3:Felony High School

34 3 3
                                    

İyi okumalar.

"Eğer bu işi çözeceksek okula gitmeden de yapabiliriz Bay Simon."
Ağzımdan çıkan kelimelerin keskinliği bir bıçak gibiydi.
"Evet yapabilirsiniz Aras Bey ama bu işi daha da zorlaştırır."
Olay şuydu ;
Sabah erkenden kalkmış ve alelacele karakola çağırmışlardı.
Elimizi yüzümüzü bile yıkamadan gelmiştik buraya ve ben istemedigim bir şey için zorlanacağımı bilseydim gelmezdim. Son 20 dakikadır Felony Lisesine gitmek istemediğimle ilgili tartışıyorduk. Okula bir dedektif kılığıyla gidecektim ancak orada kalacak ve araştırma yapacaktım. Bir sürü ergen çocukların içinde bir sürü sorunlarla uğraşacaktım üstelik. Bu çok fazlaydı.
Sıkıntıyla ofladım.
"Bakın Bay Simon, eğer o okula gidersek işimize dikkatimizi veremeyiz."
"Ve o okula gitmezseniz iyi bir ipucu bulamayacaksınız. O ortama girip araştırma yapmanız sizin için daha sağlıklı."
Deniz'e çıkardım gözlerimi yavaşça. Kafasını yere eğmiş ve yanaklarını şişirmiş bir şekilde düşünüyordu.
"Sen ne diyorsun Deniz ?"
Sorduğum soruyla bana baktı.
"Biraz sıkıntılı olacak ama bence de gitmeliyiz."
Eğer Deniz de istiyorsa mutlaka bir bildiği vardır. Bu yüzden kafamı sallayarak onayladım.
"Tamam gidelim."
Bay Simon gülümsedi ve omzuma  iki kere hafifçe vurdu. Bende gülümsedim ve Denizle beraber odadan çıktık.
"İlk önce eve gidip bir kaç şey alalım."
Arabanın önüne geldiğimizde kafasını salladı. Arabaya binip ısıtıcıları açtı. Seul şuan biraz soğuktu. Arabada kısık sesli biçimde  Alan Walker'dan Alone şarkısı çalıyordu. Şarkının sözlerine verdim kendimi.
Aklımı mı kaçırıyorum ?
Beni asla terk etme.
Eğer bu gece sonsuz değilse, en azından birlikteyiz.
Yalnız olmadığımı biliyorum.
Her yerde, her zaman.
Ayrı ama hala birlikte.
Yalnız olmadığımı biliyorum.

Hırsla radyoda kısık çalan şarkıyı iyice kıstım.
O sırada zaten eve gelmiştik.
Ama o sırada benim aklımda şu cümle yankılanıyordu.
Ayrı ama hala birlikte.
●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●
Bir sırt çantasına bir kaç tişört ve pantolon koymuştuk ikimizde. Aslında rêsmi giyinirdik iş üzerindeyken ancak bu sefer bir okuldaydık. Bu pek uygun olmazdı.
Çantaları omuzlayıp arabaya atladık.
Zaten okul ile ev arası maximum 10 dakikaydı.
Okula geldiğimizde Bay Simon'ın okul müdürüyle konuşmasını umdum. Yoksa biz konuşacak ve bir sürü şey anlatmak zorunda kalacaktık.
Dışarıda öylece dikildiğimizi fark edince ilk harekete geçen ben olmuştum.
"Hadi."
Hızla okula girdiğimizde okulun sıcaklığından dışarının ne kadar soğuk olduğunu fark ettim.
İçim ısınmıştı. Okulun içi renkliydi ve insanı gerçekten hayrete düşürecek bir güzelliğe sahipti. Bazı duvarlarda tablolar vardı. Muhtemelen öğrenciler çizmişti. Müdürün yanına gitmemiz gerekiyordu ancak odasını bilmediğimiz için yanımızdan bir kızın kolunu tutup sordum.
"Müdürün odası nerede ?"
Bir süre bana baktı sonra da yanımda duran soğuktan burnu kızarmış arkadaşıma.
"Sizi götüreyim."
Başımı salladım ve Deniz'in kolunu dürttüm.
Yürürken kız bize adımızı sormuştu. Kız diyorum çünkü  ben daha ona adını sormamıştım.
"Senin adın ne ufaklık ?"
Bana baktı ve hafif tebessüm etti.
"Anber. Anber Efruz."
Şaşırdım. Türk müydü ?
"Türk müsün ?"
"Evet, burada doğduğum için burdayım. Sormayı unuttum, siz nerelisiniz ?"
Hala korece konuşuyorduk ve bu biraz rahatsız etmişti.
"Aslen Antalya. İş için buradayız bizde."
Ben sorusunu cevaplarken müdürün odasının önüne gelmiştik bile.
"Teşekkürler Anber. Sana iyi çalışmalar."
"Teşekkürler." dedi ve yanımızdan uzaklaştı. Bizde direk odaya girdik. Bizi görünce kaşlarını çatan müdür bir süre sonra sanki anlamış gibi birden gözleri parlamıştı. Ayağa kalkıp yanımıza geldi ve bize sarıldı.
Tekrar yerine döndüğünde konuşmaya başladı.
"Siz dedektif Bay Aras ve Deniz olmalısınız. Buyrun oturun."
Siyah koltuklara oturduk.
"Ne alırsınız ?"
"Biz bir şey almayalım, teşekkürler. Lütfen bize kalacak bir yer ayarladım deyin Bay Junghoo yoksa soğuktan bayılacağım."
Deniz sanki gerçekten de bayılacakmış gibi konuşunca müdür hemen ayağa kalktı.
"O zaman size odalarınızı göstereyim dedektifler bu sırada da oda arkadaşlarınızı anlatayım."
Odadan çıkınca direk sağa döndük.
"2 tane odamız var şuan yan yana. Onlar da zaten tekli kalanlardı. Birinin adı Eungwo diğerinin adı da Minho. İkisi de iyi çocuklardır, dedektifler."
Konuşması bitince 2 tane odanın önünde durduk. Ben sağımdaki odaya gidince Deniz de mecburen diğerini gitmek zorunda kalmıştı.
Müdüre veda ettikten sonra odama girdim.
Karanlık oda yatağın başucundaki lamba sayesinde aydınlanıyordu. 2 yatak vardı ve biri doluydu sanırım oda arkadaşım uyuyordu. Elimdeki sırt çantası yanlışlıkla gürültülü bir şekilde yer düşünce yataktaki çocuk sıçrayarak uyandı.
"Hey, sende kimsin ?"

Daha uzun bir bölümle karşınızdayım. Çok zevkle yazdığım ve sevdiğim bir bölüm oldu. Umarım sizde seversiniz.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VERNEM NİHADEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin