Bölüm müziği;
NF- paralyzed
𖣔
Brooklyn, New York, 1971.
Steve artık içinde dolaşmaktan korkmadığı evde sessizliğin merkezini turluyordu. Elinde sıkıca tuttuğu bardağı mutfağa götürürken gece yarısını çoktan geçmişti. Geniş, bitmek bilmeyen koridoru aşarken bir kaç sene öncesine aşkın eve karanlık ve kasvet çöktüğü için iliklerine kadar üşüyordu.
Her hafta yardımcılar gelmese belki de Steve pisliğin içinde yaşayacaklarını düşündü. O ve annesi. Aklını kaçırmış annesi. Bir kaç ay önce babasının ölüm haberi geldiğinden beri Steve bu evi terkedip hayallerinde ki gibi askeriye'ye gitmek istiyordu, ama annesini terkedip gidemezdi.
Bir zamanlar anne ve babasına ait olan odanın önüne gelirken kapıya bir kaç kez tıklattı. İçeriden annesinin gel diyen seslendiğini duyunca kapı kulpunu çevirip açtı.
İçeriye girerken yatakta uzanmış, her zaman ki geceliklerinden birini giymiş annesini gördü. Kadın bunca olayla gelen yıpranmaya rağmen hala güzel duruyordu. Beyaz saten geceliğinin üzerine kahverengi saçları ahenkle dökülmüştü. Yeşil gözleri son 4 senedir olduğu gibi ağlamaktan kızarmıştı. Elleri yatakta uzanmış, yorganın üzerinde dururken Steve yaralar olduğunu gördü. Bu içini yaktı ve annesini daha fazla rahatsız etmemek adına yatağının yanındaki komodine ilerleyip bitmiş su sürahisini doldurmak üzere aldı.
Annesi ona bakmazken, "Stevie." Diye seslendiğini duydu. Önemli bir şey olmadıkça, gerekmedikçe annesi konuşmazdı. Sadece sabahtan akşama kadar ölü gibi uzanır ve tavanı izlerdi. Steve bazen onun kendi kendine konuştuğunu duyardı.
Ona seslenmesiyle annesine dönüp baktı. Artık gözlerine bakmak istemiyordu. Çünkü hep ona şefkatle, sevgiyle bakan gözler şimdi boş, hissiz bakıyordu ve bu 16 yaşındaki bir çocuğun bile psikolojisini alt üst edecek değerde bir olaydı.
"Evet anne?"
Kadından bir süre cevap gelmezken bakışlarını tavandan çekip babasına benzeyen mavilerine bakışlarını dikti. Sarah ruhsuzca gülümsedi.
"Arkadaşını mı çağırdın?"
Steve dediğini anlamadı. "Ne arkadaşı?"
"Demin gelen çocuk. Çok tatlı, tıpkı birbirinize benziyorsunuz. Sınıftan arkadaşın mı?"
Steve evde kimsenin olmadığını bilirken başıyla yavaşça onayladı. İlaçların etkisiyle yine hayal görüyor olmalıydı. Bazen Steve'e odanın karşısında beliren sarışın hatta ona çok benzediğini iddia ettiği adamdan bahsederdi. Steve ise tüm bunları gerçekmiş gibi onaylar, oyun yapardı. Bu da anlaşılan annesinin hayallerinden birisiydi.
"Çok geç olmadan yatın."
"Tamam anne."
Steve sürahiyi ve bardağı iki elinde tutarak odadan çıktı. Ayaklarının üşüdüğünü hissederek hemen mutfağa gidip odasına geri dönmek istedi. Tekrar odasının önünden geçerken bir şey farketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗌𝗎𝗉𝖾𝗋𝖿𝖺𝗆𝗂𝗅𝗒: 𝖼𝗈𝗇𝖿𝖾𝗍𝗍𝗂
Fanfic•superfamily+stony au. Tony Stark ve Steve Rogers Stark, zorluklarla geçmiş ama başarıyla sonuçlanmış hayatlarında sahip oldukları en önemli şeye kendilerini adamışlardır. Her biri ayrı bir dert olan, kendilerinin kopyası 3 çocuğa. |tamamlandı|