok kendinizi sevin ve sizi üzenlere yol verin çok daha mutlu ve rahat olacaksınız. Hiçbir zaman kalbinizin kırılmaması dileğiyle❤

Oy= 170

Yorum= 50

Bir sonraki bölümde yani çok yakında görüşmek üzere!❤

GÖZLERİNDE BİR HÜZÜN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin