Halı ve Sansar

26 1 1
                                    

"Uyansana!"

Bir şey tarafından dürtülüyordum. Bu bir şeyin Sansar'ın ayağı olduğunun farkına çok sonradan varmıştım. Ve bunun farkına varmam çok iğrenç bir yolla olmuştu. Isırarak.

"Öğğğğ! Kusucaaam!"
Ben öğürürken, sansar bağırıyordu.

Çok geçmeden annem içeri geldi. "Napıyosunuz siz!?" Dişlerinin arasından tıslıyordu. "Kız! Ortalığa kusma, çabuk tuvalete! Sende ne bağırıp duruyorsun?" Sansarın poposuna vurdu. Ayağını tutan sansar bir elinide poposuna götürdü ve dengesini kaybedip yere düştü. "Allahım ben ne günah işledim!"

Banyoya koşup diş fırçamı kaptım. Çokça diş macunu sürüp biraz ıslattıktan sonra önce dişlerimi sonra dilimi fırçaladım. Bu işlemin uzun süreceğini bildiğim için ağzımda oluşan köpüğü lavaboya tükürüp bi güzel suyla temizledikten sonra, elimdeki diş fırçasıya dişlerimi fırçalaya fırçalaya salona yürüdüm.

"Baba bu senin oğlun var ya gerizekalı. Elini kulla-" donup kaldım. Çünkü Atalay salonumuzda, babamın karşısında fıstık gibi haliyle, mum gibi oturuyordu. Bende uykudan yeni uyanmış boklu halimle dişlerimi fırçalayrak onun karşısına çıkmıştım.
O kadar bokluydum ki şu an size tarif bile edemem. Pijamamın bir bacağı dizime kadar sıyrılmıştı. Çok sevdiğim için üstünde çamaşur suyu lekesi olsa da atmadığım tişörtümü giyiyordum. Dağılmış saçımı yeniden toplamaya fırsatım bile olmamıştı. Saçım o kadar dağınıktı ki arasam saçımdaki tokamı bulamazdım.

Ufak çaplı bir çığlık atıp içeri koştum. Banyoya girip çok kısa bir süre içerisinde dişlerimi halledip odama koştum. Sansar yerde ayağını tutmuş kıvranıyordu. Gelişine bir tekme vurdum  "Salak! İnsan söylemez mi!? Rezil oldum yaa!"

Bağırarak suratıma baktı "Kusura bakma, ısırılan ayağımın derdine düşmüştüm!"

Aklıma gelince bir daha kusasım geldi, yüzüne doğru öğürdüm. Üstüne kusacağım korkusuyla anında odamdan toz olmuştu.

Off ben şimdi ne yapacaktım? Rezil olmuştum resmen.

●●●

Elimde çay olan tepsiyle en son Sansarın önüne geldim.
"O ayağını indir kırmayayım!" Dedim dişlerimin arasından. Kaba bir şakilde bacak bacak üstüne atmıştı. Çayını alırken boğazını temizleyip ayağını indirdi. Lafımı dinlemesi hoşuma gittiği için bıyık altından güldüm.

Bende kendi çayımı sehpaya koyup, elimdeki tepsiyi kenardaki yemek masasının üstüne koydum.

"Atalay, senin nöbetin yok muydu? Hayırdır?" Dedim imalı imalı.
Sansar çayını höpürdetti. Gözlerimi ona çevirsem de o benden tarafa bakmamıştı.

"Kızım misafire öyle denir mi? Gelmiş, hoş gelmiş işte!" dedi annem azarlamasını kamufle eden bir ses tonuyla.

Babam ciddi bakışlarını atarken boğazını temizledi. "Atalay oğlum sen boşver bu hanımları. Ağızları durmaz bunların."

Atalay saygılı ve seviyeli bir şekilde gülümsedi. "Estağfurullah efendim. Sinem hasta gibiydi, merak ettim ziyaret edeyim dedim. Biraz erken geldim sanırım kusura bakmayın."

"Olur mu evladım? Sen Sinemin uyuduğuna bakma, Sevda ile görüntülü konuştular sabaha kadar."

Annem niye söylemişti ki şimdi bunu? Utancımdan gözlerimi kaçırdım. Sansar halime uyuz uyuz gülüyordu.

İlk Çarpıntı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin