2:Events

28 2 0
                                    

Polis arkadaşlarımın yüzlerini incelediğimde hepsinin yüzüna saf bir hüzün yerleştiğini fark ettim. Bunun sebebini her ne kadar tahmin ediyor olsam, ağzımdan çıkmaması için çabalıyordum. Ancak yine ağzımı tutamadım.
"Bu cinayet işi sizce de bir an da olmadı mı ?"
"Evet, açıkçası çok garip."
Öldürülen şahıs yine 18 yaşını doldurmamış lise çağındaki bir çocuktu. Cuma günü kaçırılmış,yani 4 gün önce, kaçırıldığı gibi de aynı gün ölmüştü. Anlaşılan, katil o kadar kin doluydu ki kaçırdığı çocuktan hesap sormadan bile öldürmüştü. Olayın daha ne olduğunu tam olarak bilmesem de bu işin genellikle olduğu gibi intikam amacıyla yapılan bir cinayet olduğunu tahmin etmiştim.
"Çocuk 4 gün önce ölmüş ve biz bulduğumuzda cidden berbat bir haldeydi."
"Otopsi ne diyor ?"
"Çocuk ilk önce tecavüz edilmiş Aras. Sonra biraz darp edilmiş vücudundaki morluklar onu gösteriyor. Biraz hırpaladıktan sonra kalbine bıçağı saplamış, adi."
"Cidden kötüymüş." dedim yüzümü buruşturarak. Ancak ben bundan daha kötüsünüde görmüştüm ve ileride göreceğimi de biliyordum.
"Ölen kişinin bilgilerini, en ufak detayına kadar araştırıp bana gönderin lütfen." dedim ve onlardan da bir onay alarak odadan çıktım. 
Bizim amacımız elde edilen bilgiler yardımıyla küçük hamlelerle yapılan cinayetleri çözmekti. Şuana kadar çözemediğim hiçbir dava olmamıştı ancak ileride ne olur bilmiyordum.
Deniz ile birlikte eve geldiğimizde kendimizi koltuklara atmış ve sesli bir oh çekmiştik.
"Şu dosyalar bir an önce gelse de başlasak." dedi Deniz sıkıntıyla.
Gözlerimi devirdim.
"Sabırlı ol, ne kadar uzun sürerse o kadar iyi olur."
"Bazen bir dede olduğunu düşünüyorum." dedi ve abartılı bir göz devirdi. Bazen değil her zaman benim bir dede olduğumu düşünürdü. Aynı onun yaptığı gibi bende ona öğüt verir, destek çıkardım ama sorun şu ki ben ondan küçüktüm. Bu yüzden bana hep dede derdi.
●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●
Elimdeki dosyayla bir süre bakıştıktan sonra yavaşça açtım. Karşıma ilk önce bir fotoğraf çıktı. Bu fotoğraf ölen kişiye aitti.
İyice inceledim.
Ne bir koreliye benziyordu ne de türke ancak o kadar değişikti ki.
Melez olma ihtimali vardı. Kahverengi saçları, çekik ama kocaman gözleri, ufak burnu ve ince dudaklarıya çok yakışıklı bir erkek çocuğuydu.
Elimdeki fotoğrafı bırakıp bilgilerini incelemeye başladım.

Jackson Wang, 17 yaşında bir lise öğrencisi. Hong Kong asıllı. Kore'ye okumak için gelmiş. Felony Lisesinde okuyor. Ailesinin maddi durumu düşük. Bu yüzden gece klüplerinde veya kafelerde garsonluk yapıyormuş.
Felony Lisesi'ne yüzde yüz bursla girmiş. Akademik olarak 6 tane birinciliği varmış. Spor alanında ise basketbolda ikinci olmuş.

Bilgileri okuyunca kaşlarımı çattım. Deniz'de okumuştu ve ona baktığımda onun da kaşlarının çatık olduğunu gördüm. Biliyordum, aynı şeyleri düşünüyorduk. Kafasını kaldırınca ona bakan beni gördü.
"Bence de garip."
"Evet, çocuğun hiç bir sabıkası yok. Başarılı bir çocuk. Ne yapmış  olabilirde bir katil onu öldürebilir ?"
Güldü.
"Bence onun bile ne yaptığından haberi yok."
Gülerek içimi çektim. Olabilirdi.
Belki de bir hiç uğruna ölmüştü bu çocuk. Ama hep bir 'belki' diyorduk. Şuan da kesin bir şey söyleyemiyorduk. Bunun tek bir yolu vardı. Bu işi çözmek.

Biraz kısa oldu bu bölüm ama ilk bölümler fix bu uzunlukta olur. İlerleyen zamanda daha uzun bölümlerim olacak. Lütfen destek çıkın. :)) I love you

VERNEM NİHADEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin