GİRİŞ

15.2K 346 141
                                    

Hola Kuzular🦄

Evet, bundan tam 1 yıl önce kuegulayıp ve giriş ve ilk bölümünü yazdığım hikâyeyi nihayet yayınlıyorum. Çok değişik bir kurgu bizi bekliyor. Fazlasıyla şaşıracağınız bir hikaye olacak.

Kitabın yazılma tarihi 22/11/2019

Kitabın yayınlanma tarihi 21/12/2020

Kitabı düzenlemeye aldığım için kurgu aynı kalmak üzere bölümler farklı olarak yayınlamaya başlayacağım.

İlk bölümü ise, eğer bir terslik çıkmazsa 31 aralık günü, saat tam 00:00 da yayınlayacağım.

BAŞLAMA TARİHİNİZİ BURAYA YAZAR MISINIZ LÜTFEN

Bölüm Şarkısı;
Thurisaz ~ Tangram

İyi okumalar ♥️

Yıl; 1878
Yer; Lanazir Kenti
Mekan; Ateş ipli salıncak

Karlı kayın ormanında uluyan kurtların sesiyle bütünleşen rüzgarın elleri siyah saçlarına dokunuyor ve onları dağıtıyordu. Üzerinde olan beyaz, kadife kumaştan yapılma uzun kollu elbise tenine ilişen soğuğa engel olamıyordu. Küçük burnu, dudakları ve yanakları kıpkırmızı olmasına rağmen sanki bir daha gülemeyecekmiş gibi gülmeye devam ediyordu.

Bedeni ileri geri savrulurken geceden öte olan saçları yüzüne değmeye devem etti. İnce parmakları sıkıca ipleri tutmuş, beyaz elbisenin eteği ise umursamazca uçmuştu. Düşmekten korkuyordu lakin arkasındaki bedenin sıcacık avuç içlerini sırtında hissediyor olmak ona güven duygusunu yaşatmaya devam etti.

Yaprakları dökülmüş, dalları kuru bir hal almasına rağmen güçlü duran, gri renk kayın ağacına, onun için kurduğu salıncakta küçük bedeni sallıyor ve kahkahlarını duydukça gülümsemesine engel olamıyordu. Yan profilden ona baktığında ise gümüş rengi gözlerin kapalı olduğunu fark etti. Oldukça düz olan sırtına nazikçe avuç içlerini dokandırıp küçük bedeni bir kez daha ileriye doğru savurunca uçurumun üzerine doğru süzüldü ve kısa süre içinde tekrar kendinsine doğru gelmeye başladı. Ama bu sefer onu iktirmek yerine sıkıca ince belinden tutmasıyla salıncak hızını kesip yavaşlmaya başladı.

"Ne oldu?" diye sordu gümüş gözlerini aralayıp kafasını hafifçe soluna çevirirken. "Bir sorun mu var?"

"Gözlerin," dedi çenesini omzuna yasladı ve tatlı bir şekilde onun gözlerine fazlasıyla derince baktı. "Gözlerinin kapalı olmasından hoşlanmıyorum."

"Neden?" diye sordu tedirginlik yansıyan sesine çatılan kaşları eşlik ederken.

"Çünkü gözlerini kapattığında ışığımın sönmüş olduğunu ve karanlığa gömülmüş olduğumu hissediyorum." Gümüş gözlerine yıldızların parıltısı bulaşırken, onu daha iyi görebilmek için bedenini tamemen çevirmişti. Savaş alanına atılan bomba misali kalbinde bir gümbürtü meydana geldi. "Gözlerini benim için açık tutar mısın, Mahru?"

Mahru'nun güzel çehresinde şermende oluşurken bakışlarını kaçırmadan edemedi. Bu sefer yanaklarına bulaşan allar soğuktan değildi. Karşısındaki adamın yeşil gözlerine bakamadı bir süre, bakması içinde zorlanmamıştı zaten. Her iltifat ettiğinde kızarıp, utangaç bir tavra büründüğünü bildiği için sesini çıkarmadan izlerdi kendisini. Bu genç kızı daha da utandırırdı aslında haberi dahi yoktu.

"Hava fazlasıyla soğudu," uzun ve kemikli parmakları ile Mahru'nun küçük omuzlarını kavrayarak salıncaktan inmesine yardımcı oldu. "Seni evine bırakacağım. Alaca göçmek üzere."

ŞAH VE MAT ~ PİYERO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin