Bölüm 2

25 7 0
                                    


Bölüm 2 :

Küçük gezegenimizin şarkısı

*"Yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenleriz. Bizi birbirimizden ayıran tek şey kalplerimizin özelliğidir."*


Ertesi sabah uyandığımda, başım inanılmaz bir biçimde ağrıyordu. Telefona baktığımda saatin sabah on olduğunu gördüm. Her zamankinden daha fazla uyumuştum bu sefer. Yataktan kalktım ve ayakta bomboş dikildim. Kendime gelmek için yaptığım en sık şeylerden biriydi bu. Üstümü çıkardım, dolabımdan seçtiğim kıyafetleri giydim. Sonra hızla aşağıya indim. Annemi orada görünce dünki olan o ilginç olay tekrar aklıma geldi ve günümü mahvetmemek için başka şeyler düşünmeye çalıştım.

"Bugün geciktin Emir, her zaman daha erken gelirdin. Ne oldu bir şeyin mi var yoksa?" dediği an sadece "Önemli bir şey yok , biraz daha uyumak istedim sadece." diyerek annemi geçiştirdim. Kahvaltı yapmak istemiyordum. Hava bugün yağmurluydu. Dünya'nın da ağlama şekli böyleydi sanırım. Tıpkı biz insanlar gibi...

Babam dışarıda arabada beni bekliyordu. Ayakkabılarımı giyip anneme veda ettikten sonra dışarı çıkıp arabaya bindik. Bugün beni babaanneme bırakacaktı. Çok uzun zamandır görmüyordum ve onu çok özlemiştim. Her zaman yanımda olan, düştüğümde kaldıran, bana hediyeler alan harika bir kadındı. Bazı geceler onda kalır, onunla beraber çeşitli oyunlar oynardık. En değerli zamanlarım onunla geçirdiğim zamanlardı kesinlikle. Arabanın camlarına vuran yağmur damlalarının sesleri beni rahatlatıyordu. Her zaman arabada müzik dinlerdim ama bu yağmurlu günleri kesinlikle ona tercih ederim. Bir terapi gibiydi benim için. Bu da küçük gezegenimizin şarkısı...

Eve vardığımızda arabadan indim. Babam buradan işe geçecekti. Onunla da vedalaştıktan sonra koşar adımlarla evin kapısına ilerledim. Her ne kadar eski bir ev olsada kesinlikle mükemmel bir evdi. Bahçesinde küçük bir çiçek bahçesi, aynı zamanda da evde çok sevimli bir kedi vardı. Buraya gelmemin en sevdiğim yanlarından biriydi bu. Annem ve babam kedi almamıza izin vermiyordu. Ben de her zaman buraya gelip oynardım Duman ile. Evet adı Duman. Duman rengi gri bir kürkü, düşük kulakları ve çok güzel turuncu gözleri vardı. Kapıya geldiğimde babannem kapıyı çoktan açmıştı. Arkasından Duman da geldi ve adeta "merhaba" dermişcesine bana miyavladı. Babaannemle sarıldık. İçerı geçtik. Bana aç olup olmadığımı sordu. Kahvaltı yapmadığım için açtım bu yüzden aç olduğumu söyledim. Bana bir dilim elmalı turta ile bir bardak meyve suyu getirmişti. "Senin için yaptım Emir, daha yeni fırından çıktı." Gerçekten de turta sıcacıktı. Keyifle hepsini yedim ve babannemle sohbet etmeye başladık.

"Günlerin nasıl geçiyor? Anlat biraz torunumu özlemişim." dedi başımı okşayarak. Gülümseyerek karşılık verdim. "Genelde evdeyim babaanne. Telefona falan bakıyorum ya da resim çiziyorum." Sonra konu en sevmediğim yere geldi. "Okullar açılıyor, heyecanlı mısın bakalım?" Gerçekten okulu hiç sevmiyordum. Yüzleri asık hocalar, saçma esprilere gülüşen öğrenciler... Tam bir delirme yeri gibiydi. "Çok heyecanlı değilim. Her zamanki okul, çokta farklı değil." diyerek karşıladım. Gülümsedi. Ne olursa olsun, babaannemin bu gülümsemesi içimi ısıtıyordu.

Babaannem evdeki çiçekleri sularken, bende o sırada duman ile oynuyordum. Aramızda ilginç bir bağ vardı. Gerçekten çok iyi anlaşıyorduk.
Ne zaman buraya gelsem, babaannemle beni kapıda karşılar, kendini bana sevdirirdi. Annem ile babama bundan iki yıl önce bir kedi sahiplenmek istediğimi söylemiştim fakat kabul etmemişlerdi. Gün boyunca odadan çıkmamış ve sürekli ağlayarak geçirmiştim. Sonra hevesimi alabilmem için beni buraya Duman'ın yanına getirmişlerdi. O zaman çok daha küçüktü. Babannem onu sokakta bulmuş ve evine alıp beslemişti. O günden beri de bu evde.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

White QueenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin